Erkek tenisinde birleşik devletler özellikle 80’lerin başlarından itibaren hep zirveye oynayan bir tenis yıldızı çıkartmıştır.
Andre Agassi,Pete Sampras,John Mc Enroe,Michael Chang,Andy Roddick ve Jimmy Connors gibi isimler uzun yıllar hem dünya hem de birleşik devletler tenisini domine etmiştir. Bu isimler arasında ilk ateşi yakanlardan birisi olan Jimmy Connors belki de yetenek olarak diğerlerinin en gerisinde olanlardandı. Aynı zamanda bir tenis eğitmeni olan annesi Gloria’ya karşı ilk galibiyetini 16 yaşında alabildiğini düşündüğümüzde durumun başlangıçta hiç parlak olmadığını anlamak çok zor olmasa gerek.
Profesyonel tenise geçilecek bir yaşta, kırklı yaşlarında olan annenize karşı ilk galibiyetinizi alıyorsanız tenis kariyerinizin çokta parlak geçmeyeceğini düşünebilirsiniz. Ama erkek tenisinde fiziksel dezavantajlara rağmen başarılı olmak istiyorsanız oldukça inatçı ve mücadeleci olmanız kaçınılmazdır. Ancak bu şekilde olağanüstü hikayeler yazabilir, tarihe geçebilir ve efsaneler arasına girebilirsiniz. Jimmy de buna harika bir örnek olabilir.
Jimmy Birşeyler Deniyor
Günümüzde, erkek tenisinde söz sahibi olmak istiyorsanız, müthiş bir forehand ve servise sahip olmalısınız. Tüm kortu iyi oynayabilmeli, fiziksel ve mental bakımdan eksiksiz olmalısınız. Ama geçmişte oyuncular, çok uzun boylu ve müthiş fiziksel özelliklere sahip değillerdi. Tek el backhand ve file önünde oynama yeteneği bir çok tenisçinin hakim olduğu özelliklerdendi.
Jimmy Connors bir çok oyuncudan backhandi ile ayrılıyordu o dönemde. Çift el backhand vurmak hiç alışıldık bir şey değildi. Yıldız sayılan bir çok tenisçi tek el backhand vuruyordu. Çift el vurmak adeta “gereksiz” olarak görünüyordu. Jimmy’nin aynı zamanda antrenörü de olan annesi çocukluk yıllarında Jimmy’nin çift el backhandinden pek hoşnut değildi. Jimmy’i bir çok kez tek el backhande yönlendirmiş olsa da sonuçtan hiç bir zaman memnun kalmadı. Ve her denemesinde tekrar çift el backhande geri döndürdü. Verdikleri kararın ne kadar doğru olduğunu ise çok geçmeden anlayacaklardı.
Güçlü Karakter Gloria
Gloria, oldukça güçlü ve dominant bir karakterdi. Kafasına koyduğunu yapan ve her zaman bir yol bulan “dominant” bir kadındı. Jimmy’nin otobiyografisinde anlattığı bir olay Gloria’nın karakterini çok daha iyi anlamamızı sağlayabilir. Jimmy 8 yaşındayken, annesi iki başı boş kişi tarafından saldırıya uğrar ve fena şekilde darp edilir. Yaşanılan bu olay ve her yerinin yara bere içerisinde olmasına rağmen Gloria ertesi gün sanki bu olay hiç yaşanmamış gibi Jimmy’ye antrenman yaptıracak güce ve azme sahiptir.
Connors’ın önünde böyle bir örnek varken, nasıl zayıf ve güçsüz olabilirdi ki.
Sıradışı Bir Kariyer
Jimmy’nin dezavantajlarla başlayan tenis kariyeri annesinden aldığı genlerden gelen inatçılığı, azmi ve kararlılığı sayesinde sıradışı bir hikayeye dönüşmüş ve adını efsaneler arasına yazdırmayı başarmıştır. Profesyonel kariyerinin tamamında annesi olmadan hareket etmeyen hatta en yakın arkadaşlarından birisi olan dönemin önemli oyuncularından İlie Nastase’nin bile “anne kuzusu” diye seslendiği Jimmy, 8‘i Grand Slam olmak üzere 109 turnuva şampiyonluğu kazanmış, 1335 maçta 1256 galibiyet elde etmiş ve toplam 268 hafta dünya 1 numarası kalmayı başarmıştı. Herhalde bu başarılar annesine karşı ilk galibiyetini 16 yaşında alan bir sporcu için hiç azımsanmayacak bir kariyer sayılabilir.
Serdar Sütcü
Tenis Milli Takım antrenörlüğü yapmış bir spor tutkunuyum.Sporun her branşından keyif alıyorum . Profesyonel spor eğitmenleriyle ,hizmet almak isteyenleri bir araya getiren mobilfit.com.tr’nin kurucusuyum .
