Basketbol denildiği zaman aklımıza gelen ilk isimlerden, belki de ilki. Bir zamanların hatta tüm zamanların en iyi oyuncuları arasında yer alan bir süperstar… NBA tarihini değiştiren ve şu an bu kadar popüler olmasında emeği geçenlerin başında bulunan, yeteneği, zekâsı, atletizmi, trash-talklarıyla fark yaratan bir efsane: Larry Bird.
Bazı sporcuların sembolik vedaları olur. Jübile maçları yalnızca “an” olarak kalır. Bıraktığı iz ise jübilesinden bağımsız sonsuza dek hayatın içerisinde kalmaya devam eder. Larry Bird basketbola kazandırdıklarıyla, asla vedası olmayacak, sayfası hiçbir zaman kapanmayacak gerçek bir sonsuzluk figürü. Öyle ki, pek çok kişi tarafından kullanılan Twitter’daki kuş ikonunun ismi “Larry”dir. Efsanesi olduğu Boston Celtics’in basın danışmanının da doğruladığı üzere, kuşun adının Larry olma sebebi; malumunuz! Yani her gün, her an gözümüzün önünde namı yürüyen, şanı süren gerçek bir efsane o. Şimdi biraz onu tanıyalım.
Hayat Herkese Adil Değil!
Amerika’nın Indiana eyaletinde hayata gözlerini açtığında 1956 yılıydı. Larry Bird, maddi olarak zor durumda olan bir ailenin çocuğuydu. Annesi maddi sorunlar nedeniyle ailesine bakmak için iki işte birden, babası ise şantiyede çalışıyordu. Bir süre sonra annesi ve babası boşandılar. Hayat şartları Bird ve ailesi için başından beri zordu. Fakat annesi ve babasının boşanması onları daha da zor bir duruma soktu.
Nafakaları ödeyemeyen babası, çocuklarına daha rahat bir hayat sağlamak adına sağlık sigortasına başvurdu. Sonrasında büyük bir fedakârlık yaparak intihar etti.
Bird, basketbol oynamayı bir kaçış noktası olarak gördü. Lisede sergilediği performansıyla Indiana Üniversitesi tarafından burslu olarak kabul edildi. Ancak ailesine bakma gerekliliği duyduğu için kısa bir süre sonra yanlarına döndü. Burada bir işe girip çalışırken Northwood Enstitüsü’ne kaydoldu.
Kolejden Gelen Büyük Rekabet
Larry hayatını bir süre sonra düzene soktu. Daha önce burslu bir şekilde kabul edildiği Indiana Üniversitesi’ne geri döndü. Sycamores olarak bilinen üniversite takımı ile kolej liginde, takımın tarihindeki ilk NCAA Turnuvası’na katılma başarısının gösterilmesinde önemli bir rol oynadı.
Dönemin kolej takımlarında isminden sıkça söz ettiren isimlerin başında Larry Bird ve Magic Johnson geliyordu. Adeta NBA oyuncuları gibi performans sergileyen bu oyuncular şimdiden tüm takımların dikkatini üzerlerine çekmişti. Nitekim 1979 senesinde, Michigan State ile oynadıkları şampiyonluk maçı; en çok izlenen kolej basketbol maçı olarak tarihe geçti. Bu popülerliğin arkasında, NBA kariyerleri boyunca mücadele içinde olacak iki isim vardı: Larry Bird ve Magic Johnson. Larry’nin kolej kariyeri de inanılması güç istatistiklerle geçti. Bunun üzerine kolejde son senesini oynamadan NBA’e geçiş yaptı.
Boston Şehrinin Efsanesi Geliyor
İsmini ülke genelinde duyurarak 1978 NBA Draftlarına katıldı. Birinci raunt altıncı sıradan, Boston Celtics tarafından seçildi. Spor tarihine geçerek bir çaylağın aldığı en yüksek kontrata imza attı.
Bird, 1979’da Boston Celtics’teki inanılmaz kariyerine başlangıç yaptı. İlk maçlarından itibaren kendisini tüm taraftarlara sevdirmeyi başardı. Etkili bir giriş ile ligde de kendisini tanıtan yıldız isim, kısa sürede takımın vazgeçilmezi haline geldi.
Boston Celtics’in Kevin McHale ve Robert Parish’i de kadrosuna katması ile Bird önderliğinde rakiplerine korku veren bir takım ortaya çıktı. 1981 NBA Finalleri’nde Houston Rockets ile karşılaştılar ve yüzüğü kazanmayı başardılar. Larry Bird şampiyonluğa ulaşarak kariyerindeki ilk NBA şampiyonluğu deneyimini yaşadı.
