Formula 1Motor SporlarıYağmur Adam

Emre Sekerci4 sene öncen/a15 dakika

“Hep iyi bir hayatım oldu ama tüm başardıklarımı kararlılığım ve adanmışlığım sayesinde başardım. Kazanmak için inanılmaz bir istek duydum. Sadece yarışları değil, hayatı kazanmak için… Kim olursanız olun, hayatta hangi pozisyonda olursanız, zengin ya da fakir, daima bir hedefiniz olsun.”

Ayrton Senna

Motor sporları tarihinin efsane pilotlarından biri olan Ayrton Senna, yarış severlerin ve otoritelerin hâlâ akıllarında ve kalplerinde yaşamaktadır.

Tam adı Ayrton Senna da Silva olan Brezilyalı pilot, 21 Mart 1960 tarihinde Sao Paulo’da doğdu. Toprak ve fabrika sahibi olan babası Milton da Silva ve annesi Neida Senna da Silva’nın üç çocuğundan biridir. Brezilyalı pilot yarışlarda annesinin soyadı olan Senna’yı kullandı. Brezilya’da nispeten refah seviyesi iyi olan bir ailede yetişen Senna, küçük yaşlarda otomobil ve yarışlara ilgi duymaya başladı. Öyle ki daha 4 yaşında otomobile olan ilgisini karting aracı sürmeye başlayarak gösterdi.13 yaşına geldiğinde Go Kart yapıyordu. Eğitimini fizik, kimya, matematik ve İngilizce alanlarında tamamladıktan sonra babasının desteğiyle motor sporları tutkusuna odaklanmaya başladı.

Kariyerine, 17 yaşındayken Güney Amerika Kart Şampiyonası’nı kazanarak hızlı bir giriş yapan Senna, 1980’lerin başında İngiltere’ye taşınarak British Formula Ford 1600 kategorisinde şampiyonluk sevinci yaşadı. 1982 yılına geldiğimizde Avrupa ve British Formula Ford 2000 yarışlarını kazanan Ayrton’un, bu başarılarla beraber ünü de büyüdü ve yetenekli bir sürücü olarak adını duyurmaya başladı. İlerleyen zamanlarda Formula 1 takımları için test pilotluğu yaptı ki bunlar arasında Williams ve McLaren en dikkat çekici olanlarıydı. Formula 1 takımlarına test pilotluğu yapması onun ne kadar yetenekli, hırslı ve korkusuz olduğunu gözler önüne seriyordu. Virajlarda seri atakları ve Formula 1 araçlarını limitlerine kadar zorlaması büyük beğeni kazandı. Başlangıç olarak 1984 yılında Toleman takımıyla 3 yıllığına anlaştı ve Formula 1 kariyerine ilk adımını atmış oldu.

İlk takımıyla Güney Afrika ve Belçika pistlerine çıktı. Sonrasında Monaco Pisti’nde ağır yağış altında McLaren takımından Alain Prost’un hemen ardından gelerek ikincilik elde etti. Daha sonraları ise Portekiz ve Britanya yarışlarında bu takım adına üçüncülük elde etti.

”Problemsiz kazanmak yok gibidir. Kazanmak için savaşmak, zaman harcamak zorundasın. Bütün inancın, idealin bu olmalı. Eğer savaşamıyorsan baştan kaybetmişsindir.” Ayrton Senna

1985 yılına geldiğimizde Lotus-Renault takımına geçen Brezilyalı, Portekiz Estoril’de ilk Grand Prix yarışını kazandı. Sonrasında 1988 yılına kadar Lotus-Renault takımıyla 6 büyük yarış kazandı. Bunlar arasında en dikkat çekenlerden biri İspanya olurken iki kez de Detroit ve Monaco yarışlarıyla dikkatleri üzerine çekmiştir. Fakat büyük yarışlar kazanmasına rağmen mekanik aksaklıklar, yol tutuşundaki eksikler yüzünden Dünya şampiyonluğu kazanamamıştır.

1988 yılında Lotus takımı motor değişikliği yaparak Honda’ya geçme kararı aldı. Senna da McLaren’a geçerek Alain Prost’un takım arkadaşı oldu. Bu durum efsanevi çekişmenin, Alain Prost’un “Dünyanın en iyi düşmanlarıydık” diye adlandırdığı rekabetin başlangıcı oldu. Ayrton, bazı teknik sorunlar yaşamasına karşın McLaren ile 6 yarış kazanmayı bildi. Suzuka yarışına kadar Alain Prost’un gerisinde olması Senna’yı hırslandırırken sonrasında Prost’u geçme çabası ve araçlarının çarpışması yarış severlerin nefesini tutarak izlediği anlar olmuştur. Efsane pilot, McLaren takımıyla toplamda 46 pole pozisyonu elde ederek 3 defa F1 Dünya şampiyonluğu kazandı.

Kariyerinin son takımı, 1993 yılında anlaştığı Williams oldu. Williams takımındaki teknolojik gelişmeler ve araç yol tutuşundaki iyileştirmeler yarış anlamında gelecek vadediyordu. Ancak, 1994 yılında FIA’nın haksız rekabeti önlemek amacıyla bu geliştirmeler ve iyileştirmeleri revize etmesi beraberinde tartışmaları da getirdi. Senna, bu tartışmalar arasında yeni takımı Williams ile test sürüşlerine çıktı. Test sürüşlerinde aracın yola iyi yapışmadığını, aracın önü ile arkası arasında bazı titreşimler hissettiğini, direksiyon manevralarının yeterli olmadığını ve aracın direksiyon hareketlerine rağmen düz yol aldığını belirtti. Ayrton, bu problemleri takım yetkililerine iletti. Bu sıkıntılar bir şeylerin habercisiydi ama kimse o zaman neler yaşanılacağını bilmiyordu.

