FutbolZinedine Zidane: Topa Fısıldayan Sanatçı

Hakan Gökdemir3 sene önce8 dakika

Yokluk içerisinde büyüyen bir göçmen çocuk gün gelir koca bir ulusun unutulmaz kahramanı olur. O, yeşil sahaların asla unutulmayacak oyuncusu… Futbolu futbol yapan özelliklerin iki ayakta ve bir bedende buluştuğu, neslinin en büyük yıldızlarından biri… Futbol hayatı devam ederken efsaneleşmiş ve görkemli vedasıyla bunu perçinleyecekti. Fakat, Materazzi’ye kafa atana dek!

Kriminal Sokaklardan Yeşil Sahalara

Cezayir’den Fransa’ya yerleşen göçmen bir ailenin çocuğuydu Zizou. Doğduğu yer göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı, suç ve şiddet oranının bir hayli yüksek olduğu bir mahalleydi. İleride adını altın harflerle yazdıracağı futbol hayatına bu suç dolu sokaklarda başladı. Nihayetinde bu yıllarda ilk kez topla tanıştığında henüz 5 yaşındaydı. İleride üzerine methiyeler dizilen sahada ufak bir bilek hareketiyle rakibini ekarte edişi, taraflı tarafsız tüm seyircileri heyecanlandırıyordu. Gelecek için de heyecan uyandırmaya, hayal kurdurmaya devam ediyordu Zidane.

Belki de yeşil sahaların gördüğü en zeki futbolcuydu. Asla, top Zizou’nun ayağındayken “Boştaki adamı gör! Sağ kanat boş, oraya oyna!” gibi reaksiyonlar göstermezdiniz. Çünkü, o yüksek dehâ sizden çok daha önce orayı görmüş olurdu zaten. Ve de olağanüstü bir ustalıkla ayağına geldiği anda topu adrese göndermiş olurdu. Fiziğiyle tekniğini bir arada üst düzey kullanabilme konusunda da üzerine yoktu. Hatta, onu keşfeden ve ilk profesyonel imzasını atarak Cannes’a transfer olmasını sağlayan Jean Varraud, kendisi için şöyle söylüyordu: “Bir, iki, üç, dört, beş oyuncuyu birden geçiyordu. Tek kelimeyle görkemliydi. Ayakları adeta topla konuşuyor gibiydi.”

Cannes’ın ardından sırasıyla Bordeaux, Juventus ve o dönemler Los Galacticos olarak anılan Real Madrid derken başarılı geçen bir futbol hayatının sonundaydı artık Fransız futbolcu. Her güzel şeyin bir sonu vardır derler ya, Zidane için de bir son vardı artık. Futbol hayatını Dünya Kupası finaliyle bitiriyordu. Geçmişe dönüp baktığında heybesinde birçok kupa vardı. Veda maçında da heybesine son bir kez kupa ekleyip, hikâyesini mutlu sonla bitirmek istiyordu.

Zinedine Zidane

Kafası Kendinden Bile Güzel!

Tarihler, 25 Nisan 2006’yı gösteriyordu. Fransa bu turnuvada başarılı bir performansla final bileti almıştı. Finalde rakip Totti, Inzaghi, Camoranesi, Del Piero, Pirlo ve Gattuso’lu İtalya idi. Berlin Olimpiyat Stadı’nda oynanan finalde 69 bin seyirci tribünleri doldurmuştu. Maçın henüz 5’inci dakikasında Fransızlar penaltı kazanmıştı. Topun başında ise Zinedine Zidane vardı. Kale çizgisinde ise heybetiyle kaleyi küçülten Buffon beliriyordu. Zidane, adeta kalede kimse yokmuşçasına çok rahat bir vuruş yaptı! Vuruş dediğime bakmayın, bir panenka penaltısı… Bu bir delilik olmalıydı! Bir Dünya Kupası finali… Hem de karşısında döneminin en iyi kalecisi vardı. Milyonların izlediği bu maçta, müthiş bir soğukkanlılıkla bu vuruşu ancak Zidane yapabilirdi…

Normal süresi 1-1 biten maçın ilk uzatma devresi de eşitlikle son buldu. Fransa, Zinedine Zidane önderliğinde maçın hâkimi görüntüsündeydi. Çoğu futbolsever Zizou’nun gösterdiği bu performansla Dünya Kupası’nı kazanarak yeşil sahalara veda edeceği görüşündeydi. Fakat, Zidane yeşil sahalardaki dakikalarını ve adımlarını beklenenden daha erken bitirdi. Dakikalar 110’u gösterdiğinde ceza sahası önünde başlayan Zidane – Materazzi atışması yıllar geçse de hafızalardan silinmeyecek olayın yaşanmasına sebep olacaktı. Öyle ki, 2006 Dünya Kupası denildiğinde kupayı kazananın kim olduğundan çok, akla gelen ilk olay olacaktı bu… 1998 Dünya Kupası finalinde, Brezilya’yı iki kafa golüyle yıkan Zizou’nun, bu seferki hedefi kale yerine Materazzi’nin göğsü oldu. Bu hareketin sonrası malum… Zinedine Zidane kafa vuruşuyla bu kez Fransa’yı öne geçirememişti…

Bu kritik maçta, kariyerini görkemli bir vedayla sonlandırabilecekken öfkesine yenik düştü. Taraftarlarını ve takım arkadaşlarını son virajda yarı yolda bırakarak, kupanın yanından öylece soyunma odasına gitti. Başarılarla dolu olan kariyerini ikinci bir Dünya Kupası’nı kazanarak mutlu bir son yazmak yerine, futbol dünyasına unutulmayacak bir hazin son bıraktı…


Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil
Çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili / Atilla İlhan

Hakan Gökdemir

Futbol üzerine okur, düşünür ve yazar..

VSPOR DERGİSİ

Tutkunu olduğumuz bu sevdaya delicesine ilerlediğimiz bu yolda sporun kitleleri tek bir noktada birleştirdiğine inanlardanız: Zafer (Victory). Sporda başarılı olmanın bir branşta kazanılan zaferin ne demek olduğunu en iyi anlayanlar belki de spor aşkına sahip olan insanlardır. Lebron James’in, Jordan’ın, Boliç’in, Sergen Yalçın’ın ve Kobe Bryant’ın kazandığı bir karşılaşma sonunda gösterdikleri reaksiyon insanlığın zafer kazanmaya ne kadar tutkulu olduğunu göstermektedir.

Abone Ol

Victory Dergi içerikleriyle ilgili e-posta bületinimize kaydolun!

victorydergi.com 2021 © Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Uygulama: Aksel Gültekin