BasketbolPotanın Perileri: Olimpiyat Tılsımı

Buğra Topuz3 sene önce14 dakika

”Basketbol, ABD’nin Massachusetts eyaletinde, Springfield Genç Hristiyan Erkekler Birliği Eğitim Okulu’nda beden eğitimi öğretmeni olan Kanadalı Dr. James Naismith tarafından 1891’de icat edilmiştir.” 

Okumuş olduğunuz tanımda basketbol adlı sporun herhangi bir ırka veya cinsiyete mensup olduğu yazmıyor. Buna rağmen, yıllardır basketbolun bir erkek sporu olduğu algısı mevcut. Bu tabuyu yıkan kadınlar yok mu peki? Elbette var: Potanın Perileri!

Yazının girişinde belirttiğimiz üzere, basketbolun bir erkek sporu olduğu düşüncesi toplumumuzda epey yaygın. Hatta futbolun bir erkek sporu, voleybolun da bir kadın sporu olduğunu düşünen kitleler halen mevcut. Bu sağlıksız düşünce sistemine rağmen Türk kadın sporcuları, emek verdiği her alanda bu tarz fikirlerin ne kadar asılsız olduğunu kanıtlamayı başardı.

Her Şeyin Bir İlki Var

Türkiye A Kadın Milli Takımı, 2010’lu yıllara çok güzel bir başlangıç yaptı. Polonya’da düzenlenen 2011 Eurobasket Women turnuvasında ülkemizi temsil eden Potanın Perileri, gümüş madalyanın sahibi oldu. Çeyrek finalde Karadağ ve yarı finalde Fransa gibi güçlü rakiplerini eleyen sporcularımız, finalde Rusya’ya 59-42’lik sporla mağlup oldu. Bu vakte kadar A Erkek Milli Takımı’nın 2001 Avrupa Şampiyonası ve 2010 Dünya Şampiyonası’ndaki ikincilikler bizim için muhteşem statüsündeydi. Bunlara ek olarak; kadın sporcularımız, elde ettikleri gümüş madalyayla bu sporun cinsiyeti olmadığını kanıtlamış oldu.

Kadınlarımızın başarısı, Avrupa Şampiyonası’nda elde edilen madalyalar ile sınırlı kalmadı. 2012 yılının haziran ayında milli takımımız, Ankara’da 2012 Londra Olimpiyatları’na kalma mücadelesi verdi. Arjantin’i 72-58 yenen Potanın Perileri, Türk kadın basketbol tarihinde bir ilke imza attı. Bu sonuçla birlikte takım ilk defa olimpiyatlarda boy gösterme şansı elde etti. Koç Ceyhun Yıldızoğlu ve kaptan Nevriye Yılmaz başta olmak üzere; Işıl Alben, Birsel Vardarlı, Bahar Çağlar, Nilay Kartaltepe, Esmeral Tunçluer, Yasemin Horasan, Şaziye İvegin, Kuanitra Holingsvorth, Tuğba Palazoğlu ve Tuğçe Canıtez gibi isimler bu başarının mimarı oldu.

Takım kaptanı ve Türk kadın basketbolunun sembol ismi Nevriye Yılmaz ise maçtan sonra duygularını; “Geçmişte Olimpiyat Oyunları’nın hayalini bile kuramazken şimdi Londra’da düzenlenecek organizasyonda yer alacağız. Tüm arkadaşlarımı gösterdikleri mücadeleden dolayı tebrik ediyorum” ifadeleriyle aktardı.

Parkeden Gelen Cevaplar

Potanın Perileri, Londra’daki Olimpiyat Oyunları’nda yakaladığı çıkışı sürdürdü. İlk defa katıldığı bu turnuvada; ABD, Çin, Hırvatistan, Angola ve Çekya gibi ülkelerle aynı grupta yer aldı. Milliler, grupta sadece basketbolda ekol olan ABD’ye mağlup oldu. Geriye kalan tüm maçlarını ise üstün oyunlarla kazanmasını bildi. Turnuvalarda bir klişe olan ”tecrübe” faktörünü devre dışı bırakan kadın sporcularımız, çeyrek finale yükselmeyi başardı.

 Medyada kendilerine A Erkek Milli Takımı kadar yer vermeyen basın mensuplarına çeyrek finalden el sallayan A Kadın Milli Takımımızın rakibi; Rusya idi. Sporcularımız, önceki sene EuroBasket finalinde kendilerinin altın madalya hayallerini suya düşüren Rusya ile bu sefer daha farklı bir platformda karşı karşıya geliyordu. Potanın Perileri, ilk iki periyotta rakibine diş geçiremedi ama yine de maçın sonuna doğru toparlandı. İsabetsiz serbest atışlar ve turnikeler ile tarihi bir fırsatı elinden kaçırıyordu kadın sporcularımız. Nihayetinde, 66-63’lük skorla bir kez daha Ruslar galip geliyordu.

İlk defa katıldığı Olimpiyat Oyunları’nda yarı finali az farkla kaçıran Potanın Perileri, ülke basketbol tarihinde benzeri olmayan bir başarı elde etti. Kadın sporcularımız bu başarıyla yetindi mi? Tabii ki hayır! 2013 Avrupa Kadınlar Basketbol Şampiyonası’ndan da madalya ile döndüler ülkemize. Madalyanın rengi bu sefer bronz olsa da kadın sporcularımız, parkede elde ettikleri başarılarla cinsiyet ayrımcılığına cevap vermeye devam etti.

