Sene 2011… Burhan Felek Spor Salonu’nda oturacak yer kalmamış, hıncahınç dolu tribünler… Stres altında olan rakibimiz Rabita Bakü, ayakta kalmaya, oyundan düşmemeye çalışıyor. Ama nafile… Vakıfbank, setlerde 2-0 önde, üçüncü setin sonu oynanıyor; skor 24-18. Maç sayısı demek, şampiyonluk sayısı demek. Servis kullanıldı. Gizem karşıladı, Özge’nin pasında iki numaradan Kaptan Gözde… Ve paralelden sayıyı alıyor! İşte o spikerin ağzından çıkan cümle: Vakıfbank Şampiyonlar Ligi Şampiyonu.
Bu şampiyonluk bu kulvarda Vakıfbank’ın tarihindeki ilk Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu oluyor.
Şimdi biraz başa gidelim. Doctor Who dizisini hatırlayan vardır belki. Bir zaman makinesi vardı. Ve bu makine, tarihe yolculuk yapıp, uzayı ve evreni keşfederdi. ‘‘Tardis’’ adındaki kulübesiyle yolculuk yapardı. Ama ben sizi zahmete sokmuyorum ve oturduğunuz yerden yolculuğa çıkarıyorum. Sıkı tutunun; “Vakıfbank Evreni”ni keşfe çıkıyoruz!
İlk Durak: Kuruluş
Türk voleybolunda yepyeni bir devir başlamıştı artık. 1988 yılından sonra böylesine köklü bir kulübün Türkiye’de kupa bırakmayacağını kim bilebilirdi ki? 90’lı yılları şampiyonluklarla taçlandıran Vakıfbank aslında günümüz voleyboluna da sinyal göndermiş. Bu kurulan kulübün öncesinde de 1986 yılında Güneş Sigorta Spor Kulübü faaliyete geçti. Vakıfbank ayrı Güneş Sigorta ayrı kulüptü ve ligde de rakiplerdi. Daha sonrasında 2000 yılında bu iki kulüp güçlerini birleştirdi. Artık tek bir kulüp vardı, o da; Vakıfbank Güneş Sigorta Spor Kulübü.
İlk Uluslararası Kupa: Avrupa Top Teams
Bursa’da beş bine yakın taraftar salonda Vakıfbank’ı desteklemek için oradaydı. Ve bu destek boşa çıkmadı. Vakıfbank, tarihinde ilk kez uluslararası kupa kaldırmak için o sahadaydı. Tarihinde uluslararası alanda hep ikincilikle yetinen Vakıfbank, bu sefer kararlıydı. Sonunda gülen taraf da kendileri oldu. Vakıfbank’ın tarihinde bir ilk oldu. Vakıfbank Güneş Sigorta, Alman ekibi ULM Aliud Pharma ile finalde karşı karşıya geldi. İlk iki set rakibine 20’li sayıları göstermeden öne geçti. Üçüncü sette de 26-24 üstün geldi. Toplam skor 3-0 olarak tarihe geçti. Bu kupa Vakıfbank’ın tarihindeki ilk uluslararası başarıydı.
Avrupa Top Teams turnuvası bugünün CEV Challenge Cup dediğimiz Avrupa’nın üç numaralı kupasıdır. 2007-08 sezonu öncesinde Avrupa Top Teams olarak oynanıyordu. O yıldan sonra şu an kullandığımız ismini aldı. Ve Vakıfbank aynı kupayı bir başka ismiyle 2008 yılında da kazanarak uluslararası başarılarına bir yenisini daha ekledi.
