FutbolJenerasyon

Batuhan Kaçar4 sene öncen/a11 dakika

Bundan 2 sene önce televizyon başında ben ve benim gibi güzel oyunu sevenler futbolun romantizmi içerisinde kayboluyordu adeta… Kendi öz kaynaklarını kullanan bir kulüp, daha o sene futbol tarihinin en büyük winnerını transfer eden Juventus’a karşı sahada adeta bir futbol resitali sunuyor, De Ligt ve Van De Beek’in golleri ile günün sonunda Torino’da yarı finale kalmayı başarıyordu.

Maçın hikâyesine hiç değinmeyeceğiz fakat o efsane 1995 Ajax’ını izleme şansını yakalamış jenerasyonun gözünde eskilerden çok şey canlanmıştır o gün… Yine Ajax, yine akademiden ayağının tozuyla gelmiş gençler, yine malum turnuva… İşin sonu, 1995’teki gibi olmasa da herkes gibi benim de gözüm birden Amsterdam’a dönmüştü bile… O zaman başlayalım!

Başrol Çıkarma Fabrikası

Uyarı! İlerleyen satırlarda okuyacağımız sistem, total futbolu yaratanların ve bu sistem içerisinde dünya futbol tarihinde başrol oynayanların hikâyelerinin ana noktasına değinecektir. Büyük hikâyelerin büyük kahramanları olur. Büyük kahramanlar ise büyük bir titizlik ile hazırlanır bu hikâyelere.

Futbolda ise bu titizliği en iyi dokuyan ve sistemi tamamen güzel oyun üzerine kuran takımlar diğer hikâyelerden daha fazla ilgi çekmiştir hep. Bu doğrultuda odak noktamızı aktif futbol yaşantısını sonlandırmış ama güzel oyunun ikonik isimleri olmuş bu adamların mezun olduğu, total futbolun mimarisini temsil eden Genç Ajax’ın kendisine çevirelim. Peki, kimdi bu adamlar?

Cruyf, Overmars, Bergkamp, Van Der Saar, Rijkaard, Kluivert, Reenen, Krol, De Boer kardeşler, Seedorf, Haan, Kanu, Van Basten, Wesley Sneijder…

Her jenerasyona bir yıldız izletme kabiliyetini bizlere sunan, Dünya’nın en komple futbolcu fabrikası bugün ise hâlâ durmadan çalışmaya devam ediyor.

Aklınızdan geçen isimleri görür gibiyim. Juventus savunmasının yıldızı De Ligt, Barcelona pas organizasyonunun registası Frenkie de Jong ve Manchester United’a transferi sonrası büyük işler yapması beklenen Donny Van de Beek… Her birisi kendilerinden öncekileri izleyemeyenler veya tekrardan izlemek isteyenler için Ajax fabrikasının bizler ve bizim gibi güzel oyunu sevenler için çıkardığı yeni cevherler…

Bu yıldız adayları ise yıllardır değişen ve biriken taktiksel organizasyonların temelinde yatan basit bir kaç kural ile eğitime başlıyor. TIPS adı verilen bu sistem basit anlamda; (Technique/teknik), (Intelligence/zekâ), (Personality/kişilik), (Speed/hız) gibi kavramları içeriyor. Ajax bu sistem ile sportif başarısının çekirdeğini oluşturmayı planlamış ve bu planda birçok açıdan tam isabet sağlamış. Bu skorların desteklendiği temel zekâ kavramları ise bize doğrudan total futbolun kendisini sunuyor.

Sürekli ve yüksek tempolu oyun içerisinde sezgi, alan kontrol zekâsı, algılama ve hızlı karar verme dürtüsünü doğrudan harekete geçiren bu mantık altyapının temel taşlarını oluşturuyor.

