AnasayfaYazarCan Bilge, Victory Dergi sitesinin yazarı - Sayfa 2 / 3

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2022/02/oguz-atay.jpg

Hayat çok karmaşık bir süreç gibi görünse de aslında hiç öyle değildir. Doğduğumuz andan itibaren en temel ihtiyaçlarımız anne, baba ve aile efradı tarafından eksiksiz yerine getirilir. Ağlamakla başlayan serüvenimizin en sevimli adımlarını erken dönemlerimizde atarız. Pek ihtiyacımız olmamasına rağmen ufak jest ve mimikler ediniriz ki bizim için binbir çile çeken ailemiz, bizden bir geri dönüş alabilsin. Sonra büyürüz; büyümek, âşık olmakla merak etmek arasındaki tüm boşluğun tanımıdır. Kendimizi tanımaya başladığımız andan itibaren dur durak...

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2022/01/fanssss-1280x720.jpg

Günümüzde her yanımız futbol tarafından kuşatılmış durumda… Televizyonlar, radyolar, gazeteler ve bundan 20 yıl önce hayatımızda bile olmayan sosyal medya mecraları. Hemen hemen dünya üzerindeki herkes en azından 15 dakikalığına dahi olsa futbol maçı izlemiştir. Oyunu hiç sevmeyen insanlar bile günün her dakikasında gereksiz de olsa çok önemli de olsa bir futbol haberine şahitlik edebiliyor. Öyle bir oyundan bahsediyorum ki günlük hayatta deyim olarak kullanılan terimleri bile mevcut. Evet! her yanımız futbolla kuşatılmış durumda. Özellikle...

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/12/kapak-1280x720.jpg

Dünya, her zaman bizim içerisinde yaşadığımız gibi değildi. O da kendi dinamikleri çerçevesinde her zaman bir gelişim ve değişim sürecini yaşadı. Hadd-i zatında dünya diye bahsettiğimiz bu gezegenin üstünde yaşayan bizler, devinimin ana aktörleri olarak hep ona bir yol çizdik. Çizdiğimiz yolun bir kısmında bugün hepimizin bazen iğretiyle yaklaştığımız bazen de öykündüğümüz bir insan tipi 19’uncu yüzyıl Avrupası’nda ortaya çıktı. Devrimden sonra kitap okumanın yaygınlaşması ve insanların toplum hayatının keşmekeşinden sıkılması dünya tarihinde belki de...

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/11/UcheHogh-kapak-1280x720.jpg

Descartes’a göre insan konuşan bir hayvandır. Düşünmeyle var olan insanoğlu beyninden geçen karmaşık fikirleri ne zaman seslere döktü tam bilebilmek mümkün değildir (Dört yüz bin ve yüz altmış bin yıl aralığındaki teoriler mevcut). Ancak konuşmanın başlangıcı ve stratejik avlanma yeteneği medeniyetimizi kurmamıza net olarak yardımcı olmuştur gibi bir çıkarım yapmak mümkündür. Çünkü konuşmak, çeşitli sesler yardımıyla karşımızdakine duygularımızı aktarmadaki en temel ve Descartes’ın söylediği gibi diğer hayvanlardan ayrılmamızı sağlayan en büyük farkımızdır. Peki ya konuşmadan...

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/10/skynews-manchester-city-premier-league_5494333-1280x720.jpg

Futbola dair en sevdiğimiz şey nedir? Taktiksel dizilişler mi, formalar mı, takımların kendisi mi, rekabet mi yoksa futbol hakkında konuşmak mı? Bence cevap çok basit: Futbol hakkında konuşmak. Saydıklarımın hepsinin yanında bu çok daha mühim gibi duruyor. Hatırlarsanız yazımın ilk bölümünde değişimlerin ve dönüşümlerin üzerinde duracağımı belirtmiştim. Peki değişim ve dönüşüm derken neyi kastediyorum? Fazla soru sorduğumu biliyorum sevgili okuyan, yalnız cevaplanması elzem sorularımız var; zira futbol değişiyor ve bunun yanı sıra onu izleyenler de...

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/09/NTC-image-1280x720.jpg

Roma Kolezyum’u… Tarih: M.S. 80. Elli beş bin kişi onları bekliyor, inanılmaz bir uğultu var… İmparator Titus, locasından halkı selamladıktan sonra işareti veriyor. Ardından kulisin kapıları açılıyor ve zamanın gördüğü en büyük iki gladyatör Priscus ve Verus üzerlerine atılan güller eşliğinde arenanın ortasına doğru ilerliyorlar. Seremoninin ardından, imparatorun işaretiyle gösteri başlayacak… Biraz sonra bu iki dev birbirleriyle belki de ölmemek pahasına mücadele edecekler. Roma şehri için tarihi bir gün… Tribünler tezahüratlarla inliyorken hayat bir parmağın...