Tarih Yazanlar: 2011
Burhan Felek’te bir yandan Türk bayrakları sallanırken diğer bir yanda ‘‘Vakıf’’ tezahüratları alkışlar eşliğinde salonu inletiyordu. Özge müthiş geri pasında kaptanını bloksuz vurdurdu ve işte o an… Tüm salon çığlık çığlığa şampiyonluk sevincini kutluyordu. Tribünde insanlar birbirine sarılırken sahada da oyuncular sevgi seli oluşturmuştu. Mutluluğu paylaşıyorlardı. Gözyaşı da vardı sahada. Azmin, inancın ve hırsın gözyaşıydı onlar. Salon hoparlöründe Andımız çalıyordu. Türk oyuncularımız eşlik ediyordu tribünlere. Çünkü bu artık milli bir başarıydı. Kaptan Gözde’nin ellerinden havaya kalkarken kupa, tarihte tozlu sayfalarına kazımıştı tam o anı. Vakıfbank tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi Şampiyonu’ydu.
Perdenin Arkasındaki Kahraman: Guidetti
Bu başarılı takımın arkasındaki en temel kahraman Giovanni Guidetti’ye parantezi açmak gerekir. 2008 yılında Giovanni Guidetti, Koç Claudio Lopes Pinheiro’dan takımı devraldı. Fakat ilk senelerinde işler çok da istediği gibi gitmiyordu. Buna pek çok etken sıralayabiliriz. Yeni ülkeye alışmakta sorun yaşaması, kendi oyun stilini Vakıfbank’a yansıtması ve alışması bir süre Giovanni Guidetti için işleri zorlaştırmıştı. Hatta ve hatta Guidetti işlerin ters gitmesi üzerine ülkesine geri dönmek istediğini söylediğinde Vakıfbank Güneş Sigorta yöneticileri buna izin vermemiş, önümüzdeki sezonlar için sözleşme bile yenilemek istemişlerdi. Kısacası yönetimin Guidetti’ye güveni tamdı, bu güven de boşa çıkmadı. Yıllardır da boşa çıkmayan bu güveni pek çok şampiyonlukla taçlandırdı.
Giovanni Guidetti, çocukluğundan beri voleybolu çok sevmesine rağmen vücut ölçüleri onun bu sporu yapmasına engel oluyordu. O zamanlar libero pozisyonu olmadığı için Guidetti’nin yapması gereken tek şey çok severek yaptığı bu sporu bırakmaktı. Oyunculuğu bıraktı ama hayat onun çok sevdiği bu sporu bırakmasına izin vermedi. Ve henüz 18 yaşındayken ilk koçluk deneyimini yaşadı. Aynı zamanda da bulunduğu kasabanın yerel gazetesinde voleybol muhabirliği yapıyordu. Fakat profesyonel bir kulüpten baş antrenörlük teklifi gelince bu iki işi aynı anda yürütemediğinden muhabirliği bırakmak zorunda kaldı. 2. Lig’den 1. Lig’e yükselen Guidetti ve takımı başarılı bir sezon geçirirken İtalya’nın kadın voleybol takımı baş antrenöründen yardımcı koçluk teklifi aldı. Ardından da milli takımda asistan koçluğa yükseldi ve bu rütbeyle 2000 Sydney Olimpiyat Oyunları’na gitti.
2000 yılından sonra Amerika başta olmak üzere kendi ülkesinin çeşitli takımlarını çalıştırmaya devam etti. 2008 yılında da Vakıfbank, henüz 36 yaşında genç bir antrenörü renklerine dahil etti ve hem Guidetti’nin kariyeri için hem de Vakıfbank için tarihi bir devir başlamış oldu. Bizlere sayısız şampiyonluklar izleten Guidetti, 2017 yılından itibaren de Türkiye Kadın Milli Voleybol Takımı’nın başında unutulmaz anlar ve göz yaşartan gururlar yaşattı. Yaşatmaya da devam ediyor…
İkinci Durak: 2013 Yılı
2013 yılı Vakıfbank’ın bütün kulvarlarda şampiyon olduğu, Avrupa ve Dünya voleybolunda tanınırlığının başladığı o altın değerindeki yıl. Ve bunun sonucunda ”Bir voleybol takımının kazanabileceği tüm kupaları namağlup kazanan tek takım” unvanını da tarihine altın harflerle yazdırmayı başardı.