Bu Rekabet NBA Tarihini Değiştirir!
NBA’de 80’li yıllar Los Angeles Lakers ile Boston Celtics, bir diğer deyişle Magic Johnson ile Larry Bird arasında geçti. Neredeyse her sene finallerde karşı karşıya gelen ve NBA’in en büyük çekişmelerinden birisine sahne olan bu mücadelenin iki kahramanının toplumun iki ayrı kesimini temsil ettiği düşünülüyordu.
Daha zor şartlarda büyüyen, okurken çalışmak zorunda kalan Larry Bird ile görece daha rahat bir hayat süren, gösterişli bir kişilik olan Magic Johnson… Aralarındaki mücadele, saha içinde ne kadar kıran kırana olsa da saha dışında çok yakın arkadaştılar. Bu ikili her daim basketbolsever gençlere örnek sporculardı.
Ah Şu Sakatlıklar!
Muhteşem bir kariyeri gölgeleyecek tek bir unsur olabilirdi; sakatlık… 1985 yılında Larry Bird annesine bir ev satın aldı ve garajın önüne asfalt dökülmesi gerekiyordu. Tek başına bu işi yapmaya kalkışan Bird, belini sakatlıyor ve omurgası kayıyordu. NBA’e gireli henüz 5 yıl olmuş ve böyle inanılmaz büyük bir sakatlık… Bird’in ne kadar dayanıklı olduğunu buradan görüyoruz. Kariyerinin geri kalanında bu sakatlıkla mücadele eden Larry, basketbolu bir an olsun bırakmayı düşünmüyordu.
Tüm bunlara rağmen NBA’de Yılın Çaylağı, En Değerli Oyuncu, NBA Finalleri En Değerli Oyuncusu, All-Star En Değerli Oyuncusu, Yılın Koçu ve Yılın Yöneticisi ödüllerinin tamamına sahip olan ilk ve tek isim olarak basketbol tarihine geçti.
Bu Bir Veda Değil
Yaşadığı büyük sakatlıklar, acılar hiçbir zaman onun yeteneğinin önüne geçemedi. Basketbol tarihinin en büyük oyuncularının başında yer alan Bird, Boston Celtics tarihinde de büyük rol oynadı. 33 numaralı forması emekli edildi. Celtics kulüp rekorlarının 27 tanesini egale etti ve kırdı. Sakatlıkları, artık basketbolu bırakması gerektiğini her fırsatta kendisine hatırlatıyordu. 1992 yılında aktif basketbol hayatına son verdi. Ancak dedik ya, bu bir veda değildi!
Basketbolu bıraktıktan sonra Boston Celtics yönetiminde üç yıl boyunca görev yaptı. Buradan ayrıldıktan sonra daha önce hiç koçluk tecrübesi olmamasına rağmen Indiana Pacers’ın başına geçti. Aktif sporculuğu sona erse bile basketbolun içinde çeşitli görevlerle kalmaya devam etti. Tabii, görevi koçluk da olsa, yöneticilik de olsa hepsinden ödül almayı başaran bir kariyer Larry. Onu özel yapan durumlardan biri de zaten bu sporun çeşitli görev kademelerinde farklı başarılarla iz bırakmış olması. İşte tam da bu yüzden onun hiçbir zaman veda ettiğini söyleyemeyiz.
Efsane…
Kazandığı kupalarla, aldığı ödüllerle ve attığı mükemmel sayılarla basketbol denildiği zaman aklımıza gelen ilk isimlerden biri Larry Bird. Belki de NBA tarihinin şu anki popülerliğinde en büyük öncü. Yaşamış olduğu zorluklar, geçim sıkıntıları, sakatlıklar…
Her şeye rağmen her zaman sağlam ve zorluklarla baş etmiş olması basketbolculuğundan ziyade beni kendine hayran bırakmıştı. Aslında basketbola bu denli tutunması belki de onun için bir kaçış yoluydu. İyi ki de o yolu seçmiş. Basketbolu bırakmasının o dönemler Boston şehrini ve bütün basketbolseverleri derinden yaralamış olduğu şüphesiz. Bu denli harika bir oyuncuyu daha fazla izlemeyi kim istemezdi?
Onun oynadığı dönemlere yetişip canlı olarak izleme fırsatım olmadı. Fakat basketbola başladığımda örnek aldığım, idol olarak gördüğüm isimlerden birisini anlatmaya çalıştım sizlere. Her veda ayrılık anlamına gelmez. Oynamış olduğu basketbolla her zaman idol olarak kalacaktır Larry Bird. Yapmış olduklarıyla gelecek nesilleri de kendine hayran bırakmaya devam edecektir.
Victory Dergi
Victory Dergi