”Yarışlarda rakiplerle mücadele etmek benim kanımda var olandır. Bu benim bir parçam ve hayatımın bir bölümüdür. Eğer hayatıma mal olacak bir kaza geçireceksem, tek dileğim her şeyin bir anda ve hemen olmasıdır. Tekerlekli sandalyeye mahkum kalmak veya hastane köşelerinde yıllarca sürünmek de istemem. Yaşayacaksam, her şeyimle ve bir bütün olarak yaşamalıyım.” Ayrton Senna

Sezonun üçüncü yarışı San Marino’nun Immola Pisti’nde yapılacaktı. 30 Nisan 1994’de sıralama turlarında Jordan takımından Rubens Barrichello kaza yaparak kötü bir şekilde yaralandı. Aynı gün Simtek takımıyla beş yarışlığına anlaşan Avusturyalı pilot Roland Retzenberger, güvenlik duvarı eksikliğinden dolayı kaza yapıp hayatını kaybetti. Bu olay Reztzenberger’le henüz yeni arkadaş olan Senna’yı çok etkiledi. Fakat Senna çok büyük profesyoneldi ve bütün bu tatsız olaylar arasında 1 Mayıs 1994 tarihinde pole pozisyonunda San Marino yarışına başladı.

Mücadelenin başlarında Lotus Takımı’ndan Pedro Lamy ve Mild Seven Benetton; Ford Takımı’ndan J.J. Letho kötü bir şekilde kaza yaptılar. İki aracın da parçaları piste dağıldı. Yarış güvenliği, Formula 3 pilotu olan Max Angalelli’nin kullandığı güvenlik aracını devreye sokma kararı aldı. Bu karar hem pilotları kontrol edecekti hem de pist temizlenene kadar yarışın düşük tempoda devam etmesini sağlayacaktı. Böylece yarış, güvenlik aracı kontrolünde beş tur daha devam etti.

Altıncı tur yaklaşırken takım telsizinden Senna’ya güvenlik aracının çekileceği bilgisi verildi. Güvenlik aracı çekilir çekilmez Senna hızını artırdı ve yarışın en hızlı üçüncü derecesini elde etti. Yarışın yedinci turunda ise, Tamburello virajına yaklaştığı sırada direksiyon hakimiyetini kaybetti ve bariyer koruması olmayan beton duvara çarptı. Bu olumsuz tabloya rağmen Senna, hızını 309 kilometreden 211 kilometreye kadar düşürmeyi başarmıştı. Kazayı takiben, izleyicilere yansıyan görüntülerde Senna, kokpitin içerisinde hareketsiz gözüküyordu. Sonradan Brezilyalı pilotun kaskına, aracının sağ tarafından kopan bir parçanın isabet ettiği anlaşıldı. Sağlık ekipleri, kazadan kısa süre sonra müdahale etmiş olsa da kaskına isabet eden parça yüzünden Senna kurtarılamadı. Daha önceden araç hakkında yaptığı uyarılar, yarış sırasında onun yakasını bir türlü bırakmadı. Efsane pilot, bu elim kaza sonucu aramızdan ayrıldı.

Ölümünün ardından Brezilya’daki cenazesine yüz binler katıldı. O artık Formula 1 sürücüsünden daha öte bir anlam ifade etmeye başlayarak halk kahramanına dönüşmüştü. Sadece motor severlerin favori ismi değil; sporla ilgilenen herkesin örnek aldığı idol bir isim olmuştu. Her hikâye sonlandığında yeni bir tane başlar derler ya… San Marino’daki trajedinin yaşandığı sene genç bir pilot herkesin dikkatini çekti. O da ilerleyen yıllarda kendi hikâyesini, kendi efsanesini yaratacaktı. Bu genç adamın adı, Michael Schumacher’di.

Son olarak 1985-1988 yılında çalıştığı takım olan Honda (Lotus), onu unutmayarak ”Ayrton Senna Honda’nın Sesi 1989” isimli bir video yayınladı. Özel efektler ve tekniklerle yapılan bir çalışmada Honda, Senna’yı pistlere döndürdü. Ayrıca 2014 yılında Google tarafından doodle oldu. 2010 yılında çekilen ve kendi adıyla çıkan belgeseli, motor sporlarını seven ve arka planda nelerin yaşandığını merak eden herkesin izlemesi gereken bir yapıt olarak izleyiciye sunuldu. Formula 1 Dünya şampiyonluğunu 3 kez kazanan ”Yağmur Adam” Ayrton Senna, yarış otoriteleri tarafından hâlâ şimdiye kadarki en iyi Formula 1 pilotu olarak gösterilmektedir.

 

 

 

 

 

Emre Sekerci

Yorum Yaz

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Bunları da Okuyabilirsiniz

VSPOR DERGİSİ

Tutkunu olduğumuz bu sevdaya delicesine ilerlediğimiz bu yolda sporun kitleleri tek bir noktada birleştirdiğine inanlardanız: Zafer (Victory). Sporda başarılı olmanın bir branşta kazanılan zaferin ne demek olduğunu en iyi anlayanlar belki de spor aşkına sahip olan insanlardır. Lebron James’in, Jordan’ın, Boliç’in, Sergen Yalçın’ın ve Kobe Bryant’ın kazandığı bir karşılaşma sonunda gösterdikleri reaksiyon insanlığın zafer kazanmaya ne kadar tutkulu olduğunu göstermektedir.

Abone Ol

Victory Dergi içerikleriyle ilgili e-posta bületinimize kaydolun!

victorydergi.com 2021 © Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Uygulama: Aksel Gültekin