İlk Süper Kupa
2008 yılından bu yana Fenerbahçe Acıbadem ve Eczacıbaşı Vitra’nın da sahip olduğu bu kupa, 2013 yılında artık Vakıfbank’ındı. Tarihinde ilk kez bu kupanın sahibi olan Vakıfbank, karşılaşmayı Eczacıbaşı Vitra ile oynadı. Ve mücadele 3-2’lik zaferle son buldu.
15 Yılın Özlemi Sona Erdi
Daha önce Türkiye Kupasını (Kupa Voley) üç kez müzesine götüren Vakıfbank, dördüncü için sahadaydı. Yine Eczacıbaşı Vitra ile oynadı ama bu sefer bir önceki kupa kadar zorlanmadı. 3-0’lık net bir skorla karşılaşmayı noktaladı. 15 yıl aranın ardından dördüncü kez bu kupayı müzesine götürdü.
Tarih Tekerrür Etti!
Vakıfbank artık Türk voleybolunda bir ekol olmuş, kaybetmeyi bir an bile düşünmemişti. Güç, inanç, kararlılık ve disiplin… Kazanmanın gereksinimlerinde neler varsa hepsi Vakıfbank’ta mevcuttu. Burhan Felek yine Avrupa’nın bir numaralı kupası CEV Şampiyonlar Ligi’ne ev sahipliği yapıyordu. Ve o tarihin tozlu sayfaları iki sene öncesini hatırlattı. Aynı skorla aynı rakibi finalde eleyerek tarihinde ikinci kez Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğunu yaşadı. Türk voleybolunu ve ülkemizi Avrupa’da en iyi şekilde temsil edebilmeyi başardı.
Dünya’nın 1 Numarası!
Vakıfbank Spor Kulübü, 2011 yılında bu kulvarda ikinciliğe razı olmuştu. Ama bu sene gözü karaydı. FIVB Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda altın kürsüde yer almak içindi tüm bu mücadele. Zurich’te iki bine yakın voleybolsever bu karşılaşma için salonu doldurmuşlardı. Bir tribünde Brezilya bayrağı diğer bir tribünde Türk bayrağımız. Rakip Brezilya temsilcisi Unilever Volei idi. Rakibin güçlü oyuncularına rağmen Vakıfbank, karşılaşmayı 3-0 almayı bildi. Ve tarihinde ilk kez Dünya Kulüpler Şampiyonu oldu. Ay yıldızlı bayrağımızı ülkemizden binlerce kilometre uzakta dalgalandırdı. Bir yeni gurur daha yaşattı.
Sezonun Şampiyonu!
Vakıfbank, Avrupa’da ve Dünya’da o kadar güzel ivmeyle devam ediyordu ki ligde birincilikten başka hiçbir sonuç kesmezdi kimseyi. Öyle de oldu. Acıbadem Bayanlar Voleybol Ligi’nde şampiyon olmayı bildiler.
Sonuç olarak Vakıfbank 2013 yılında tam 5 kulvarda şampiyon oldu. Hem Avrupa’da hem de Dünya’da rakiplerine gözdağı verdi. Ama ülkemiz için o kadar gururlu şeyler yaşattı ki Vakıfbank, inanılmaz duygulardı. Spor denince akla gelen futbol veya basketbol branşlarının haricinde de bir şeyler yapılabildiğini, bir başarı elde edilebildiğini kanıtladı Vakıfbank Spor Kulübü.
2013-2014: Bakü’de İkincilik!
Bakü sokaklarında Şampiyonlar Ligi kokusu vardı. Maç Azerbaycan’da oynandığı için tribündeki taraftarların çoğu kardeş ülkelerinin takımlarını destekliyorlardı. Tezahürat boyutu kulüp bazını aşmış, milli duygular kabarmıştı. ‘‘Türkiye Türkiye’’ nidaları salonda yankı yaparken Vakıfbank, rakip takımdaki yüksek yüzdeli oyuncuların baskısına dayanamadı. Son şampiyon unvanıyla gittiği bu turnuvada ikincilikle döndü. Dinamo Kazan ile final oynayan Vakıfbank, karşılaşmayı 3-0 kaybetti.
