Birinin ismi söylendiğinde diğerini çağrıştıran, yalnız düşünemediğimiz ve hatta zaman zaman parçalardan birini tek başınayken haksızca değersizleştirdiğimiz ikililer vardır: Batman ve Joker, tahin ve pekmez, Galata Kulesi ve Kız Kulesi… Hikâyelere, filmlere konu oldular. Unutulmaz karakterleri, lezzetleri kültürlere kazandırdılar. Bazen tamamlayan, bazen karşıt, bazense eşit iki parçadan oluşarak akıllara kazınan ve yemeklerden binalara, şehirlerden sahalara birçok yerde karşımıza çıkan ekürilerin en güzel örneklerinden birini de parkelerde gördük ve görmeye devam ediyoruz.
12 Haziran 1986’da Kanarya Adaları’nda doğan Sergio ile 15 Kasım 1987’de Minorka’da doğan Lull’nun yolunu basketbol kesiştirdi anlayacağınız. İspanya’nın alt yaş milli takımlarında başlayan serüvenleri kulüp takımlarında ayrı sürmeye devam etse de Sergio’lar, 2011’de Real Madrid forması altında buluştu ve yılın neredeyse tüm günlerini birlikte geçirecekleri beş yıllık efsanevi dönemi başlatmış oldular.
Los Galacticos
Rodriguez’in katılımıyla Real Madrid’in guard rotasyonunun ana parçaları olan ikili, takımları için EuroBasket seviyesi bir kalite vadediyorlardı. Nitekim beklentiler de boşa çıkmadı. Birlikte geçirdikleri beş sezonda üç kez ACB şampiyonu oldular. Avrupa’da oyun kurucu deyince akla gelen ilk isimlerden ikisinin aynı takımda olmasının haksız rekabet oluşturduğunun tek göstergesi bu olmadı tabii. İkili aynı dönemde dört kez de Copa Del Rey’i Real Madrid müzesine kazandırdı.
EuroLeague’in hep iddialı takımlarından biri olan Madrid ekibi; bu dönemde, ölümcül silahı olan guardlarıyla rakiplerinin adeta korkulu rüyası haline geldi. Llull ve Rodriguez’in önderliğindeki başkent ekibi, 2014-2015 sezonunu da şampiyonlukla tamamladı. Ancak takımın ve liderlerinin istikrarının göstergesi dünyanın en rekabetçi liglerinden birinde üç kez Final Four oynama başarısı oldu.
Damakta Kalan Tat
Alt yaş gruplarında başlayan birliktelikleri, A milli seviyede de sürdü. Ricky Rubio’nun da eşlik ettiği korkutucu grup olimpiyatlarda gümüş, avrupa şampiyonalarında üç altın ile bir gümüş, dünya şampiyonalarında ise bir altın madalya kazanan İspanya’nın saha içi liderliğini üstlendi.
Bu kadar başarılı bir ikiliyi tanımlarken beklenti belki de birbirleri için tamamlayıcı oldukları yönünde yoğunlaşır. Ancak Llull ve Rodriguez ikilisi için bunu söylemek zor. Zira ikisi de tamamlayıcı olamayacak kadar iyi oyuncular. Birbirlerinin yerine yer aldıkları anlarda da izleyenlere ve rakiplerine asla fark hissettirmeyen oyun yapıları onları “ikili” olarak öne çıkarıyor. Örneğin; her ikisinin de yer aldığı Real Madrid ve İspanya Milli Takımı için Llull’un kenara gelmesi hiçbir dezavantaj oluşturmuyor. Hiçbir rakip oyun kurucu Rodriguez’den kurtulduğuna sevinemiyor. Bu ikiliyi en çok ön plana çıkaran özellikleri de bu: Eksik yanlarını değil, yokluklarını tamamlamaları. Hızın, temponun, uzaktan şut tehdidinin, oyun zekâsının, pas kalitesinin ve daha birçok özelliğin kalitesinin asla düşmemesi Sergio’ları ikili yapan detaylar. Karşılarındaki oyunculara asla rahatlama olanağı vermemeleri onların alametifarikası. Bu sayede de İspanya Milli Takımı ve Real Madrid onların döneminde en iyi zamanlarını geçirdi.
Eş Değeriyle Yan Yana
Bir dönem her anlarını birlikte geçirseler de yollarını kulüp takımlarında ayırdılar. Zaten karakter olarak aynı olduklarını iddia etmek de çok güç. Llull’ün sadık ve ipleri elinde tuttuğu düzeni asla terk etmemesine karşılık Rodriguez; NCAA’de başlayan kariyerinde NBA tecrübesi de yaşadı, Avrupa’da farklı takımların da formalarını giydi. Yalnızca milli takım değil, Real Madrid günlerinin de onları sanki hep birliktelermiş gibi hissettirmesinin sebebi herhalde sahada olduğu kadar birlikte şov sergilemeye de çok yakışıyor olmaları.
Yan yana yakışan, tatları tamamlayan ikilileri daha çok tanısak da Llull ve Rodriguez gibi ikililerin sayısı da hiç azımsanacak gibi değil. Tek başlarına da yeterliler ancak birlikte bir başkalardı. Bağımlılığı değil özgürlüğü, mecburiyeti değil keyfiyeti sevenlerin ikilileri onlar. Ne var ki, böylesi ekürilerin nadir örneklerinden Lull ve Rodriguez de yavaş yavaş profesyonel spora veda edecekleri yaşlara geliyorlar. Damakta tat bırakan birlikteliklerini kulüp takımlarında artık izleyemesek de İspanya Milli Takımı için ter dökecekleri son birkaç yaz ayında sergileyecekleri performanslar, her basketbolsever için unutulmaz anılar yaşatmaya aday olacak.