FutbolHollanda: Total Futboldan Uzak

Dünya Kupası yaklaşırken içinizde tutamadığınız heyecanla gözlerinizi kapatıp turnuvaya dair fikir yürütmek istediğinizde muhtemelen turnuvayı zihninizde birkaç takım ile özdeşleştirdiğinizi fark edeceksiniz. Gittikleri her yeri turuncuya boyayan coşkulu taraftarıyla, sahada oynadıkları güzel oyunla hemen herkesin sempatisini kazanan ve yolun sonunda mutlaka kaybederek buruk bir tat bırakan Hollanda da bu takımlardan biri.

Turuncular

Turuncu formalı milli takım denince topun ayağına yakıştığı futbolcular, total futbol, güzel oyun mottosu ve dolayısıyla yetenekli hücumcuların rakip kaleye akar gibi gittiği bir takım akıllara geliyor. Cruyfflardan Sneijderlere, Bergkamplardan Robbenlere sahada gördüğümüz hep buydu. Ancak, bugün izlediğimiz Hollanda’da durum biraz daha farklı. Bu Dünya Kupası’nda da Hollanda’nın yıldızları sahada yer alıyor olacak olmasına ama alışılmışın biraz dışında. Hollanda’nın en büyük yıldızı bu kez rakip kale önünde değil kendi kalesinin önünde hünerlerini gösteriyor olacak. Hücum hattında ise çok yüksek potansiyelli yetenekler yer alıyor olsa da kendini kanıtlamış en kariyerli oyuncunun Depay olması alışılmışın dışında Hollanda kadrosuna dair fikir vermeye yetiyor.

Tarihinin en gösterişsiz kadrolarından biriyle Dünya Kupası elemelerine start veren Hollanda şok bir Türkiye yenilgisiyle elemelere başlayınca Dünya Kupası’ndan uzak kalabileceği bile konuşuluyordu. Ardından 2021 yazında oynanan Avrupa Şampiyonası’nda çeyrek finalde Çekya’ya kaybedilince Frank De Boer’in görevine son verildi. Ve, kurtarıcı olarak Louis Van Gaal takımın başına getirildi. O günden sonra ise Hollanda, Dünya Kupası Elemeleri’nde arkasına bakmadı.

Beklentiler

Dünya kupaları tarihine damga vurmasına rağmen 3 defa finallerde kaybeden ve iki kez üçüncülükle yetinmek zorunda kalan Portakallar bu kez kupa için doğru zaman olduğuna inanıyor. 70’lerin başından itibaren Cruyff önderliğinde total futbol fikriyle dünyayı kasıp kavuran Hollanda Milli Takımı devam eden jenerasyonlarda da mantalitesinden ödün vermedi. Bu mantaliteyle milyonların sevgisinden başka kazandıkları tek başarı ise ’88 Avrupa Futbol Şampiyonası oldu. Bütün bu köklü mirasa rağmen finalde yine kaybeden tarafta olsalar da Hollanda’nın son yıllardaki en büyük başarısı köklerinden vazgeçtiğinde 2010 Dünya Kupası’nda geldi. Hemen ardından “sıkıcı futbol” eleştirileri gelse de Van Gaal yönetimiyle üçüncülük geldi.

Kadrosunda her zaman elit hücumcular bulunduran Hollanda’da bu kez durumlar farklı olacak. Van Dijk gibi bir savunma liderinin etrafında Ake ve De Light gibi savunmacılar, hücumda ise her rolü verebileceği Bergwijn ve Gakpo gibi potansiyelli yeteneklerle dolu kadro böyle bir hoca için biçilmiş kaftan gibi gözüküyor. Van Gaal taktik tahtasının başına geçtiğinde hep kupanın kulpundan tuttuğunu hayal ediyordur.

Gerçekler

Hollanda kadrosunda her ne kadar potansiyel yıldız adayları bulunduruyor olsa da özellikle hücum hattındaki isimler hala oyunun kaderini değiştirebilecek yıldızlar olmaktan uzaklar. Van Gaal dokunuşlarıyla bu potansiyelleri ortaya çıkartarak güçlü bir takım yaratmak isteyecek. Savunma hattında ise De Ligt ve Ake gibi büyük yıldızlar barındırıyor olsa da en büyük yıldızı, savunmanın lideri kaptan Van Dijk’ın formsuz geleceği turnuvada başarı istiyorsa bir an önce kendisinin eski formunu yakalaması gerekecek.

Hollanda elindeki bütün bu yıldız ve yıldız adaylarına rağmen dünya kupasına favori olarak gelen rakipleri ile kıyaslandığında çok daha fazlasını vermesi gerekecek. Final yolunda karşılaşacağı muhtemel rakipleri Arjantin, İngiltere ve Fransa gibi ülkeler olduğu da göz önüne alındığında Hollanda için çeyrek finalden ötesi başarı olarak görülebilir.

Teknik Direktör

Louis Van Gaal kariyerinin başından itibaren kendisini Johan Cruyff’un ülkesinde Cruyff karşıtlığı üzerinden tanımladı. Cruyff’un tam aksine oyun planına her an sadık olmaya ve sonuç almaya odaklandı. Bu karşıtlık öyle bir noktaya geldi ki pek çokları bu ikiliyi Hollanda sınırları içerisinde en büyük iki düşman olarak tanımlar. Her zaman taktik disipline inanan ve en yetenekli oyuncular yerine oynatacağı oyuna en yatkın oyuncuları istediğini saklamayan Van Gaal ile Hollanda takımının birlikteliği olabilecek en mükemmel eşleşme gibi görünüyor.