Gökte Bir Kupa Avcısı Var!
Andre Gide bir sözünde; ‘‘Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez’’ demiş. Ne de güzel söylemiş. Vakıfbank bu yıl kanatlarını öyle güzel açtı ki adeta gökte kuş misali süzüldü. Her an her savaşa hazır şekilde bekledi, sırası geldiğinde savaşını da kazandı. Üç farklı mekân vardı ama rakip aynıydı. Gökteki bir diğer yırtıcı kuş Fenerbahçe Grundig idi. Netice itibariyle, üç kulvarda da yolları kesişen bu ikiliden gülen taraf Vakıfbank olmuştu. Fenerbahçe’ye karşı üç kupa kaldıran Vakıfbank, sezonu böylece kapatmış oldu.
Guiness Rekorlar Kitabı’nda Bir Türk Takımı!
Türk voleybolunda bir devrim, bir yenilik, koskocaman bir gurur… 2002 yılında 23 kez Türkiye Ligi’nde şampiyonluk yaşayarak rekor kıran Eczacıbaşı Vitra, Guiness Rekorlar Kitabı’na girmişti. Şimdi ise Vakıfbank, ülkemizde ikinci bir gururu yaşattı. Oynadığı 73 resmi maçı üst üste kazanarak tarih yazdı. 23 Ekim 2012’den 22 Ocak 2014’e kadar yenilgi almadan gelen Vakıfbank, ‘‘Üst üste en fazla galibiyet alan voleybol takımı’’ olarak Guiness Rekorlar Kitabı’na girdi.
Her Zaman Olacak Değil Ya!
Vakıfbank gökte öylesine güzel süzülüyordu ki hayran kalmamak elde değildi. Bir yandan Gözde öte yandan Lonneke adeta sanat yapıyorlardı. CEV Şampiyonlar Ligi’nde grubundan lider çıkmışlardı. Ama Eczacıbaşı Vitra bir avcı misali avladı Vakıfbank’ı. Bunun sonucunda, yarı finalde 3-1 mağlup oldu ve kupa hayaline veda etti. Fakat o kanatlar kırılmadı ve üçüncülük için tekrardan havalandı. Chemik Police’yi 3-0 ile geçti ve Şampiyonlar Ligi’ni bronz madalya ile taçlandırdı.
Vakıfbank Spor Kulübü 30 Yaşında!
Dile kolay 30 yıl… Hüzünler, sevinçler, gururlar, alkışlar ve dahası… Hepsi bu otuz senenin içindeydi. Otuz sene içinde yirmiye yakın kupa Vakıfbank’ın müzesindeydi. Vakıfbank, bu sene Fenerbahçe’ye önceki sezonlardaki gibi geçit vermedi. Başkent Spor Salonu’nda final mücadelesinde 2-1 setlerde öndeydiler. Ve üçüncü setin sonlarında kozlar kapışılıyordu. Güle oynaya rahatça sayılar bulan sarı-siyahlı ekip, set sonunda yedek oyuncularını sahaya sürmüş, geri sayıma başlamışlardı. Ve düdük çaldı; skor 25-16. Vakıfbank, Türkiye Ligi Şampiyonu oldu. Ama başarı bir varış noktası değildi tam bir yolculuktu. Ve bu yol henüz bitmedi…
Kazanmak Her Şey Midir?