Potanın Perileri

Hedef: Madalya Kürsüsü

Bir sonraki Olimpiyat Oyunları, Brezilya’nın Rio de Janeiro şehrinde düzenlenecekti. Aradaki yıllarda çizgisini koruyan A Kadın Milli Takımımız, yakaladığı ivmeyi sürdürdü. 2014’te İstanbul’da düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda dördüncü, 2015’teki Avrupa Şampiyonası’nda da beşinci olan takımımız, başarılı ülkeler arasında yerini almaya devam etti. Parkedeki gurur kaynağımız olan A Kadın Milli Takımımız, 2012’deki başarısını yineleyerek bir kez daha olimpiyat vizesi aldı.

Dört sene öncesinden farklı olarak Olimpiyat Oyunları’nın nabzı Güney Amerika’da atıyordu. Potanın Perileri, grup aşamasını Avustralya ve Fransa’nın ardında üçüncü bitirdi. Böylece bir kez daha gruptan çıkma başarısı elde edildi. Önceki turnuvada takımın kaptanı olan ve 2014’te “EuroLeague Women” şampiyonluğu elde eden Nevriye Yılmaz yine takımın kaptanıydı. Işıl Alben, Birsel Vardarlı Demirmen, Bahar Çağlar gibi sembol isimlere Lara Sanders de eşlik etmişti. Artık bu seviyeleri oynamayı bilen bir takım oluşmuştu. Hedef, Olimpiyat Oyunları’nda madalya kürsüsüne çıkmaktı ama talihsizlik kapıdan ayrılmıyordu.

Dört seneden sonra A Kadın Milli Takımımız, bir kez daha Olimpiyat Oyunları seviyesinde çeyrek finale kalmayı başardı. Rakip, bu sefer Rusya değildi; basketbolda hem erkekler hem de kadınlar düzeyinde ekol olmuş İspanya idi. Maçın üçüncü periyoduna kadar skor üstünlüğü az bir farkla İspanyolların lehineydi. Potanın Perileri ise üçüncü periyotta 11-0’lık seri yakalayarak ipleri eline aldı. Böylece son periyoda 47-42 üstün girdi.

Potanın Perileri

Paha Biçilmez Hisler

Kadın sporcularımızın parkedeki mücadelesi, yarı final kapısını belli bir miktar araladı. Fakat rakip İspanya olunca maçın son düdüğüne kadar teyakkuzda olmak zorundasınız! Maçın final periyodunda skoru 54-46’ya getirip farkı sekiz sayıya çıkardık. Ancak maçın sonu ise tam anlamıyla kabus gibiydi! Anna Cruz ve Laura Nicholls gibi oyuncuları durdurmakta zorlanan Potanın Perileri, rakibinin 10-0’lık serisine engel olamadı. Nihayetinde, bitime 1 dakika kala skor üstünlüğü İspanyolların eline geçti. Skor tabelasında 62-60 İspanya üstündü. Fakat bitime 4 saniye kala sahneye çıkan isim; Lara Sanders oldu.

Turnuva boyunca sahada takımımız adına önemli katkılar sunan devşirme oyuncumuz Lara Sanders, bu maçta bitime 4 saniye kala bulduğu isabetle skoru 62-62 dengeye getirdi. Maçı uzatmaya taşıma ümidiyle İspanyolların son topunu savunmaya çalıştık. Fakat madalya hayallerimiz tam anlamıyla suya düştü. Anna Cruz, bir kez daha canımızı yaktı ve maçı İspanya’ya getiren son saniye basketini kaydetti.

Milli sporcularımız, bir kez daha çeyrek finalde veda etti turnuvaya. Maçı uzatmaya taşıyıp yarı finale çıkmak, en azından bronz madalya kazanmak o zamanki jenerasyona çok yakışacaktı. Kazanılabilecek bir madalya, 2010’lu yılların başından o zamana kadar elde edilen başarı zincirinin son ve belki de en güzel halkası olabilirdi. Buna rağmen kadın sporcularımız, parkede ter döktükleri her saniyede basketbolseverlere parayla satın alınamayacak hisler yaşattılar.

Potanın Perileri, Olimpiyat Oyunları seviyesinde iki kez çeyrek finale kalarak basketbolun bir cinsiyetinin olmadığını kanıtladı. Ülkemizdeki basın mensupları her gün erkek futbol ve basketbol takımlarının haberlerini çarşaf çarşaf yayınlamayı tercih etse de kadın sporcularımız, parkedeki mücadelesini yedi kıtaya haykırdı.

 

Buğra Topuz

VSPOR DERGİSİ

Tutkunu olduğumuz bu sevdaya delicesine ilerlediğimiz bu yolda sporun kitleleri tek bir noktada birleştirdiğine inanlardanız: Zafer (Victory). Sporda başarılı olmanın bir branşta kazanılan zaferin ne demek olduğunu en iyi anlayanlar belki de spor aşkına sahip olan insanlardır. Lebron James’in, Jordan’ın, Boliç’in, Sergen Yalçın’ın ve Kobe Bryant’ın kazandığı bir karşılaşma sonunda gösterdikleri reaksiyon insanlığın zafer kazanmaya ne kadar tutkulu olduğunu göstermektedir.

Abone Ol

Victory Dergi içerikleriyle ilgili e-posta bületinimize kaydolun!

victorydergi.com 2021 © Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Uygulama: Aksel Gültekin