Henüz 16 kiloluk küçük bir çocukken güreşin kaderinde olduğunu biliyordu. Öğretmeninin “Kim güreşçi olmak ister?” sorusuna sınıfta parmak kaldıran tek çocuktu. Sınıfın cüssesi en küçük çocuğu olması onu yıldıramazdı. Daha o günlerde gözünü zirveye dikmişti bile. Genç kategorilerde “Ben geliyorum” dercesine performansıyla göz kamaştırdı. Serbest Stil güreşte Dünya ve Avrupa Şampiyonaları’nda sayısız başarıya imza attı. Artık koleksiyonundaki tek eksiği kapatmak istiyor. Zirveye çıkmak için 2024 yılında Paris’te düzenlenecek olan Olimpiyatlar onu bekliyor. Bu isim son yıllarda ülkemizi minderde başarıyla temsil eden Süleyman Atlı…
Güreş sporu hayatına nasıl girdi?
“Güreş, hayatıma yağlı güreş ile girdi. Rahmetli dedemle birlikte yağlı güreş müsabakalarını hiç kaçırmazdık. Daha 6 yaşındayken izlediğim onca müsabakadan sonra bu sporu yapmak istediğime emindim ve ailemin desteğiyle başladım. Sonrasında bir gün okulda öğretmenimiz ‘güreş yapmak isteyen var mı?’ diye sordu ve bu vesileyle kendi branşıma tamamıyla yöneldim.”
Henüz 16 kilodayken güreşe başlamak istemişsin. Kilonu artırmak ve güçlenmek konusunda ne gibi zorluklar yaşadın?
“Elbette zorlu ve fedakarlıklarla dolu bir süreçti. Doğru çalışma ve beslenme düzeniyle güzel bir yol katedebildim. Burada profesyonel destek almanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.”
Küçükken hiperaktifliğe sahip olduğunu duydum. Güreş sporu, enerjini aktarmak için en uygun seçenek miydi? Hiperaktifliğin maçlarına yansıması nasıl oldu?
“Branşa özgü antrenmanlarımızın yanında yaptığımız tüm fiziksel çalışmalar, bu sporun o yaşlarda taşan enerjim için en uygun seçenek olduğunu gösterdi bana. Hiperaktifliğim, maçlardaki atak anlarında beni cesaretlendirirken aynı zamanda en doğru atak anını yakalayabilmek için enerjimi dizginlememi ve soğukkanlı kalabilmemi de öğretti.”
Büyük başarılar büyük fedakarlıklar gerektirir denir, senin bu zorlu yoldaki en büyük fedakarlıkların nelerdi?
“Yoğun antrenmanlar, şehrimden ve ailemden uzak geçen zamanlar… Bunlar kimi zaman beni yıpratsa da bu fedakarlıkların büyük başarıların en güçlü tetikleyicisi olduğunu çok iyi biliyorum.”
Güreşte dönüm noktam dediğin an hangisiydi?
“Dönüm noktam 2019 Avrupa Güreş Şampiyonası’nda altın madalyayı boynuma taktığım andır. Şampiyon bir sporcu olmak, hem ruhen hem de zihnen çok büyük değişimler yaratıyor. Potansiyelinizi, yapabileceklerinizin tümünü size en zor zamanlarınızda bile hatırlatıyor. Bunun yanında verdiğiniz emeklerin karşılığını alıp, bayrağımızı göndere çektirmek kadar büyük bir mutluluk yok.”
İstediğin her şeyi yapabilirsin, önemli olan ne kadar çok istediğin.
Performansını korumak adına beslenmende nelere dikkat ediyorsun?
“Benim için “denge” hayattaki en önemli kavramlardan biri. Bunu beslenme için de düşünebilirsiniz. Burada da profesyonellerle çalıştığım için beslenme listem bilime emanet. Hem makroları hem de diğer besinleri ve takviyeleri yeteri kadar almaya çalışıyorum. Yarışma ve antrenman dönemlerine göre değişiklik göstersede hep belirli bir standardı yakalamaya çalışıyorum.”
Müsabakaların öncesi uyguladığın bir rutinin var mı?
“Maçlardan önce kendimi rahatlatmak için alışveriş yaparım. Benim için maça fiziksel olarak hazır olmanın yanında sağlam bir psikoloji ve sakin bir zihin çok önemli olduğundan mutlu olduğum ve keyif aldığım şeylere zaman ayırırım.”
Bir kitap yazma planın olduğunu biliyorum. Kitabında en özel, olmazsa olmaz dediğin kısım hangisi olacak?
“Bu kitapla, güreş ve diğer ferdi sporlarla uğraşan, bu yolda zorluklar çekmiş, bırakma noktasına gelmiş genç sporcu kardeşlerime hikayemi anlatmak, ilham olmak ve en önemlisi yaşadıkları zorluklara direnebilmeleri için örnek olmak istiyorum.”
Daha önce güreşin Türk sporunun lokomotif branşı olduğunu birçok defa belirtmiştin. Sence ata sporumuz hak ettiği ilgiyi görüyor mu? Topluma daha fazla ulaştırılması adına medyanın etkili rol oynadığını düşünüyor musun?