Başarısızlık kutlanır mı? David Katoatau’ya göre; kesinlikle evet! Başarı bütünüyle kazanmak demek değildir. Attığın servis, vurduğun smaç, aldığın manşet hatta yaptığın blok bile bir başarıdır bütününe baktığında. Ki Vakıfbank bunların hepsini finalde yapmış bir ekip. Belki finalde 3-0 mağlup olarak Avrupa ikincisi olmuş olabilir. Ama bu mağlubiyet Vakıfbank’ın başarısına gölge mi düşürdü? Hayır. Aksine yeniden gurura sebep oldu. Herkes bir noktada başarısızlıkla karşılaşsa da önemli olan verilen tepki ve ondan ne öğrenildiğidir. Çünkü biraz da kıssadan hisse yapılmalı: Kaybedilen her maç kazanılan bir yeni tecrübedir!
‘‘Yenilince ümitsizliğe kapılma, her başarısızlıkta bir zafer arzusu yatar’’ mottosu ile yolculuk devam ediyordu. Vakıfbank için daha varacak çok durak, aşacak çok tünel vardı.
Vakıfbank, FIVB Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda yarı finalde Eczacıbaşı Vitra’ya mağlup oldu. Ardından, üçüncülük maçı için Romanya temsilcisi Volero Zürich ile karşılaşan Vakıfbank mücadeleyi 3-1 ile kazandı. Dünya Kulüpler Şampiyonası’nı bronz madalya ile kapattı.
3. Yıldız Hikâyesi
İtalya’da bir İtalyan takımına karşı oynamak dünyanın en zor savaşlardan biridir. O baskıyı kaldırmak çok ciddi bir psikolojik savaşın da ötesindedir. Çünkü çoğu İtalyan ekip rakibini önce psikolojik olarak çökertir, sonra da performans olarak. Vakıfbank, Devler Ligi Arenası’nda İtalya’da yarı finalde Eczacıbaşı Vitra’yı 3-0 ile geçti. Artık geriye son bir maç kalmıştı. Eğer bu finali de geçebilirse Vakıfbank, üç sene sonra üçüncü yıldızı formasına ekleyebilecekti. Rakip Imoco Volley Conegliano’ydu. Maç öncesi soyunma odasında takımına bir fotoğraf gösteren Guidetti, üstüne şu cümleleri söyledi:
‘‘Bugün bazı anlarda kendinizi küçük, çok küçük hissedeceksiniz. Ve bizi küçük hissettirmek için her şeyi yapacaklar. Bandoyla, hoparlörle üstümüze gelecekler. Problem yok. Ne zaman küçük hissederseniz bu fotoğrafı düşünün. Herkes onların kaybetmesini beklerken onlar takım halinde oldular, birleştiler. Biz de öyle olacağız. Bugün ne zaman küçük hissederseniz bunu hatırlayın ve herkese birlik olduğunuzu, güçlü olduğunuzu gösterin. Çünkü fark yaratacak olan şey bu. Bugün ben sizden yine her top için sadece ve sadece savaşmanızı istiyorum. Şu andan itibaren sonuna kadar…’’
Ve Vakıfbank takım halinde öyle güzel savaştı ki karşılaşma 3-0 bitti. Vakıfbank Spor Kulübü tarihinde 3.kez Şampiyonlar Ligi Şampiyonu’ydu.
Japonya Alev Aldı!
Vakıfbank en başından beri inandı ve asla vazgeçmedi. Son top yere düşene kadar mücadele verdi, savaştı. FIVB Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda Brezilya ekibi Rexona Sesc Rio ile final mücadelesi verdi. 3-0 gibi rahat ve net bir skorla galibiyet geldi. Bu sonuçla, tarihinde ikinci Dünya Şampiyonluğu’nu ilan etti.
Şampiy10 Vakıf!
Burhan Felek Spor Salonu bir El Classico maçına ev sahipliği yapıyordu. Bir yandan ‘‘Eczacı’’ tezahüratları diğer yandan ‘‘Vakıf ’’ sesleri yankı yapıyordu salonda. Diğer yandan ise son on günde oynadığı beşinci maçtı bu Vakıfbank’ın. Yorgundular ama asla pes etmediler. Tarihinde 10. kez Lig Şampiyonluğu’nu kutladılar. Kimi ağlayarak, kimi de eğlenerek… Ama hepsinin tek bir ortak noktası vardı; emeklerinin meyvesini toplayıp doya doya sevincini kutlamak…
Milena Rasic’in bloğunda Vakıfbank, Eczacıbaşı Vitra’yı 3-0 mağlup etti. Ve bunun sonucunda Kaptan Gözde’nin ellerinde son kez Türkiye Ligi Kupası kalktı.
