AnasayfaKategoriSanat - Sayfa 3 / 3 - Victory Dergi

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/06/image-1280x720.jpg

Herkes kendi hayatının başrolüdür. Bazı karakterler ise etraflarındaki insanların hayatlarında da yardımcı oyuncu değil, başrol olurlar. Bir biyografik anlatı olan Cinderella Man filminde de böyle bir karakter üzerinden olaylar akar. Başrol üzerinden yani! Yanlış anlaşılmasın, yalnızca filmin başrolü değil, herkesin başrolü üzerinden! Film, açılışını 1920’li yıllarda yapıyor. Kahramanımız; James J. Braddock (Russell Crowe). Bir muadili henüz ortaya çıkmamış bu boksör, hem ağır sıklet hem de yarı ağır sıklette çıktığı 21 maçın hiçbirini kaybetmiyor. Tam 16...

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/06/Queen-Yatay-1280x720.jpg

31 Aralık 1969… 70’ler göz kırpıyor. Ne bilsin yetmişler, diğer yıllar için yetmemiş olacak. O yıllarda şarkıya eşlik etmek havalı falan değil. Yılbaşına kim bilir nasıl giriliyor. İnsanlar, melodilere eşlik etmeyi o kadar da şahane bir şey olarak görmüyorlar anlayacağınız… Ah canlarım! Ne de güzel yaptınız! Liverpool’u belki siz yaratmadınız, ama bohem bohem dinlenmeyecek Bohemian Rhapsody’nin yaratıcılarını sizler yarattınız! Yetmemiş 70’leri sevmek için pek çok sebep bulunabilir. Lütfen siz kendinizinkini bulmaya yeltenin. Ancak 70’leri sevmek,...

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/05/icarus-1280x720.jpg

Icarus, Bryan Fogel’ın amatör bir bisiklet yarışını kazanmak için doping seçeneğini araştırması ile ortaya çıkan ve gerçek bir hikâyeyi anlatan Amerikan belgesel filmi. Hikâye, Bryan Fogel’ın Moskova Anti-Doping Laboratuvarı’nın 2006-2015 yılları arasındaki baş müdürü Grigory Rodchenkov’dan yardım istemesiyle başlıyor. Sonrasında ise büyük bir uluslararası doping skandalına dönüşüyor. Ardından daha da komplo kriminal bir hâl alıyor. Rusya Federasyonu’nun 30 farklı dalda 1000 sporcusunun uluslararası müsabakalarda Rus hükümetinin desteği ile dopingli bir şekilde yarıştığı gerçeği, Icarus belgeselinin...

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/05/robert-de-niro-1-1280x720.jpg

Bir sporcunun vedasını gözünüzde nasıl canlandırırsınız? İlk akla gelen, yaşı geldiğinde emeklilik kararı alması ve kalabalıklar önünde bir jübile yapması olur. Ya da şansı yaver gitmemişse sakatlıklarından dolayı kariyerine son vermek zorunda kalır. Raging Bull filminde ise öyle bir sporcu ile karşılaşıyoruz ki kariyerine devam etmesine herhangi bir engel yok. Fiziksel bir sıkıntısı söz konusu değil. Yaşı da rahatlıkla devam etmeye müsait. Ringe çıktığı birçok mücadeleden galip ayrılıyor. Hatta, bir dönem ringleri kasıp kavuran Sugar...

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/04/MONEYBALL_5-1280x700.jpg

Herkes gibi dönem dönem hayatın derinliklerine daldığımda, “Değişmeyen ne kaldı?” diye de kendime sormadan geçemem. Düşünür dururum uzun uzun. Cevap bulması da pek kolay bir soru değil. Belki Zidane’ın kazanmaya, “winner” ceketini giymeye devam ediyor oluşu cevap olabilir. Belki de Erol Evgin’in peruğunun duruşu… Nihai olarak değişimin kaçınılmazlığına ikna olmak zor değil. Bir değişim rüzgârını bize anlatan Moneyball filmi de bu yüzden ilk izlediğimden beri ilgimi çekmiştir. Merceğimizi Moneyball filmine doğru çevirirken malum sözün* sahibi...

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/03/munih-1280x720.jpeg

Tarih sayfaları 1972 yılını gösterdiğinde, resmi adıyla 20. Olimpiyat Oyunları düzenlenecekti. Uluslararası çok sporlu bir etkinlik olan olimpiyatların yirmincisi, Batı Almanya’nın Münih kentinde boy gösterecekti. 1966 yılında bir oylama yapılmış ve Münih şehri; Montreal, Madrid, Detroit gibi şehirleri geride bırakarak bu hakkı elde etmişti. Fakat, bu olimpiyatların tarihin unutulmaz sayfalarında yer alacağından, o ana kadar, kitaplara ve filmlere konu olacağından kimsenin haberi olmamıştır. Olimpiyatlar başlamadan önce ve süresince birçok uyarılara rağmen her şey seyrinde geçer....

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/03/michael-caine-bobby-moore-escape-to-victory_wo8aua91cxik11lil8bjk68si-1280x720.jpg

 “Şimdi gidersen bir maçtan daha fazlasını kaybedeceğiz, Hatch” Bu cümle, kendini gerçekleştirme çabası içerisindeki bir grup insanı anlatan Victory filminin en can alıcı repliği! Kazanmanın yalnızca skordan ibaret olmadığını, verilen mücadelenin insanın hangi var oluş derinliklerini temsil ettiğini anlatan filmin… John Huston imzasıyla 1981 yılında çekilen ve Türkçe çevirisi Zafere Kaçış olarak karşımıza çıkan bu filmle ilgili, esas anlatmak istediğim derinliklere girmeden evvel kabaca filmin konusundan bahsetmekte yarar var. Hikâye, İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlar tarafından...

VSPOR DERGİSİ

Tutkunu olduğumuz bu sevdaya delicesine ilerlediğimiz bu yolda sporun kitleleri tek bir noktada birleştirdiğine inanlardanız: Zafer (Victory). Sporda başarılı olmanın bir branşta kazanılan zaferin ne demek olduğunu en iyi anlayanlar belki de spor aşkına sahip olan insanlardır. Lebron James’in, Jordan’ın, Boliç’in, Sergen Yalçın’ın ve Kobe Bryant’ın kazandığı bir karşılaşma sonunda gösterdikleri reaksiyon insanlığın zafer kazanmaya ne kadar tutkulu olduğunu göstermektedir.

Abone Ol

Victory Dergi içerikleriyle ilgili e-posta bületinimize kaydolun!

victorydergi.com 2021 © Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Uygulama: Aksel Gültekin