2018 yılının Ekim ayında, Fatih Terim yönetimindeki Galatasaray, Şampiyonlar Ligi gecesinde Porto’yu ağırlayacaktı. Serdar Aziz’in sakatlığı ve Maicon’un formsuzluğu nedeniyle Fatih Terim, Ozan Kabak adında bir genci sahaya sürdü. Henüz daha 18 yaşında olan ve çok da fazla maç deneyimi yaşamamış olan bu gencin adını ilk on bir listesinde görmek taraflı tarafsız herkesi şaşırtmış mıydı? Alt yaş takımlarında kendinden söz ettiren ve çevresindeki herkes tarafından övgüyle söz edilen bir çocuktu Ozan. Zamanında Emre Belözoğlu’nu, Emre Çolak’ı, Semih Kaya’yı ve daha nicelerini aynı yaşlarda, benzer ve belki de daha zor anlarda sahaya atan Fatih Terim, bu defa sadece kendi coğrafyamıza değil Avrupa futboluna da bir cevher kazandırmıştı. Ozan o gün sahada 90 dakika kaldı ve altyapısından yetiştiği Galatasaray ile yalnızca yarım sezon oynayabildi. Yanlış anlaşılmasın sakın! Ne bir sakatlık, ne de büyük bir hata onun Galatasaray macerasını kısa olmasına neden oldu. Ozan Kabak, henüz daha 19 yaşındaydı ve Avrupa’nın merakla izlenen, elit kategoriye çıkması beklenen bir savunmacıydı. Liverpool aktarması için ilk durak olan Stuttgart’a transferini yalnızca 6 ayda gerçekleştirmesi ise yaşanacakların ufak bir provasıydı.
15 yaşındaki haline ne söylemek isterdin? Çocukluğuna dönsen kendine hangi öğüdü verirdin? Bu ve benzeri kopya içerikleri sosyal medyanın hemen hemen her alanında üstelik her gün görmekteyiz. 28 yaşında ve kendince idealleri olan birisi olarak 15 yaşımdaki motivasyonumu hatırlamaya çalışıyorum da Rock’n Roll’dan, haytalıktan ve yazları öten ağustos böceğinden çok da fazla uzaklaşamadığım geliyor aklıma. Dürüst olalım, elimize geçen ilk fırsatta düzenli ve sağlıklı hayatlarımıza hangimiz ihanet etmedik ki? Evet, doğru bildiniz. Ozan etmedi. 15 yaşında iken GS TV muhabirinin kendisine yönelttiği soruya verdiği cevaplar çok net Ozan Kabak’ın; “10’da yatıp, 8 de kalkıyorum. Beslenmeme dikkat ediyorum ve düzenli olarak çalışıyorum”. Sabahın köründe uyanmanın motivasyonunu hiçbir zaman bulamamış ve çoğunlukla mecburiyetle kendimi sıcak yataktan dışarı atabilmişimdir –ki bu durum hala geçerlidir benim için- ama 2 yıl boyunca, haftanın 5 günü, Silivri’den Florya’ya gider miydiniz? Artı bir yıl da Tekirdağ’dan Florya’ya? Kimilerine göre tarihin en iyi stoperi olan Van Dijk sakatlandığı zaman takımınızda oluşacak boşluğu sizin dolduracağınızı düşünsünler istiyorsanız ve adınız da Ozan Kabak ise cevap belli. Giderdiniz. Yaşıtlarınıza göre fiziksel bir avantaja sahip olmanıza rağmen, okul takımında forvet oynamanıza rağmen, Galatasaray Futbol Akademisi’nde kanatlarda yer almanıza rağmen, hatta top tekniğiniz ve soğuk kanlılığınızla takdir toplamanıza rağmen… Tüm bu rağmenler ve ilgi birikmişken, üstelik o yaşta, “Sen geriden daha iyi top çıkartırsın” önerisini dikkate alır mıydınız? Kendim adına bu sorunun cevabını vermek bile istemiyorum ve biliyorum ki sizlerde benden çok ama çok uzaklarda değilsiniz. Ozan Kabak’ın kariyerini, futbolunun teknik kısımlarını, örnek aldığı oyuncuyla artık yan yana oynayacak oluşunu, eski hocasının; “Belki bir gün çalışırsınız” dediği Klopp’un çalıştırdığı Liverpool’a transfer oluşunu ve kişiliğini… Çok ama çok uzun senelerce konuşacağız büyük ihtimalle ama bugün değil.
Bugün, çok sevdiğim bir şairin çok sevdiğim bir şiirinden* yola çıkarak, Ozan Kabak’ın motivasyonunu en başta kendim üzerinden ama hepimizle kıyaslayalım istedim. Ozan’ın, kariyer basamaklarını alelacele ve yüksek tempo ile çıkan biri olduğunu düşünecek olursak eğer, onun motivasyonunu konuşmaya bir daha vakit bulamayabiliriz. Üstelik yorulacakmış gibi de durmuyor.
*ah Muhsin ünlü, Resullullah ile aramdaki farklar
Dipnot: Başlıkta adı geçen “Run Boy Run”, Woodkid’e ait bir şarkıdır.