Yemeğin Tuzu Ve Biberi
Şampiyonlar Kupası tuz, Kupa Voley’de biber olsun. Yemeğe bunlar eklenince de İtalyan şefin spesiyali altın tabakta önünüzde… Çok lezzetli!
Vakıfbank, Kupa Voley’de Eczacıbaşı Vitra’yı 3-0 mağlup ederek tarihinde altıncı kez kupayı müzesinde götürdü. Bunun yanı sıra Şampiyonlar Kupası’nda ise Fenerbahçe’yi geçen Vakıfbank, tarihinde üçüncü kez de bu kupayı kaldırmayı başardı.
Bükreş’te 4. Yıldız Coşkusu!
‘‘ Vakıfbank olmak oynadığın her turnuvayı kazanmayı gerektirir. Birincilikten başka hiçbir sonuç iyi değildir. Her dörtlü final gibi bu da zor bir dörtlü final olacak’’ diyor Giovanni Guidetti dörtlü finaller öncesinde. Rakip Imoco Volley Conegliano ve bu kulvarda 4. yıldız için son şans. Finale adını yazdıran ekip kupanın bir ucundan tutmuş olacak. Salonun önünde Vakıfbank bandosu çalıyor, alkışlar eşliğinde. Dünya’nın her yerinden onlarca insan Vakıfbank’ı desteklemek için salona ülkelerinin bayraklarıyla gelmiş, tezahürat ediyorlardı. Kimisi Çin’den kimisi de Hollanda’dan. Ama hepsinin tek bir ortak noktası vardı; Vakıfbank’ı desteklemek. Önce Imoco’yu geçti ve adını finale yazdı. Daha sonrasında Alba Blaj finalde karşısına geldi. Çok rahat, çok sakin bir şekilde maçı 3-0 kazanarak tarihinde 4. kez Şampiyonlar Ligi Şampiyonu oldu. Ve o kupa Kaptan Gözde’nin ellerinde son kez kalktı.
Çin ve Türkiye Arasındaki Kültür Köprüsü: Vakıfbank
Çinli bir voleybolseverin cümlesiydi bu; ‘‘Zhu Ting, Çin ile Türkiye arasında bir kültür köprüsü gibi.’’ O dönem Zhu Ting Vakıfbank’ın yıldız oyuncusuydu. Aynı zamanda da Zhu Ting, Çin voleybolunun ekol bir ismiydi. Çinli taraftarlar Türkiye’deki her Vakıf maçlarında salonda olurdu ve Vakıfbank’ı desteklerdi. Her maç mutlaka en az üç tane Çin bayrağı görürdük salonda. Nihayetinde şöyle diyebiliriz ki; Vakıfbank taraftarının %50’si Çinli voleybolseverlerdi!
Ve işte Vakıfbank FIVB Dünya Kulüpler Şampiyonası için Çin’in Shaoxing kentindeydi. Hiç şüphe yoktu ki Vakıfbank her maçında adeta evinde gibiydi. Asyalı voleybolseverler her maç üstlerinde Vakıfbank formaları, ellerinde Zhu Ting resimleriyle salonda yerlerini alıyordu. Hem ülkelerinin oyuncularını hem de Vakıfbank’ı yürekten destekliyorlardı. Vakıfbank hem salondaki desteği hissediyordu hem de ekran başında Türk taraftarlarının manevi desteğini. Vakıfbank da bu desteği boşa çıkarmadı ve finale kadar geldi. Final mücadelesinde tribünler dopdolu, sarı-siyahlı formasıyla sahada ve tüm salonda sapsarı taraftar formalarıyla… İki Dünya Şampiyonluğu yetmedi, üçüncü de geldi. Ülkemizde Avrupa Şampiyonluğunun gururunu yaşarken üstüne de Dünya Şampiyonluğunu getirdiler. Çifte gurur yaşattılar. Brezilya ekibi Minas Tenis Clube’yi 3-0 geçerek tarihinde 3.kez Dünya Kulüpler Şampiyonu olarak adını tarihe yazmayı başardılar.