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/08/carlo-1280x720.jpg

Arigo Sacchi, o efsane Milan’ı yaratırken (ki “Efsane Milan” dendiği zaman neden onun takımı akıllara gelmez onu da bilemiyorum), Berlusconi ile bir toplantısında, makineleşen oyunu oynamak ve sahada dinamizmi artırmak için daha yeni diz sakatlığından çıkmış ve 28 yaşına gelmiş (yani o dönem için yaşlı olarak kabul edebiliriz) Ancelotti’nin transferini istediğinde başta Berlusconi olmak üzere herkes çok gülmüştü. Fakat bunlara aldırış etmeyen Sacchi, ısrarları sonucu aldırdığı oyuncusunu orta sahanın ortasında konumlandırmıştı. Liedholm’ün meşhur Roma’sının da...

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/08/Gianni-Brera_02-1-1280x720.jpg

“Dış basın turumuzda sıradaki durak İtalya efendim. La Gazetta dello Sport’un haberine göre…” Bu ifade bize hiç yabancı değil. İtalya’yla olan uzun geçmişimiz ve onların Calcio’suna duyduğumuz hayranlık, bizi ister istemez bu imparatorlar ülkesini yakından takip etmeye sürüklemiştir her zaman… En çok da “La Gazzetta dello Sport”u bilir Türk spor izleyicileri… dello Sport’un arkasında ise bir spor basını imparatoru vardır. Asi, sözünü sakınmayan ve güçlü bir duayen: Gianni Brera! Sertlikten Beslenen Dünyaya gözlerini açtığında ülkesi...

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/06/sinyor-1280x720.jpg

2 Ekim 1968 günü, Mithatpaşa Stadı’nda toplanan kalabalık heyecanlıydı. Türkiye Ligi’ni bir önceki sene şampiyon tamamlayan Fenerbahçe, 0-0 biten maçın rövanşında Şampiyon Kulüpler Kupası’nda tur atlamak üzere Manchester City karşısına çıkacaktı. Yılmaz Şen, Ziya Şengül ve Ogün Altıparmak gibi yıldızları kadrosunda barındıran Fenerbahçe, sürpriz bir ilk maçın ardından kaptan Can’ın en önde yürüdüğü şekilde; Colin Bell’li, Oakes’lu, Neil Young’lı City’nin karşısındaydı… Kaptan Can Bartu, geri döndüğü Fenerbahçe formasıyla ve tüm ihtişamıyla sahaya ayak bastı. Maç...

https://victorydergi.com/wp-content/uploads/2021/06/EUro-92-00-1280x720.jpg

Futbol ilginç bir oyun… Kazananlar, kaybedenler ve barındırdığı hikâyelerle hep kitlelerin ilgisini üzerinde toplamıştır. Mutlu sona bazen baş aktörler, bazen de hiç beklenmeyenler ulaşmıştır. Konumuz olan ve sevgili Batuhan Kaçar ile karşılaştırmaya çalıştığımız takımlar, bu açıdan önemli örnekleri temsil ediyorlar. Başlangıçta keyifli sohbete taraf olan takımları tanıtmak gerekir diye düşünüyorum. Bir tarafta 98’deki Dünya şampiyonluğunu, 2000’de Avrupa şampiyonluğuyla taçlandırmış; Zidane, Pires ve Henry’li Fransa, nam-ı diğer Horozlar! Diğer tarafta ise; Brian Laudrup, Peter Schmeichel ve...

VSPOR DERGİSİ

Tutkunu olduğumuz bu sevdaya delicesine ilerlediğimiz bu yolda sporun kitleleri tek bir noktada birleştirdiğine inanlardanız: Zafer (Victory). Sporda başarılı olmanın bir branşta kazanılan zaferin ne demek olduğunu en iyi anlayanlar belki de spor aşkına sahip olan insanlardır. Lebron James’in, Jordan’ın, Boliç’in, Sergen Yalçın’ın ve Kobe Bryant’ın kazandığı bir karşılaşma sonunda gösterdikleri reaksiyon insanlığın zafer kazanmaya ne kadar tutkulu olduğunu göstermektedir.

Abone Ol

Victory Dergi içerikleriyle ilgili e-posta bületinimize kaydolun!

victorydergi.com 2021 © Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Uygulama: Aksel Gültekin