Altyapı, günümüzde tamamen finans odaklı ilerleyen futbolun en küçük ama en önemli birimlerindendir. Ajax kulübü bu birime olan yatırımını ise gün geçtikçe artırmaya devam ediyor. Hatta öyle ki 1995 Şampiyonlar Ligi Finali’ni altyapısından yetişen Patrick Kluivert’ın golü ile kazanan Ajax, buradan elde ettiği tüm geliri ise Kluivert’ın topa ilk vurduğu yere, altyapısına aktarıyordu. Bu yatırımların en göze çarpan noktası olan De Toekomst Tesisleri ise 140 bin metrekare arazi üzerine kurulmuş ve Türkçesi ise ‘gelecek‘!

Güzel Oyunun Sırrı

Tesislerde dördü gerçek çim, dördü suni çim olmak üzere 8 adet futbol sahası var. Antrenman sahalarının dışında ise 2 bin kişilik genç takım stadyumunu da barındırıyor içerisinde. Burada gençlerin küçük yaşta taraftar önünde futbol oynamasını alıştırmaya yönelik bir adım olan bu uygulama, adaptasyon sürecini çok küçük yaştan itibaren başlatılması açısından çok önemli gözüküyor. Genç takım oyuncuları daha çok küçük yaştan itibaren doğrudan A takımının taktiğini benimsiyor ve eğitimlerinin temelini buna göre alıyorlar. Bu da sistem dâhilinde gelişen pozisyon bilgilerinin doruğa çıkmasına neden oluyor. Bir sporcu birçok açıdan ne kadar özel yetenekli olsa da buna bazı dokunuşlar yapmak gerekli olabilir. Bu dokunuşların en büyüğü ise sporculara gerekli çalışma disiplini öğretilmesidir. Çalışma disiplininin temeli ise okullarda atılır. Bu doğrultuda gençlerin okul ile olan ilişkileri yakından takip ediliyor ve başarısız yönlerini geliştirmeleri açısından özel hoca faktörü bile devreye sokuluyor. Akademide böylece ”iyi sporcu” yetiştirirken aynı zamanda ”iyi insan” yetiştirme mottoları da var! Ajax için, altyapısına aldığı gencin kendisine tanınan bu şansın ne kadar değerli bir şey olduğunu anlaması ve bu şansı kullanabilmek için elinden gelenin en iyisini yapması çok önemli. Eğitime verdikleri bir diğer örnek ise antrenör tercihleri ve sayıları. 25 antrenör dışında fizyoterapistlerin, masörlerin ve diyetisyenlerin bulunduğu geniş bir kadroya sahipler. Antrenörler takımlarına Rinus Michels’in yarattığı klasik Ajax total futbolunu oynatmakla yükümlüler.

Ajax antrenörlerine göre ise güzel oyunun temelinde yatan en büyük sır: ”basit oyun”. Şüphesiz Ajax akademisinin dünya futboluna en büyük armağanı olan Johan Cruyff da “Futbol basit bir oyundur, zor olan ise basit futbol oynamaktır.” sözü ile altyapının en büyük dinamiğini anlamamız için bize küçük bir spoiler veriyor belki de!

 

Batuhan Kaçar

Yorum Yaz

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Bunları da Okuyabilirsiniz

VSPOR DERGİSİ

Tutkunu olduğumuz bu sevdaya delicesine ilerlediğimiz bu yolda sporun kitleleri tek bir noktada birleştirdiğine inanlardanız: Zafer (Victory). Sporda başarılı olmanın bir branşta kazanılan zaferin ne demek olduğunu en iyi anlayanlar belki de spor aşkına sahip olan insanlardır. Lebron James’in, Jordan’ın, Boliç’in, Sergen Yalçın’ın ve Kobe Bryant’ın kazandığı bir karşılaşma sonunda gösterdikleri reaksiyon insanlığın zafer kazanmaya ne kadar tutkulu olduğunu göstermektedir.

Abone Ol

Victory Dergi içerikleriyle ilgili e-posta bületinimize kaydolun!

victorydergi.com 2021 © Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Uygulama: Aksel Gültekin