BasketbolAllen “The Answer” Iverson

Victory Dergi3 sene önce20 dakika

Uzun şortları, kolluğu, parmak koruyucusu, ilginç saç stilleri ve dövmeleri… Basketbolda Hip-Hop tarzı veya sokak basketbolu dediğimizde aklımıza gelen ilk isim. Günümüzde bile birçok basketbolcunun veya basketbolseverin bu sporu yaparken aksesuarlar kullanmasında başrol oynayan, bire bir oyununu ve o sokak basketbolu tarzını NBA basketboluna yansıtan isim. Shaquille O’Neal’ın “Karşılıklı oynadığımızda oyunlarına hayranlık duyduğum için savunmada izin verdiğim isimlerden en önemlisiydi” dediği süperstar; ALLEN “THE ANSWER” IVERSON.

“KURTULUŞ YOLUN BASKETBOL”

Allen Iverson, 1975 yılında Virginia Eyaleti’nin Hampton şehrinde dünyaya geldi. Annesi ona hamile kaldığında henüz 15 yaşındaydı. Babası ise daha Iverson doğmadan annesini terk etmişti. Ailesi çok fakirdi, 2 dayısı hariç onlara yardım eden kimse yoktu fakat dayıları da çok fazla yardım edemiyorlardı. Annesi bu duruma oldukça üzülmüştü. Allen henüz 2 aylıkken kendisine yeni bir sevgili ve Iverson’a da bir baba bulmuştu. Mesleği kaynakçı olan Michael Freeman eve bir gelir kaynağı sokmuştu ve Iverson’a da iyi bir baba olmuştu.

Allen IversonAllen Iverson’ın lise hayatı tahmin edeceğimiz üzere pek de kolay geçmedi. Okumuş olduğu Bethel Lisesi’nin basketbol koçu Mike Bailey o günleri: “Allen bir sonraki yemeğini nerede ve nasıl yiyeceğini bile bilemiyordu. Evlerinde çoğu zaman elektrik kesintisi oluyordu, tesisatları çalışmıyordu ve çoğu kez geceleri evine gitmiyordu, dışarıda kalıyordu” şeklinde özetlemişti. Basketbol konusunda çok yetenekli olan Iverson, lise yıllarında adeta bir süperstar gibi oynuyordu. Bunun farkında olanların arasında üvey babası Michael Freeman da vardı. Allen 15 yaşına geldiğinde üvey babası onu kenara çekip; “Senin kurtuluş yolun basketbol” diyerek belki de bir efsanenin doğuşunda büyük bir rol oynadı.

SİYAHLAR VE BEYAZLAR

Biliyorum bu başlık kesinlikle hiç hoş duran bir başlık değil fakat hâlâ günümüzde devam eden bir durum olan ırkçılığın o zamanlar ne kadar yaygın olduğunu ve Allen Iverson’ın bu ırkçılık yüzünden hapis yatmasını anlatmadan geçemeyeceğim.

1993 yılının Şubat ayında, bu kadar yetenekli ve becerikli bir oyuncu için pırıltılı bir gelecek neredeyse yok oluyordu. Bir bowling salonunda “Siyahlar ve Beyazlar” arasında bir kavga çıktı. “Kavgayı başlatmak ve ‘beyaz’ bir kızın kafasında sandalye kırmak” suçlamalarından dolayı Iverson’ı tutukladılar. Mahkeme sonucu çıkan kararla 15 yıl hüküm yedi. Suçlamaları hiçbir şekilde kabul etmeyen ve suçsuz olduğunu savunan Iverson, mahkemede “beyaz” tanıkların ifadeleriyle davayı kaybetti.

Bu olayı kuşkusuz birçok insan tepkiyle karşıladı. Daha küçük yaşta ve hiçbir sabıkası olmayan, hiç suç işlememiş bir çocuğun bu denli ağır bir kararla yargılanmasına şaşıran ve tepki gösterenlerin arasında zamanın ulusal kanallarında haber sunan Tom Brokaw da vardı. Brokaw, bu verilen karar sonrası Allen Iverson’ı hapishanede ziyaret etti ve bu olayı haberlere taşıdı. Bu denli ağır ve mantıksız bir kararın haberlere taşınmasının ardından gelen tepkiler üzerine Iverson tekrar duruşmaya çıktı. Ve 15 yıl verilen hüküm cezası düşürülerek 4 aya indi. Bu sürede hapis yattıktan sonra ise serbest kaldı.

