Motor SporlarıValentino Rossi: Pistlerin Sezar’ı

Alaattin Enes Zeybek2 sene önce19 dakika

Çoğu spor dalında olduğu gibi motor sporlarında da “İtalyan Ekolü” diye bir gerçek vardır. Öyle bir millet ki bu İtalyanlar, sporun her branşında bir şekilde yer etmişler. Futbolundan voleybola, Formula 1’den Moto GP’ye kadar. Yer ettikleri her branşı aşırı tutkulu bir şekilde de takip ediyorlar. Çoğunlukla bir sporun akla gelen ilk olgusu, takımlar ve markalardır. Futbolda Milan-Inter rekabeti, Formula 1’de Scuderia Ferrari gibi. Ancak, MotoGP’de Ducati olmasına rağmen takımdan da ön plana çıkan bir isim vardı: Valentino Rossi.

Neşter sallamadan “Doktor” unvanını kazanan, aldığı galibiyetlerle İtalyanların kalplerine neşterden daha derin kesik atan yerel halk kahramanı; aynı anda hem ana klasman hem de alt klasmanda yarışılan o antik MotoGP dönemlerini saymazsak istatistik olarak bu sporun en büyüğü konumunda yer alıyor.

Çizmenin Arkası

Kahramanımız macerasına 1979 yılında İtalya’nın doğusunda yer alan ve çizmenin tam arkasına denk gelen Urbino şehrinde başladı. Doğduğu şehir, Afyon’la kesinlikle komşu belediye olmalı. Şehir düzeni olarak birbirlerine o kadar benziyorlar. Urbino’da da devasa bir kale var ve şehir bu kalenin etrafına kurulmuş. Bu İtalyan Afyon’undan da sporu domine eden kıvırcık bir oğlan çıkmış.

Genç Rossi

Valentino Rossi, çoğu pilotun olduğu gibi yine bir yarışçı babanın oğlu. Yani elindeki imkanı en iyi kullananlardan. 2 tekere gönül vermeden önce babasının hazırladığı karting aracına oturdu. Kısa süreli bölgesel yarışlara katıldı ve burada başarılar elde etti. Bir yandan da hobi olsun diye minimoto kullanmaya başladı. Evet, koskoca 9 şampiyonluğu olan adam motosikleti hobi olarak kullanıyordu. Hem karting hem de minimoto yarışlarında sıralı dereceler elde etmeye de başladı. Birine yönelmesi gerekiyordu ve hayatını değiştirecek o kritik seçimi yaptı… Karting… Yani akıllanmadı bu çocuk. Hala motorsiklet seçmemekte ısrarcıydı. Gözünü Formula 1 pilotu olmaya dikmişti. İtalya içi bölgesel şampiyonalarda zaferler kazansada araba işi daha çok para ve yatırım istiyordu. Rossi’nin ailesinde de o kadar cep yoktu. Maliyeti nasıl kısarım diye düşündüler ve 2 tane tekeri çıkarttılar. Yani ergen Valentino, yoluna artık motosiklet üzerinde devam edecekti.

Babasıyla birlikte gelecekteki kariyerini kabataslak planlamaya başlamıştı. Evet yaş olarak biraz geçti ama yolun henüz başındaydı. İlk 125cc motosikletini 14 yaşındayken kullandı. Buraya ayak uydurması çok uzun sürmedi ve 15’inde 125cc’de İtalya Şampiyonası’nı kazandı. Bu şampiyonluktan sonra tüm gözler üzerine çevrildi. İtalyan marka Aprilia, genç yeteneği kaptı ve hemen takıma aldı. Aprilia’yla birlikte bir kez daha İtalya’da şampiyonluk yaşarken, Avrupa’da ise sezonu 3’üncü sırada tamamladı. Capirossi ve Biaggi’den sonra yakın tarihte yeni bir İtalyan keşfedilmişti. Üzerinde durmak tüm memleketin boynunun borcuydu artık. Ve, doktorun profesyonel dönemi başladı…

Aprilia Genç Takımı döneminden
Küçük Profesyonellikler

İtalya ve Avrupa’nın dışına çıkıp artık dünyaya açılmanın zamanı gelmişti. Takvimler 1996’yı gösterdiğinde Valentino Rossi, günümüzdeki karşılığı Moto3 olan 125cc – günümüzde Moto3’teki motosikletlerin motor hacmi 250cc- Dünya Şampiyonası’nda mücadele etmeye ve ilk senesinde Çekya’da galibiyet görmeyi başardı. Bu aynı zamanda o seneki tek ve profesyonel motosiklet kariyerinin ilk galibiyetiydi.