“Burada hem medyaya hem de bizlere çok iş düşüyor. TRT’nin bu konuda güzel atılımları var. Özellikle büyük şampiyonalarımız canlı yayınlanıyor. Medyanın diğer bileşenlerinin de bu heyecanla devreye girmeleri gerektiğini düşünüyorum. Biz güreş camiası olarak çok güçlü bir camiayız ve birçok şampiyon barındırıyoruz. Her sporcu ile daha çok röportaj ve tanıtım faaliyetleri yapılmalı. Biz de elimizden geldiğince hem sosyal medyada hem de basın çalışmalarında aktif olmalıyız.”
Sence güreşte tesisleşme ve doğru eğitim şartları konusunda ne durumdayız? Özellikle, şehirlerden ziyade kırsal kesimdeki çocuklara erişme konusunda yeterli bir seviyede miyiz?
“Bu konuda tek bir kelime dahi etmeden okuyucularımızı direkt olarak kulübüm ASKİ Spor Kulübü’nün sayfalarına yönlendirmek isterim. Yürütülen dev bir güreşçi yetiştirme projemiz var ve okuduklarınız sizi eminim hayran bırakacaktır.”
Macaristan’daki Avrupa Şampiyonası’ndaki gümüş madalya ile bizi gururlandırdın. Ve, Avrupa Şampiyonaları’nda son yıllara damga vurdun. 4 yılda, 2 altın ve 2 gümüş madalyaya ulaşmış oldun. Bu devamlılığın sonucu olarak kazandığın tecrübenin senin için değerini anlatabilir misin?
“Ben profesyonel bir sporcuyum ve kariyerime bir yolculuk olarak bakıyorum. Her durakta bir sonuç elimize ulaşıyor, bu bazen altın, bazen gümüş, bazen bronz bazen de acı/tatlı bir tecrübe olabiliyor. Esas olan durakta takılı kalmamak ve yola devam etmek. Ben zirveyi gördüğümde de istediğimi elde edemediğimde de o durakta çok oyalanmadan yeniden yola koyuluyorum. Kariyerim bittiğinde ve geri dönüp baktığımda elimde anlatmaya değer harika bir hikaye olacağını düşünüyorum.”
Eylül ayında Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da Dünya Şampiyonası var. 2022 yılını bitirdiğimizde kendini nerede görmeyi hedefliyorsun?
“Elbette, Dünya Şampiyonası’nda kürsüde en üst basamakta olmayı hedefliyorum. Ama asıl hedefim olimpiyatlar… Paris’e oldukça kısa bir süre var ve her yıl bizim için altın değerinde. 2022 yılında da olimpiyat yolunda hedeflediğim noktaya ulaşabilmiş bir Süleyman için var gücümle çalışıyorum.”
Daha önce koleksiyonundaki tek eksiğin olimpiyat madalyası olduğunu belirtmiştin. üçüncü olimpiyat deneyiminde bu başarıya ulaşmak için Paris’te olacaksın…
“Paris’e son olimpiyat şampiyonu ünvanı ile gitmeyi çok isterdim. Katıldığım 2 olimpiyat bana büyük deneyimler kazandırdı, hatalarımı iyi analiz etmemi sağladı. Artık hem fiziksel hem de mental olarak daha hazır olduğumu hissediyorum. Paris için hedefim, koleksiyonumdaki o eksiği tamamlamaktan daha azı değil. Sadece bunu istiyor ve yapabileceğimi biliyorum.”
Yaşın bunun için henüz çok genç ancak yine de sormak istiyorum. Aktif sporculuk kariyerin sona erdiğinde antrenör veya yönetici olarak yine bu sporun içinde kalmak istiyor musun? Kalsaydın neleri değiştirmek isterdin?
“Spor kariyerimi bitirdikten sonra kendime ait bir spor kompleksi kurmak istiyorum. Sporun hayattaki önemini anlatabildiğim kadar çok insana anlatmak ve gençleri bu alanda eğitmek istiyorum.”
Bir güreşçi; bir kros koşucusu kadar koşar, bir powerlifter gibi kaldırır, bir jimnastikçi gibi beden eğitimi yapar. Bütün bunların yarattığı merakla sormak istiyorum… Sence güreş sürdürülmesi en zor spor mu?
“Birçok branştan yüzlerce arkadaşım var. Aramızda sohbet de ediyoruz bu konuda ara sıra. Şöyle söyleyeyim, kime sorsanız size kendi branşının zorluklarını anlatacaktır. Ben buradan bir şey söylesem, hepsi bana mesaj atar biliyorum; o yüzden böyle yuvarlak geçelim bu soruyu en iyisi. Alt mesajımızı anlayan anlamıştır. (Gülerek)”
Süleyman Atlı ile Kısa kısa;
Sporcu olmasan hangi mesleği yapmak isterdin?
Edebiyatla ya da modayla ilgili bir şeyler olabilirdi.
Atak ağırlıklı güreş mi, savunma ağırlıklı güreş mi?
Bunun tek bir cevabı yok, maça göre strateji önemlidir.
İdol aldığın isim kim?
Christiano Ronaldo ve Muhammed Ali.
Kazanmak mı, yoksa kaybetmek mi seni daha çok hırslandırıyor?
Kazanmak ya da kaybetmek değil, zorluklarla mücadele etmek beni hırslandırır.
Hangi efsane isimle güreşmek isterdin?
Aleksandr Karelin’le… Muhtemelen güreşimiz uzun sürmezdi ama bir kez mindere çıkmak isterdim.
Seni en çok motive eden; motton olarak kabul ettiğin cümle nedir?
İstediğin her şeyi yapabilirsin, önemli olan ne kadar çok istediğin.