10+1. Şampiyonluk!
Maç içerisinde inişler-çıkışlar olsa da Vakıfbank’ı yıllardır tanıyanlar bu finalde zaferden çok emindi. Ve öyle de oldu. Vestel Venüs Sultanlar Ligi’nde finalin adı Eczacıbaşı Vitra – Vakıfbank’tı. Dev derbi, adeta bir el classico! Yıllardan beri ezeli rakip olan bu iki takım izleyicilerine seyir zevki yüksek maçlar izletmeyi çok seviyorlar. Aynı bu final maçında da olduğu gibi… Ama Vakıfbank ne tribün baskısına ne de Eczacı’nın oyununa boyun eğdi. Savaşına öyle güzel hazırlanmıştı ki Vakıfbank, sahada kusursuza yakın bir voleybol vardı. Defanstan çıkan her top, bloktan sektirilen toplar, yapılan az hatalar ve daha fazlası… Bir voleybol maçını sahada kazanmak istiyorsanız eğer; yapabildiğiniz kadar ekstra şeyler yapın. Blok, defans, servis. Çünkü skoru sadece bunlar belirler. Vakıfbank da tam olarak bunu yaptı ve finali 3-0 ile geçti. 2018-2019 sezonu Türkiye Ligi Şampiyonu oldu.
COVID-19 Dönemi
Vakıfbank, bu sene o kadar iyi bir ivme yakalamıştı ki pandemi süreciyle birlikte tüm hayaller tepetaklak oldu. Covid-19 salgınından dolayı tüm dünya alışılagelmişin dışında şeyler yaşamaya başladı. Korku, kaygı, endişe… İşte bu duygular yaşanırken Vestel Venüs Sultanlar Ligi’nde hâlâ mücadeleler devam ediyordu. Tüm oyuncular çıkmak istemedikleri maçlarda, gitmek istemedikleri salonda oynuyorlardı. İsteksizlikle! Vakıfbank ligde lider olarak yoluna devam ederken alınan kararlarla ligler iptal edildi. Bir yandan lider olan takım şampiyon ilan edilsin derken diğer yandan şampiyon tescil edilmesin polemikleri başlamıştı. En sonunda, Türkiye Voleybol Federasyonu ligde şampiyon tescil etmedi ve sezon yarıda bitmiş oldu.
Vakıfbank 2. Kez Guiness Rekorlar Kitabı’nda!
Daha önce 2014 yılında 73 maçlık galibiyet serisiyle bir rekora imza atan Vakıfbank, bu kez FIVB Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda ‘‘En çok kazanan takım’’ unvanıyla tekrardan gurur yaşattı.
9. Kez Final
CEV Şampiyonlar Ligi’nde son iki maç kalmıştı artık. Aynı rakiple iki maç üzerinden oynanan bu statüde ilk maçı kazanmak, ikinci maç için çok çok büyük bir avantaj sağlıyordu. Vakıfbank Spor Sarayı’nda bir diğer İtalyan ekip Busto Arsizio konuktu. İstatistiklerde Vakıfbank rakibinden üstündü. Ama hep söylendiği gibi; bir maç kağıt üzerinde oynanmaz, sahada oynanır. İtalyan ekip o kadar iyi defans yaptı ki her top bloktan sekti, her top savunmadan çıktı. Yaptıkları defanslarla Vakıfbank’ı hataya zorlamayı başardılar. Bunun sonucunda Vakıfbank rakibine 3-2 mağlup oldu. Ama hiç kimse bu mağlubiyete üzülmedi. Çünkü ikinci maçta zaferden herkes emindi. Bir kulüp için edinilmesi gereken nokta da bu aslında. Ne kadar yenilmiş olsan da taraftarın sana sonsuz güveniyor ve adı gibi emin senden.