Rossi sonrasında bu kadar çaylaklık yeter dedi ve mekanın sahibi modunu açtı. Henüz ikinci sezonunda çıktığı 15 yarışın tam 11’ini kazanıp, 13’ünü de podyumda tamamlayarak şampiyonluğa uzandı. Henüz daha küçük prens olabilmişti. Kendisini kanıtlaması gereken çok fazla yol vardı. Durup burada küçük egosunu tatmin etmektense büyük hayaller peşinde basamak çıkmayı tercih etti.

1998 yılında yerel takımı Aprilia’yla, günümüzdeki karşılığı Moto2 olan 250cc Dünya Şampiyonası’nda mücadele etmeye başladı. Günümüzde Moto2’deki motosikletlerin motor hacmi 600cc’dir. Takıldı hemşehrisi ve kılavuzu Capirossi’nin peşine. İlk senesinde kendisinden beklenenlerin çok üzerine çıktı ve Capirossi’nin 23 puan arkasında sezonu 2’nci sırada tamamladı.

Her kategoride alışmak için kendine sadece bir sene veren Rossi, 250cc’deki ikinci sezonunu 309 puanla şampiyon olarak tamamladı. Küçük prens artık resmen prensliğe yükselmişti. Geriye sadece krallık kalmıştı ki kralların sofrasında bu hiç kolay olmayacaktı.

Kralın Yükselişi

Milenyuma girildiğinde artık en büyük arenada boy göstermenin zamanı gelmişti. Tüm bildiklerini bir kenara bırakıp, hepsini unutup taht oyunlarını oynamanın tam sırasıydı! Honda takımıyla anlaşan çaylak Rossi, burada alacağı tam 7 şampiyonluktan habersiz pistlere çıktı. 4 şampiyonluğunu kendisiyle özdeşleşen  Yamaha’yla, 3 şampiyonluğunu ise MotoGP kariyerine başladığı Honda takımıyla kazandı.

“El Fenomeno” Ronaldo Nazario ve Valentino Rossi

Her sezonu ayrı ele alıp macera temasını küçük bir kariyer biyografisine dönüştürmeye hiç gerek yok. Telefon kilit ekranında Marc Marquez olan birisi olarak, Rossi’nin antisi olan beni bile hayran bırakan sayısız performansı mevcut. Bunlardan en somutu ise 2002 senesi. Çıktığı 16 yarışın tam 15’inde podyuma çıkıp 11 galibiyet elde etti. Bu podyumların hiçbirinde üçüncülük kürsüsünü görmedi. En kötü ikinci basamakta yer aldı. Podyum göremediği tek yarışta ise zaten yarışı bitiremedi.

Dominasyon başlamışken durmadı ve bir sonraki sene o 16 yarışın tamamında podyum görmeyi başardı. 16’da 16… Evet Yamaha’yla özdeşleşmiş bir pilottu ancak kariyerinin en önemli ve görkemli zaferlerini Honda’nın üzerinde yarışırken aldı. 2005 senesinde bu sefer Yamaha çatısı altında 17’de 16 podyum alarak, o döneme kadar ki rekor puanı olan 367 ile şampiyonluğa ulaştı. Aynı senelerde Schumacher’in de Scuderia Ferrari ile üst üste zaferler aldığını düşünürsek ben dahil tüm dünya İtalya milli marşını ezberledi. Doktor, MotoGP kariyeri boyunca tam 89 galibiyet ve 199 podyuma ulaştı. Kendisine hayranlık beslemesem bile ekran başında o 200’üncü podyumu dört gözle bekledim. Ama, maalesef olmadı.

Gerçek Doktor

Kurduğu VR46 Akademi sayesinde yeni nesil pilotları piyasaya sürmeye başladı Rossi. Tıpkı eski nesil Unkapı plakçıları gibi. Keşfedip keşfedip gride saldı. Yani MotoGP’de doktorasını yaptı. Akademinin yanı sıra Moto3, Moto2 ve 2022 itibariyle de MotoGP’de takımı bulunuyor. Hatta MotoGP’deki takımında üvey kardeşi Luca Marini mücadele ediyor. Akademisinden çıkmış en önemli ve en yetenekli isim tartışmasız Francesco “Pecco” Bagnaia. Şu an şampiyonada 2’nci sırada bulunuyor ve zirveyle arasında sadece 2 puan var. Sezonun bitmesine az kalmışken belki de akademili bir pilot MotoGP şampiyonluğuna ulaşacak ve Rossi arkasına yaslanıp eserini gururla izleyecek.