Bu dünya kupasında 71 yaşındaki kurt teknik direktörü son kez milli takımın başında izleyeceğiz. Geçtiğimiz aylarda yaptığı basın toplantısında iki yıldır herkesten gizlediği bir hastalığı olduğunu açıkladı. Neyse ki iyi haber iki yıl süren tedavi sürecinin ardından geldi. Daha önce 2014 Dünya Kupası yarı finalinde penaltılar sonucunda Arjantin’e elenen ve kulüp takımlarıyla neredeyse alınmadık kupa bırakmayan Van Gaal son dansında hem kendisi hem de defalarca kupanın kulpundan tutmasına rağmen kazanamayan ülkesi adına şeytanın bacağını kırmak isteyecektir. Van Gaal hak ettiğine inandığı ülkesine, oyuncuları ise bu huysuz ve aksi ihtiyara dünya kupasını armağan etmek isteyecektir.

Yıldız

Bundan birkaç yıl önce Hollanda Milli Takımı’nın en büyük yıldızının bir stoper olacağını söylesek herhalde kimse bize inanmaz hatta iyi ihtimalle bir daha futbol üzerine düşünce üretmemiz tavsiye edilirdi. Ama, olmaz denilen oldu ve Virjil Van Dijk Hollanda’nın en büyük yıldızına dönüştü.

2018 yılında Liverpool’a yaptığı transfer ile sadece Premier Lig değil avrupa futbolunun da kaderini değiştirdiği düşünülen, yıllar süren rekabete denge unsurunu hatta daha fazlasını getiren Van Dijk tabi ki Hollanda için en önemli koz durumunda. Olağanüstü fiziği ve cüssesi, tezat çevikliğiyle rakip hücumcuların korkulu rüyası olan Van Dijk takım arkadaşları için ise olağanüstü güven veren bir unsur.

Sahada yalnızca yetenekleriyle değil duruşuyla da fark yarattığını hissettiren Van Dijk çoğu zaman bir savunma liderinden çok takımın lideri gibi gözüküyor. Bu özellikleriyle milli takımda da kaptanlık görevini üstlenen Van Dijk’ın yanında de Ligt ve Ake gibi elit savunmacıların bulunduğu düşünüldüğünde Hollanda savunması geçilmesi çok zor bir duvara dönüşebilir.

Bütün bunlara rağmen Van Dijk turnuvaya en iyi form durumunda gelmiyor. Bu sezon Liverpool’un yaşadığı düşüşle birlikte ilk defa onun da geçilebilir bir savunmacı olduğunu görmeye başladık. Ancak, her ne kadar formsuz olursa olsun savunma lideri Van Dijk olan bir takıma gol atmak hiç kolay olmayacaktır.

Sürpriz

Geçen sezon bıraktığı yerden fırtına gibi başladığı sezon başının ardından onun için sürpriz isim demek ne kadar doğru emin değilim. Ama, dünya kupası boyunca Hollanda kadrosunda gözlerin üzerinde olacağı isim Cody Gakpo olacaktır.

Geçen sezon sona erdiğinde çıktığı 27 maçta yaptığı 25 gollük katkısı -12 gol 13 asist- ile Premier Lig kulüplerinin radarına giren Gakpo çıkan haberlere göre yaz aylarında Manchester United ve Leeds United’ı epey peşinden koşturdu. Hatta pek çok kaynağa göre her iki transfer de son anda iptal oldu.

Bu haberler onun kafasını çok karıştırmamış olacak ki bu sezon PSV formasıyla ligde çıktığı 11 maçta 17 gole doğrudan katkı yaptı. Avrupa Ligi’nde ise 3 gol 2 asistlik performansıyla göz doldurdu.

Zaman zaman hücum hattının her bölgesinde görev alsa da kendisini çok rahat hissettiği belli olan sol kanatta en iyi performanslarını sergilediği ortada. Sol kanattan sağa çekip attığı goller Hollandalılara ters kanatta yıllarca benzer performanslar göstermiş bir efsaneyi hatırlatıyor olabilir. Henüz 23 yaşındaki genç yetenek turnuvada göstereceği performansın ardından ocak transferinin de yıldızı olabilir.

Bunları da Okuyabilirsiniz

VSPOR DERGİSİ

Tutkunu olduğumuz bu sevdaya delicesine ilerlediğimiz bu yolda sporun kitleleri tek bir noktada birleştirdiğine inanlardanız: Zafer (Victory). Sporda başarılı olmanın bir branşta kazanılan zaferin ne demek olduğunu en iyi anlayanlar belki de spor aşkına sahip olan insanlardır. Lebron James’in, Jordan’ın, Boliç’in, Sergen Yalçın’ın ve Kobe Bryant’ın kazandığı bir karşılaşma sonunda gösterdikleri reaksiyon insanlığın zafer kazanmaya ne kadar tutkulu olduğunu göstermektedir.

Abone Ol

Victory Dergi içerikleriyle ilgili e-posta bületinimize kaydolun!

victorydergi.com 2021 © Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Uygulama: Aksel Gültekin