ÜNİVERSİTE KARİYERİ PEK DE KOLAY GEÇMEYECEK

Bowling salonu olayından sonra NCAA takımlarından Iverson’a karşı olan ilgi epey bir düşmüştü. Her ne kadar olay pek kanıtlanmamış ve suçu net bir şekilde ortaya çıkmamış olsa da sonuç olarak hapis yatmıştı. Bu durum üniversite takımlarını olumsuz yönde etkilemişti. Iverson’ın annesini, bu defa bu yaşanan olaylar fazlasıyla üzmüştü. Ve uzun uğraşlar sonucu Georgetown Üniversitesi antrenörü John Thompson’dan randevu almayı başarmıştı. Annesi tabiri caizse Thompson’a; “Oğlumu kurtar” diye yalvardı. Koç ise bu durumu araştırmak istediğini belirtti. Araştırmaları sonucunda Allen’ın suçsuz olduğunu ve olayın tamamen ırkçılık olduğu kararını gören Thompson, üniversite yönetimini de Iverson’a burs verme konusunda ikna etti.

Üniversite yılları Allen için hiç de kolay geçmedi. Özellikle deplasman maçlarında top her Iverson’a geldiğinde rakip takım taraftarları/öğrencileri bowling labutları kaldırıp kelepçeler sallıyorlardı. Allen Iverson ise onlara en güzel cevabı oynadığı muhteşem basketbolla verdi. Sezonu 20.4 sayı, 3.3 ribaund ve 4.5 asist gibi etkileyici istatistikler ile tamamladı. Iverson bir an önce profesyonel olmak istiyordu. Fakat üçlük yüzdesi ve şut ritmini geliştirmesi gerekiyordu. Direkt profesyonel basketbolcu olmak istemesinin temel nedenlerinin başında da ailesine bakma sorumluluğu yatıyordu. Annesinin oturduğu ev yaşanmayacak hâldeydi. Kardeşinin ise doğuştan gelen hastalıkları ve bakım ihtiyaçları vardı. Daha da önemlisi Iverson artık bir babaydı ve 18 aylık kızına bakmak zorundaydı.

Allen IversonBir sezon daha Georgetown formasını terleten Iverson, şut yüzdesini de yukarılara çekip yaklaşık 25 sayı ortalaması yakalayarak sezonu tamamladı. Artık kendisini profesyonel olmaya hazır hissettiğini düşünen Iverson, bu konuyu Koç Thompson ile görüştü. Fakat koç onunla aynı fikirde değildi. Thompson basketbol bursu verdiği her oyuncuya takımında 4 yıl oynamak şartıyla bu bursu vereceğini belirtiyordu. Patrick Ewing ve Dikembe Mutombo gibi büyük yıldızlar bile üniversitede 4 yılı tamamlamadan profesyonel olamamışlardı. Ancak Iverson, erken profesyonel olma konusunda inatçıydı. Uzun uğraşlar sonucunda herkesi ikna edip 1996 NBA Draft’ine katıldı ve 1. sırada Philadelphia 76’ers tarafından seçildi.

NBA’DE ARTIK YENİ BİR İKON VAR

Allen Iverson diyince akla gelen ilk lakap veya onunla bağdaştıracağımız ilk kelime “The Answer”dır. Bunun nedeni ise lise zamanında yaşamış olduğu sonu hapis cezasıyla biten ırkçı olaydır. Iverson hapisten çıkıp tekrar basketbola döndükten sonra karşılaştığı tüm ırkçı davranışlara basketboluyla hep cevap vermiştir. Ne zaman bir ırkçı söylem duysa hırslanır, performansı artar, daha çok sayı atar ve cevabını sahada verirdi. Bu yüzden kendisine “The Answer” yani “Cevap” lakabı koyulmuştur.

Allen IversonÜniversite’deki koçu Thompson’ın menajeri olan David Falk, koç sayesinde Iverson’ın da menajeri olmuştu. Falk aynı zamanda Michael Jordan’ın da menajeriydi. Artık NBA’de Jordan imajından sonra yeni bir imajın Allen Iverson ile geleceğini düşünüyordu. Iverson’ın kendine has olacağı ve hiçbir kalıba girmeyeceği belliydi ki bunun ilk örneği Michael Jordan’ın Nike ile anlaşmış olup; Allen Iverson’ın Reebok ile anlaşma yapmış olmasıydı. Farklı olmayı ve farklılıktan daha çok kendi olmayı seven Iverson resmen NBA’e adım attığı andan itibaren bir ikon olmuştu. Dövmeleri, saç stilleri, kollukları, parmak koruyucuları, zincirleri, uzun şortları… NBA’de artık yeni bir ikon vardı. 

YÜZÜKSÜZ EFSANE

Mükemmel bir kariyer, harika bir basketbolcu, bir süper star, bir idol… Ama en önemli eksik yüzük… Allen Iverson arka arkaya 11 kez All-Star oldu. 3 kez NBA’in En İyi 5’inde kendisine yer buldu. Tam 4 kez sayı kralı oldu. En yüksek sayı ortalaması tutturduğu sezon 33 sayı atarak Kobe Bryant’ın ardından sayı krallığında 2’nci sırada yer aldı.