Doktorun hemen sağ yanında, 2022’nin en büyük şampiyonluk adaylarından Bagnaia duruyor.
Ezeli Rakip Ebebi…

Koca bir dominasyon kurduğun sporda elin İspanyol karıncası gelip tahtını güzelce sallandırıyorsa insanın sinirleri tabii ki bozulur. Motosiklete sevdalı her çocuk gibi Marquez de inceden bir Rossi hayranıydı. Hatta Marc’ın ilk şampiyonluğu olan 2013’te Rossi kendisini ilk tebrik edenlerden olmuştu. 2015’e kadar abi-kardeş gibiydiler. Çoğu doktor hayranı bunu inkar etse de bu rekabetin ve düşmanlığın fitilini ateşleyen Rossi olmuştu. 2015 yılında Arjantin’de başladı aslında her şey. Marquez, Valentino’nun arka tekerine çarpıp yarış dışı kaldı.

Abi-kardeş seviyesinde olan ikili

İkilinin arasındaki bağları koparan olay ise yine 2015 yılında Sepang’ta gerçekleşti. Rossi severlerin ısrarla kabul etmediği ancak her şeyin bizzat sorumlusunun Rossi olduğu olay. O diz orada açıldı ve Marquez’i düşürdü. Şampiyona hiç yakışmayan bir hareketti ki Rossi bu yaptığını kabul etmedi. Doktorun inkar etmesi bir işe yaramadı ve yönetim tarafından puan silme cezası aldı.

Takvimler 2018’i gösterdiğinde ise gün intikam günüydü! Arjantin’de Marquez, Rossi’yi içerden geçmek isterken doktor kapanıyor ve Marquez’le temas ediyordu. Bunun sonucunda da çimlere çıkıp yerde kaldı. Ve, ortaya MotoGP 2019 oyununun kapağı çıkıyordu. Gündem uzun bir süre bununla meşgul olmuş hatta aynı sene San Marino yarışından önce, Marquez basın toplantısında Rossi’ye elini uzatıyor ve Rossi alaycı bir üslupla “bir problem olmadığı için el sıkışmamıza da gerek yok” cevabını vermişti.

Valentino Rossi’nin, Marquez’in elini sıkmadığı basın toplantısı

Bu gerilimin son bulduğu nokta ise 2019 yılında yine Arjantin gerçekleşti. İkili beraber podyuma çıkıyor ve el ele seyircileri selamlıyorlardı. Rossi’nin kariyer basamaklarından daha uzun süren bir rekabet var aralarında. Ama, hala bu sıcak temas ve soğuk savaşın ne olduğu konusunda soru işaretleri mevcut. Paragraf başlığı hangisiyle devam etmeli bunu siz yarış severlere bırakıyoruz. Edebi dost mu yoksa ebedi düşman mı?

Ekol 46

2021 sezonu bitiminde kariyerini noktalama kararını aldı Valentino Rossi. Formula 1 pilotu olmak için çıktığı bu yolda iki tekere yönelerek hayatının en önemli kararını verdi ve motor sporları tarihinin en büyük isimlerinden biri olmayı başardı. Artık, o iki tekerin Jul Sezar’ıydı. Öyle bir iz bıraktı ki günümüzde çoğu gencin motosikletinde “46” yazısını görmeniz mümkün. Çoğu motor kullanıcısının ise bu sporda bildiği ilk ve zirve isim konumunda yer alıyor. 21 yıl geçirdiği MotoGP’de geçtiği her virajda, çıktığı her podyumda ve her şeyden önce bu sevdaya gönül vermiş her seyircide bir iz bırakarak geçti pistlerden Doktor.

VSPOR DERGİSİ

Tutkunu olduğumuz bu sevdaya delicesine ilerlediğimiz bu yolda sporun kitleleri tek bir noktada birleştirdiğine inanlardanız: Zafer (Victory). Sporda başarılı olmanın bir branşta kazanılan zaferin ne demek olduğunu en iyi anlayanlar belki de spor aşkına sahip olan insanlardır. Lebron James’in, Jordan’ın, Boliç’in, Sergen Yalçın’ın ve Kobe Bryant’ın kazandığı bir karşılaşma sonunda gösterdikleri reaksiyon insanlığın zafer kazanmaya ne kadar tutkulu olduğunu göstermektedir.

Abone Ol

Victory Dergi içerikleriyle ilgili e-posta bületinimize kaydolun!

victorydergi.com 2021 © Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Uygulama: Aksel Gültekin