AnasayfaYazarGozde Guzey, Victory Dergi sitesinin yazarı

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2022/03/del-potro.jpg

Eylül 1988… Arjantin’in Tandil kenti, ülkenin adını defalarca üst sıralara taşıyacak yeni bir sporcunun doğumuna sahne oldu. Yarı profesyonel rugby oyuncusu babası sayesinde sporun içinde büyüyen Martin Del Potro, raketine tam 7 yaşında kavuştu. Genç yaşında elde ettiği başarılar dikkatli izleyicilerin hiçbir zaman gözünden kaçmadı. 1,98’lik uzun boyu, zarif hareketleri ve büyüleyici forehand vuruşuyla ilerleyeceği noktayı hayal etmek, seyircilerin kritik yapmaktan keyif aldığı bir konu haline gelmişti.  Bilirsiniz, her zaman olumlu şeyler söylemek durumunda değilizdir....

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/09/wayne-rooney-wallpaper-1080p-1280x720.jpg

Al yanaklı simalar hep temiz, dürüst ve saflığı çağrıştırır. Filmlerde de hep böyle değil midir? Kandırırlar da kandırırlar o al yanaklı çocuğu. Köy havası solumuştur, şehirde tutunamaz. Gökdelenlerin arasında kaybolur gider. “Abi ben köyüme döneyim artık ne olur” havası vardır o sağlıklı yüzünde. Özlemiştir yemyeşil doğayı, baskısız hayatı, saf ve temiz havayı… Yollar, yollar gelmiştir… Liverpool Village Bizim filmimizde ise çiftçi bir babanın oğlu olacak bu al yanaklı çocuk. Hem Katolik, hem de Everton’lu bir...

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/08/zlatan.jpg

Şimdi ben çıkıp İsveç’in başkenti Malmö dersem beni kim ciddiye alır? Ya da bir psikolog olarak kalksam haykırsam; “Arkadaşlar, ilim irfanı bir kenara bırakın, Stockholm Sendromu diye bir şey yoktur! Nasıl olsun da rehine, kendisini zapt edene duygusal bir bağ kursun? Ne saçmalıyorsunuz?” desem… Gülmemek için kendimi zor tutsam da biliyorum.  Çünkü beni ciddiye alacak bir adam tanıyorum. Malmö Sendromu Şimdi siz zannediyorsunuz ki olay hep İsveç’e bağlanıyor. Stockholmler, Malmöler, upuzun köprüler, sevimli mobilyalar… Ama...

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/07/3158053-64716788-2560-1440.jpg

Hayal, değişik bir unsur. Psikoloji dediğimiz derya deniz de unsurlar ve hayaller üzerinde koşmayı öyle seviyor, öylesine seviyor ki… Süratle tanı koymayı, mutlu olacak insanları mutsuzluklarından kurtarmak için depara kalkmayı kendine amaç edinip duruyor.  Gelin görün ki (ama ne tesadüf) spor da hayalperestleri çok seviyor. Çünkü hayal etmeden uçmak mümkün olur mu? Üstelik uçmak bir hayalken. Tanıdık biriyle tanışmanın adı tanışmak olamaz ama bir adam var ki… Uçuyor. Yok, gerçekten uçuyor! Hem de koşarak uçuyor....

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/06/Queen-Yatay-1280x720.jpg

31 Aralık 1969… 70’ler göz kırpıyor. Ne bilsin yetmişler, diğer yıllar için yetmemiş olacak. O yıllarda şarkıya eşlik etmek havalı falan değil. Yılbaşına kim bilir nasıl giriliyor. İnsanlar, melodilere eşlik etmeyi o kadar da şahane bir şey olarak görmüyorlar anlayacağınız… Ah canlarım! Ne de güzel yaptınız! Liverpool’u belki siz yaratmadınız, ama bohem bohem dinlenmeyecek Bohemian Rhapsody’nin yaratıcılarını sizler yarattınız! Yetmemiş 70’leri sevmek için pek çok sebep bulunabilir. Lütfen siz kendinizinkini bulmaya yeltenin. Ancak 70’leri sevmek,...

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/05/vedaaaa-1280x720.jpg

Psikologların şarkılara düşkünlüğü diye bir kanun yok. Ama şarkıların dilini iyi çözümlediğimizi iddia edebilirim. Belki de onca çözüm arayan her psikolog gibi ben de notalarda dolaşıp duruyorum. Elbette “fa diyez mi, si bemol mü?” yorumlarını yapacak müzik eğilimim yok. Ancak hangi şarkının ne amaçla yazıldığını gözünden anlarım. Bir de veda şarkıları var tabii… İşte o şarkılar psikolojik bir teşhise gerek duymazlar. Bir giden vardır, bir de kalan. Ya giden haykırır sözlerini apaçık; ya da kalan...

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/04/kapak-1280x720.jpg

Hikâye nedir? Masal değildir! Değildir! Bunu kabul etmeyecekseniz, lütfen bu yazıyı terk ediniz. Google’da tanıdığı olup da “Nasıl Başarılı Oldum?” kitabı yazanların suratına bir eskrim kılıcı çekendir hikâye sahibi. İç savaştan kulaçla kaçandır… Hikâyenin sahibi kim midir? Felç geçirdikten sonra üç Dünya rekoru kırandır. O çok bildiğini sanan milyonerin dolarları ise ancak masaldan ibarettir. “Gerisi hikâye…” derler ya hani; öncesi hikâyedir. Masallara Kılıç Sallayan Kadın: Beatrice Vio “Bize damağınızı verin, size su vereceğiz” der masaldaki adam....

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/03/shutterstock_1429399772-1280x720.jpg

Mini Golf… Sırf isminde “mini” geçiyor diye dünyanın en değerli sporlarından birini minileştirmeye mi kızmalıyız? Yoksa bu oyunun çocuklar için olduğunu iddia edene mi? Hiçbirine. Çünkü psikoloji kızmak üzerine değil, çözüm üzerine eğilecektir. Eğilmeden, bükülmeden bir anı dinlemek isterseniz sporun psikolojisine bu taraftan buyurun lütfen. “MİNİ” GOLF Yaşadığım bölge harika. Spora düşkün olan herkesin cebini bir hayli yorabilecek çoğu fırsatı ücretsiz ayağınıza getiren tesislere sahip. Keşke konumuz bu olsaydı. Ancak basketbol sahaları ve tenis kortları...

VSPOR DERGİSİ

Tutkunu olduğumuz bu sevdaya delicesine ilerlediğimiz bu yolda sporun kitleleri tek bir noktada birleştirdiğine inanlardanız: Zafer (Victory). Sporda başarılı olmanın bir branşta kazanılan zaferin ne demek olduğunu en iyi anlayanlar belki de spor aşkına sahip olan insanlardır. Lebron James’in, Jordan’ın, Boliç’in, Sergen Yalçın’ın ve Kobe Bryant’ın kazandığı bir karşılaşma sonunda gösterdikleri reaksiyon insanlığın zafer kazanmaya ne kadar tutkulu olduğunu göstermektedir.

Abone Ol

Victory Dergi içerikleriyle ilgili e-posta bületinimize kaydolun!

victorydergi.com 2021 © Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Uygulama: Aksel Gültekin