2000-01 sezonu ise Allen Iverson ve tüm sporseverler adına unutulmaz bir sezondu. Lig MVP’si olan Iverson, o sezon Philadelphia 76’ers’ı NBA finallerine kadar taşıdı. Sadece Iverson ismini kullanarak taşıdı diyorum! Çünkü takımda sezonu çift haneli sayıda bitiren sadece iki isim vardı. Bir tanesi tabii ki Allen Iverson’dı. Finallerde ise karşılarında Kobe’li, Shaq’lı Los Angeles Lakers takımı vardı. Bir tarafta neredeyse bütün NBA takımlarını darma duman eden Lakers, diğer tarafta ise Allen Iverson önderliğinde zar zor finallere kalmış 76’ers…

Birçok basketbol uzmanı Lakers’ın maç kaybetmeden bu seriyi tamamlayıp şampiyonluğa ulaşacağını yorumluyordu. Nitekim şampiyonluğa ulaşan takım da Lakers oldu. Fakat final serisinin ilk maçı; efsane basketbolcunun karşısında kim olursa olsun kolay lokma olmayacağının göstergesiydi. Tam tamına 48 sayı atarak maçı tamamlayan Iverson, 76’ers a galibiyeti getirmişti. Serinin geri kalanında başka maç kazanamamış olsalar da sadece tek bir maç çift haneli farkla bitmişti. Bu seriyi hatırlayanların aklına kazınmış olan bir diğer etkileyici olay ise Allen Iverson’ın crossover sonrası Tyronn Lue’nun üzerinden atmış olduğu basketti. Bir başka deyişle, Lue’nun üstünden geçmiş olmasıydı.

Allen IversonAllen Iverson denilince akla gelen bir diğer güzel anı da Beşiktaş forması giymiş olmasıdır. Ekim 2010’da yolu İstanbul’a düşen süperstar kuşkusuz Avrupa’ya gelmiş en kariyerli, en yetenekli Amerikalı basketbolcularda ilk 3’te yerini alır. Ne yazık ki Beşiktaş kariyeri toplam 10 maç sürdü. Baldır sakatlığı yüzünden basketbola veda etmek zorunda kaldı. Türkiye’de bulunduğu süre boyunca yalnızca 10 maç oynamış olsa da Iverson, “Beşiktaş’ın çocuğu” olarak Türk sporseverler için her zaman anılacaktır.

KÜLTÜREL BİR SİMGE: AI

Birçoğumuzun kabul edeceği üzere bugün basketbol kültürünün geldiği noktada Allen Iverson ismi büyük rol oynamaktadır. Aksesuarlarıyla, sokak basketbolu tarzında oynayış şekliyle, Rap müziğin basketbol içerisinde bu kadar tutulmasına verdiği destek ve katkılarıyla, kıyafetleriyle, maçlarda giydiği uzun şortlarıyla, dövmeleriyle, saç stilleriyle NBA basketbolunda kültürel bir simge olduğu gerçeği şüphesiz ortada. Hatta bir örnek vermek gerekirse; Allen Iverson’ın dirseğindeki eklem iltihabından ötürü takmış olduğu kol korumasının, bir anda tüm NBA ve Dünya basketbolunda moda haline gelmesidir. Şu an izlediğimiz maçlarda veya sokakta oynadığımız basketbol karşılaşmalarında neredeyse herkesin kolunda bu kolluklardan görebiliriz. Allen Iverson’ın nasıl bir kültürel simge olduğunu, sırf moda ikonu olmak için değil de kendi rahatsızlığından ötürü kullanmış olduğu bu aksesuarın bir modaya dönüşmesinden anlayabiliriz.

Şampiyonluk yaşamamış olsa da basketbol efsaneleri denildiği zaman akla gelen isimlerden bir tanesi… Basketbol kültürüne yeni bir soluk, yeni bir heyecan, yeni bir tarz getirdiği; birçok basketbolcunun ya da basketbola başlayanların örnek aldığı ve idol olarak gördüğü, Philadelphia 76’ers tarafından forması emekli edilmiş o isim: Allen Iverson… Basketbola kattığın her şey için teşekkürler!

Victory Dergi

Victory Dergi

VSPOR DERGİSİ

Tutkunu olduğumuz bu sevdaya delicesine ilerlediğimiz bu yolda sporun kitleleri tek bir noktada birleştirdiğine inanlardanız: Zafer (Victory). Sporda başarılı olmanın bir branşta kazanılan zaferin ne demek olduğunu en iyi anlayanlar belki de spor aşkına sahip olan insanlardır. Lebron James’in, Jordan’ın, Boliç’in, Sergen Yalçın’ın ve Kobe Bryant’ın kazandığı bir karşılaşma sonunda gösterdikleri reaksiyon insanlığın zafer kazanmaya ne kadar tutkulu olduğunu göstermektedir.

Abone Ol

Victory Dergi içerikleriyle ilgili e-posta bületinimize kaydolun!

victorydergi.com 2021 © Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Uygulama: Aksel Gültekin