FutbolGaller: “Ben Varım!” Demek İçin

Yuşa Şahin1 sene önce15 dakika

Taçların Birleşmesi olayıyla tarihte yerini bulan Birleşik Krallık’a bağlı 4 ülke vardır. Bunlar; İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda’dır. Ne var ki, dünyanın geri kalanının gözünde hepsi İngiltere’dir; İngilizdir. Bu yüzden ki, geri kalan 3’lü için tarih hep var olmak ile yok olmak arasında gidip geldi. Bu yazının konusu tarih değil futbol olsa da; tarih herkesi kapsayan bir ilimdir. İnsanın olduğu her yerde geçerliliğini korur. Yazının konusu Galler’in futbolunu anlamak için tarihine de -haddimize değil ama- ufak bir göz atmak gerekiyor. 

Hakları sınırlı olan ülke

İngiliz hegemonyası hayatın her alanında nasılsa, futbolda da her zaman Galler’in üzerindeydi. En sevdiği sporlar arasında futbolu birinci sıraya yazmayacak bu halk; yakın tarihte futbolda hayal bile edemeyecekleri başarılara tanık oldular. Ancak durum her zaman böyle değildi. Bu ülke, kendi parlamentosunu bile Birleşik Krallık’ın tanıdığı sınırlı hakla kurdu. Sanayi devrimi sonrası çevresi gibi çehresi de yeşeren Galler; yine de hiçbir zaman dünyanın gözünde gerçekten var olamadı. Galler’in Cardiff ve Swansea gibi incileri de olsa da; yılın en az 300 günü yağış alan oldukça sert iklimli bir ülkedir. 

İlk varlık göstergesi

Güzel Galler, siyasi olarak İngiltere ile iç içe sorunsuz bir düzende yaşıyor. Futbolda da takımları Premier Lig’de mücadele edebilen ülkenin, ilk önemli ayrışmasında tarih 1958’di. Dünya Kupası’nın ev sahibi İsveç’in olduğu grupta yer alan Galler, 3 maçını da berabere tamamlayarak grup ikincisi olmuştu. Macaristan’la aynı puanı toplayan Galler, bir önceki turnuvanın finalisti ülkeyi herkesin şaşkınlıkla karşılayacağı bir şekilde play-off maçında eledi. Bu sefer efsane Puskas’ın olmayışı da tabii ki önemli bir etkendi. Çeyrek finale çıkan Galler’i eleyen ise futbol tarihinin en büyük efsanelerinden Pele’den başkası değildi. Brezilya maçı tek golle kazanarak rakibini eledi ve oradan kupaya doğru hepimizin bildiği yürüyüşünü gerçekleştirdi. Bu turnuva, Galler’in “Ben varım!” deme tarzıydı. 

Önce Galler

Bundan tam 64 sene sonra Galler, ikinci Dünya Kupası serüveninde bu kez Katar’da olacak. Aradan geçen uzun yıllarda talihi tutmayan ülkenin, son yıllarda tam tersine bir şansa sahip olduğunu söylemek gerekir. Bunda aslan payını ya da kırmızı ejderha payı denirse daha doğru olur; Gareth Bale’e ayırmak gerekir. Milli sembolü taşıyan bayrağını gururla taşıyan Bale, hayatının önem sıralamasında ilk olarak Galler’i görüyor. Hatta bunu açıkça göstermekten çekilmeyen oyuncu, golf aşkını ikinci sıraya, bir dönem yıldızı olduğu Real Madrid’i de üçüncü sıraya koyduğunu ilan etmişti.

Beklentiler

Galler’in bu turnuvada yarattığı beklentinin yüksek olmadığını belirtmeliyiz. Sahadan ziyade siyaset yönünden oldukça ilgi çekici görünen B grubunda Galler; İngiltere, İran ve Amerika Birleşik Devletleri ile karşılaşacak. Kırmızı Ejderha ülkesinin kağıt üstünde İngiltere’nin ardından gruptan çıkması için doğal sonuç diyebiliriz. Üst tura çıkmaları halinde ise, alacakları her galibiyetin yeni bir tarih yazma olacağını da not düşebiliriz. 

Gerçekler

İşin doğrusu 64 sene sonra kupaların en güzeline dönen Galler için burada olmak bile “Ben varım!” dediklerinin kanıtıdır. Tarihinde katıldığı tek Dünya Kupası’nda beklentilerin çok üstünde bir başarı göstermişlerdi. 2022’deki hedef de aynı şekilde dünyayı şaşırtmak olacak. Ancak, grup şansı yanlarında olsa da üst turlar için şansları tamamen eşleşmeye bağlı olacak. Bir de içinde bulundukları teknik direktör krizi gerçeği var.

