Tüm dünyanın beklediği, pandemi nedeniyle bir sene ertelenen Euro 2020’yi geride bırakalı bir hayli oldu. Kupa, turnuvanın favorilerinden biri olan İtalya’nın ellerinde yükselirken, bir diğer favori Fransa ise turnuvaya erken veda eden ekiplerden oldu. Peki ya favoriler arasında gösterilen Fransa’nın bu denli geride kalmasındaki temel faktör ne olmuştu? Bu sorunun gölgesinde durmuşken, Fransa Milli Takımı’ndaki demografik çatışmalar üzerine konuşabiliriz.
Les Bleus
Temel olarak dünyanın en büyük kulüplerinde oynayan futbolculardan oluşan mavililer, belki de bireysel devinimin takım oyununa entegrasyonunu tam olarak sağlayamamıştı. Banliyö siyaseti hala takımın üstünde bir rehavet ortamı oluşturuyordu. Bu durum zaten hali hazırda dünya üzerindeki her alana hükmeden başlıca sorunlardan bir kaçıydı.
Fransa’nın büyük çoğunluğu Afrika asıllı futbolcularından oluşmaktadır. Hatta 2018 FIFA Dünya Kupası zaferinin ardından medyada “Kupayı kazanan Afrikalıları tebrik ederim” tarzında birçok başlık göze çarpmıştı. Bu demeçlerin kamuoyu üzerinde oluşturduğu etki ister istemez milli takıma karşı tepkilere neden olmuş, var olan ırksal çatışmalar belki de daha da alevlenmişti. Fransa’da yaşayıp başka ülkelerden devşirilen insanların; eğer zafer varsa Fransız, zafer yoksa devşirme olarak dışlandığını belirten düşünceler tekrar gündeme gelmişti. Bunun en yakın örneği ise Nicolas Anelka’nın “İşler kötü gittiğinde tekrar siyahi göçmen çocukları oluyoruz.” demeciydi.
Gözden Düşüş
Euro 2020 Fransa kadrosundaki 15 Afrika asıllı futbolcudan biri de ismini uzun süredir milli takımda duymadığımız Karim Benzema’ydı. 2015 yılında takım arkadaşı Mathieu Valbuena’ya yapılan şantaj girişimine adı karışan Benzema, o günden beri milli takıma çağırılmıyordu. Dava sonrası tutuksuz yargılanan futbolcu milli takımdan da men edilmişti. Tabii ki yaptığı şey elbette savunulacak bir durum değildi. Durumun kötülüğünün yanı sıra bir de ülkede hakim olan ayrıştırma kampanyasının daha da alevlenmesine sebep olmuştu. Benzema, Fransa’da dışlanan ve küçümsenen bir ekibin timsaliydi bir bakıma. Ve bilirsiniz ki etiketler bireye değil, bireyin dahil olduğu topluluklara yapıştırılır. Bu her alanda böyledir. Hal böyle olunca da ister istemez yine birçok tartışma tozlu raflardan tekrar gün yüzüne çıkmıştı.
Futbolun İzdüşümü
Euro 2016 kadrosu açıklandığında kadroda kendisine yer vermeyeceğini söyleyen Deschamps için Benzema, İspanyol gazetesi Marca‘ya Cezayir asıllı olduğunu belirtip “Bazı ırkçı kesimlerin etkisinde kalıp beni çağırmadı” demişti. Halbuki kadroya alınmayacağı şantaj olayı açığa çıktığında vurgulanmıştı. Bu söylevin ardından medyatik olayların başrolü olan Cantona, bir röportajında Deschamps’ın Ben Arfa ve Benzema’yı milli takım kadrosuna çağırmamasının arkasında ırkçı sebepler olduğunu belirtmiş, hatta eleştiri dozunu daha da arttırıp “Deschamps saf bir Fransız. Belki de Fransa’da gerçekten Fransız olan tek isim, ailesinde hiç kimse başka milletlerle karışmamış” demesiyle Fransız gündemine oturmuştu. Fransa’daki bu karmaşık ortam, söylemlerden etkilenen bazı gençlerin Didier Deschamps’ın evinin duvarına ‘’Raciste’’ yazdıracak kadar komplike hale gelmişti.
Kalınan Yerden Devam Edebilmek
Aradan geçen 6 yılın ardından Karim kulübünde gösterdiği üstün performans ile izleyenleri büyülüyordu. Tekrar milli takıma çağırılması da bu sayede gerçekleşti. Bir kesim milli takıma çağırılmasına tepkiliydi, bir kesim ise bu zamana kadar çağırılmamasına tepkiliydi. Bireysel görüşüm ise bunca sürelik vedadan sonra takıma çağırılmasının doğru bir hamle olduğu yönünde. Adının karıştığı olayın izahı yoktu ama her insan hata yapabilir. Bu hataların bedelleri ise kişilerin en büyük hayalleri çalınarak ödetilmemelidir. Tabi bu görüşüm belki de romantik alt sınıf demagojisiyle bu satırları yazdığım içindir.