Vakıfbank ikinci maçta İtalya’da rakibine göz açtırmadan 3-0 kazandı ve 9. kez Şampiyonlar Ligi’nde finale adını yazdırmayı başardı. Vakıfbank, 1 Mayıs 2021’de Verona’da Imoco Volley Conegliano ile final mücadelesi verecek. Victory ailesi olarak Vakıfbank Spor Kulübü’ne başarılar diliyor, şampiyonluğun gelmesini temenni ediyoruz.
Vakıfbank Şampiyonluğa Doğru: 1-0
Misli.com Sultanlar Ligi’nde artık normal sezon bitti ve Play-off mücadeleri oynanıyordu. THY’yi geçen Vakıfbank, adını final etabına yazdırmayı başardı. Eczacıbaşı Vitra’yı yenen Fenerbahçe Opet de finale çıktı ve Vakıfbank’ın rakibi oldu. 3 maç üzerinden oynanacak final etabı, uzaması halinde 5 maça kadar çıkabilir.
Vakıfbank, final etabının ilk maçında Burhan Felek’teydi. İlk set her şey Vakıfbank’ın istediği şekilde gidiyordu. İkinci sette Fenerbahçe öyle güzel defanslar yaptı ki başarıya da ulaştı. Vakıflı oyuncuların her hücumlarını bloktan sektirdiler, arka alanda çıkardılar ve Vakıf’ı hataya zorladılar. Üçüncü sette de Vakıfbank için işler can sıkıcıydı. Fenerbahçe bir önceki sette kaldığı yerden devam etti ve bu seti de başarıyla tamamladı. Aslında herkes maç öncesinde 3-0 Vakıfbank diyordu. Ama ilk seti kazandıktan sonra rehavete kapılmaları Vakıf’ı yaktı. Galibiyet için son şanstı bu dördüncü set. Maç boyunca farklı oyuncuları deneyen Giovanni, dördüncü sette kazanmayı başardı. Karar setine taşınan maçta da üstünlük kurup maçı 3-2 kazandı ve seride durumu 1-0’a getirdi.
Seride Durum 2-0
Serinin ikinci maçı Vakıfbank’ın evindeydi. Covid yüzünden her iki takım da sahaya eksikleri ile çıktı. Giovanni Guidetti maçta yer almıyordu. İlk set Giovanni’nin yokluğu saha içinde kendini belli etmiş olacak ki Fenerbahçe üstünlüğü aldı. Set sonlarını daha iyi oynayan Vakıfbank bu set de dahil maçı 3-0 kazanarak seride durumu 2-0’a getirdi. Vakıfbank’ın Türkiye Ligi Şampiyonu olması için son bir maçı kaldı. Ya 16 Nisan Perşembe günü Vakıfbank Spor Sarayı’nda o kupa kalkacak ya da seride durum 2-1 olacak. Bir başka deyişle, heyecanlı bekleyiş sürüyor…
‘‘Sporda dün yok dünün hataları, dersleri, kazanımları var. Biriktirdiklerimizle yepyeni bir yarın kurmak var. Yarını düşünmek var, yarına göre hareket etmek var. Bu bizi besler, bu bizi büyütür. Yarını hayal etmek bizi disipline eder ve o motivasyonu sağlar.’’ Vakıfbank Spor Kulübü kazandığı her başarıdan sonra o başarı sanki hiç yaşanmamışçasına bir sonraki savaş için hazırlanır, savaşır ve kazanır. Çünkü Vakıfbank olmak bunu gerektirir!
”Bayrağımızı her zaman gururla dalgalandıran voleybol ile kalın!”