Teknik direktör

Teknik direktörlük koltuğunun sansasyonel bir şekilde el değiştirmiş olması Galler’in şanssızlığı denebilecek bir nokta. Olay adam Ryan Giggs’in turnuvaya kısa süre kala, hakkındaki şiddet iddiaları nedeniyle görevden istifa etmesiyle Galler adına birçok şey meçhul konuma geldi. Tabii ki, 2020’den beri fiilen de görevini sürdüremeyen Giggs’in ayrılığı bir noktada gerçekleşeceğini göstermişti. Giggs’in yanında yardımcı antrenörlüğü üstlenmiş olan ve Kasım 2020’den beri takımın başında olan Robert Page, Dünya Kupası’na gelmelerinin en büyük sebeplerinden biriydi. Play-off’u aşarak gelen takımlardan olan Galler’de, Page’in en büyük şanssızlığı; resmi olarak görevi devraldığından beri çıktığı 2 maçı da kaybetmiş olması. En nihayetinde momentum çok önemli ve Page de bu turnuvada “Ben varım!” demek zorunda. 

Yıldız

2016 Avrupa Futbol Şampiyonası üçüncülüğü, ardından 2020 son 16 başarılarında emeği büyük olan Gareth Frank Bale; muhtemelen son Dünya Kupası’nda son bir şarkı söylemek için çıkıyor. Hepimiz iyi biliyoruz ki, onun rüzgardan biraz hızlı ışıktan biraz yavaş hali her şeyi yapabilirdi. Kariyeri sıralamada gerilere koyduğu Real Madrid sonrası düşüşte olan 33’lük Bale; bu sefer hem yıldız hem abi olarak çok sevdiği Galler’ine liderlik edecek. Onun performansı büyük ihtimal nereye kadar gidecekleri sorusunun cevabı olacak. Bale son Dünya Kupası’nda “Ben varım!” demenin hayalini kuruyor.

Sürprizler

Galler alt lig seviyesi oyuncularının çokluğuna rağmen, hatırı sayılır sayıda sürpriz yapmaya açık oyunculara da sahip. Ben Davies, Kieffer Moore gibi tecrübelilerin yanı sıra Ethan Ampadu ve Neco Williams gibi genç yetenekler de turnuvada öne çıkabilir. Ancak olağan şüpheli konumuna Daniel James’i koymak uygun olacaktır. Nitekim Manchester United ondan vazgeçmiş olsa da; henüz 24 yaşındaki James için tam anlamıyla “düştü” diyemeyiz. Genç oyuncunun Bale’in gençliğindeki gibi akıllara zarar bir hıza sahip olması, rakipleri için yeterince korkutucu bir sebep olacak. James’in grup maçlarında yakalayacağı bir ivmeyle birlikte hikaye onun için de, Galler için de başka bir yere evrilebilir. 

Galler değil Cymru olmak için; “Ben varım!” demek için

Kendi iradesini Birleşik Krallık’a terk edenlerden olan Galler ya da kendi dilindeki adıyla Cymru, son dönemlerde “Ben varım!” demek istediğini gösterdi. Kadim milletlerden birisine sahip olan bu ülkenin, turnuvada hayal gibi bir performans göstermesi düşük ihtimal görünüyor. Ancak, bulundukları grubu iyi değerlendirmeleri halinde iç içe geçtikleri ülkeden biraz olsun sıyrılmaları mümkün. Kaderin cilvesi olsa gerek, gruptaki final maçını da İngiltere ile oynayacaklar. Her ne kadar saha dışı birliktelikleri sürse de; saha içinde alacakları bir galibiyetin getireceği mutluluk paha biçilmez olacaktır.

Başkent: Cardiff

Nüfus: 3.153.000

Yönetim: Tüm Britanya adasında yönetim Birleşik Krallık’a bağlıdır. Buna göre Kral Charles -bir önceki Galler Prensi-, Başbakan ise Rishi Sunak’tır. İngiliz Kralı’nın atadığı Galler Prensi ise kraliyet ailesinden Prens William’dır. Galler Başbakanlığı ise Aralık 2018’den beri Mark Drakeford’a ait.

Yaşayış: Yer altı kaynakları zengin olan ülkede halkın büyük kısmı, bu kaynaklar için işçilik yaparak geçimini sağlıyor.

Futbol başarıları: 2016 Avrupa Şampiyonası yarı finali ve 1958 Dünya Kupası çeyrek finali en büyük başarıları oldu. 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda son 16’ya yükselmeleri, bunlar dışındaki elle tutulur tek başarılarıdır. Bu 3’ü dışında büyük turnuva deneyimi yaşayamadılar.

VSPOR DERGİSİ

Tutkunu olduğumuz bu sevdaya delicesine ilerlediğimiz bu yolda sporun kitleleri tek bir noktada birleştirdiğine inanlardanız: Zafer (Victory). Sporda başarılı olmanın bir branşta kazanılan zaferin ne demek olduğunu en iyi anlayanlar belki de spor aşkına sahip olan insanlardır. Lebron James’in, Jordan’ın, Boliç’in, Sergen Yalçın’ın ve Kobe Bryant’ın kazandığı bir karşılaşma sonunda gösterdikleri reaksiyon insanlığın zafer kazanmaya ne kadar tutkulu olduğunu göstermektedir.

Abone Ol

Victory Dergi içerikleriyle ilgili e-posta bületinimize kaydolun!

victorydergi.com 2021 © Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Uygulama: Aksel Gültekin