Northern Iowa Kolej takımının eski starı ve senior sezonunda oyuncu, yardımcı koçluk kariyeri, ardından bir sene Britanya Basketbol Ligi’nde oyuncu-koç kariyeri, sonra tamamıyla basketbol koçluğuna adanmış sıra dışı ve olağan dışı bir hayat ve kariyer; Nicholas David “Nick” Nurse.
Britanya Basketbol Ligi’ne getirdiği vizyon ve yaptıklarıyla beraber kendi kariyerini inşa eden Nurse, Belçika ve yine İngiltere maceralarından sonra 2007’de başına geçtiği NBA G League takımı Iowa Energy (bugün Iowa Wolves, Minnesota Timberwolves takımının G League alt takımı) ile aldığı önemli başarılar ve 2011 yılındaki şampiyonlukla beraber yoluna Houston Rockets’ın G League takımı Rio Grande Valley Vipers başarıları devam etti. 2013 yılında tekrar G League şampiyonluğu yaşadı. Ardından Toronto Raptors’ta Dwayne Casey’in yanına asistan koçluk görevine getirildiğinde tarihler Temmuz 2013’ü gösteriyordu. Dwayne Casey hücum planlarını şekillendirmesi konusunda ipleri ona vermişti. Özellikle takımın pas trafiği ve şut aksiyonları kalburüstü bir noktaya çıkmıştı. Ancak Toronto Raptors toplamda o eşiği aşamamış ve yine şampiyonluk başka bir bahara kalmıştı. Dwayne Casey’in görevine son verilmesinden sonra takımın başına temelli olarak Nick Nurse geçmişti. Bu değişim aynı zamanda NBA’de taktiksel anlamda birçok değişim olacağının habercisiydi.
Oyuna Koçların Artan Etkisi
Aslında 2010’larla beraber koçların oyuna olan etkisi fazlaca bir hâl almıştı. Zira eskiden oyuncuların belli başlı ve kendi oynadıkları stile göre şekillenen oyun stratejileri; 2010’larda ise koç ve ekibinin tamamen kontrolüne geçmişti. Özellikle maç içi aksiyonlarda set set hücum ve savunma planlarının değişmesi Play-Off mücadelelerinde korkunç bir seviyeye çıkmıştı. Bu durum, son on yılda belki de NBA’deki en büyük gizli değişimlerden biriydi.
Kawhi Leonard, olaylı ayrılma kararı sonrası Demar Derozan ile takas edilerek Toronto yolunu tutmuştu. Bu takasla beraber Nick Nurse için şampiyonluk hayalleri hiç de uzak değildi. Zira normal sezonda Kawhi Leonard’ın olmadığı maçlarda (load management sebebiyle) takımı onsuz oynatmaya ikna etmişti. Ve Kawhi için bitirici hatta üst noktaya çıkarıcı bir serbest rol vermişti kendisine. Böylece Toronto Raptors tıkır tıkır işleyen bir yapıya bürünmüştü. Ancak asıl meziyet Nick Nurse’nin NBA’de daha önce eşine rastlanmamış bir şekilde maç maç değişen oyun yapısıydı.
Özellikle rakipleri hücum ve savunma setlerinde maçına göre değişen ve tüm temel basketbol aksiyonlarını neredeyse Toronto Raptors maçlarında görüyorduk. 2019 NBA finallerinde rakip büyük güç Golden State Warriors idi. Ancak Toronto; Kyle Lowry, Fred Vanvleet, Pascal Siakam, OG Anunoby, Marc Gasol, Serge Ibaka önderliğinde ve Kawhi Leonard gibi bitirici güçle şampiyonluğa yürürken bile bu değişken oyun yapısını serinin altı maçında da görmemize vesile oldu. Tabii Raptors’un bir şansı vardı. Kevin Durant ve ardından Klay Thompson’ın Golden State Warriors tarihinin seyrini değiştiren ağır sakatlıkları Raptors’un şampiyon olmasındaki diğer yardımcı faktörlerdi.
Nurse Farkı!
2019 – 2020 normal sezonunda Kawhi Leonard’ın ayrılmasına rağmen sürekli değişen ve her maç farklı hücum, savunma planlarıyla çıkan Nick Nurse değişmemişti. Takımı normal sezonda epey iyi bir şekilde ilerlerken araya COVID-19 virüsü girmişti. Bu nedenle tüm spor organizasyonları gibi NBA de kesintiye uğramıştı. NBA Bubble ortamında sezon devam edip Raptors Play-Off’lara kalırken Nurse yine işin başındaydı. Çok eksiği olan Brooklyn’i rahat bir şekilde 4-0 ile geçtiler. Yarı finallerde karşısında Boston Celtics vardı. Maç aslında Brad Stevens vs Nick Nurse maçıydı. Yedi serilik bu maç tam bir taktik savaşı içerisinde geçiyordu. Nick Nurse yine her maçın her bölümünde farklı taktiklerle rakibinin karşısındaydı. Sürekli ters eşleşme kovalama, zaman zaman rakibi yıldırmak için kullandığı alan savunması, box-and-one, triangle and two gibi savunma stratejileriyle rakibi epey zorlayan bir Raptors vardı sahada. Ancak o bitirici oyuncu eksikliğini fazlasıyla yaşadıkları süreçte Boston Celtics bir adım öne çıkmıştı. Ve seriyi de almıştı.
Bu sezonun Toronto Raptors açısından iyi geçtiği söylenemez. Çünkü, COVID-19 virüsü ve yeni protokollerle beraber sakatlık problemleri de baş göstermişti. Üstüne Siakam ve Gasol gibi takımın iki önemli oyuncusunun ayrılmasıyla Nick Nurse’nin işi çok zorlaşmıştı. Ancak yine her türlü sıkıntıya rağmen Nurse, elindeki her oyuncudan fayda almayı başardı. Takımını bir şekilde Play-In içerisinde tutmaya çalışması büyük takdiri hak ediyor.
Basketbolu Özgür Bırakan Taktik Anlayışları
Aslında Nick Nurse’nin benchteki halleri ve kafa yapısıyla beraber kesinlikle “Hiperaktivite Bozukluğu” ve “Dikkat Eksikliği” (ADHD) sorunu olduğunu düşünüyordum. Çünkü aynı sorundan çocukluktan beri muzdariptim. Sürekli farklı şeyler deneyen ve kendisine güvenen bir yapı içerisinde bu serbestlikle beraber NBA’de zaman içerisinde kalmış geleneksel kalıpların tamamen yok edilmesinde önemli bir rol oynadı. Zira kendisi Amerikan sporlarında gördüğümüz geleneksel öğretilerin dışına gerdan kıra kıra ve umursamadan çıkarken bile aklında hep farklı şeyler vardı. Basketbolu sınırlandırmamak hatta sınır çekmemek onu özgür bırakmak üstüne kurdu taktiklerini. Böylelikle muhafazakârlığın ve sıradanlığın kolaycılığına kapılmadan basketbolu nasıl daha iyi oynayabileceklerini hep kafasında kurguladı. Takımlarına da bunu empoze etmeye çalıştı. Her anlamda hayatı ve basketbol koçluğu kariyeri olağan dışı başlayıp devam etse de Nick Nurse; renkli kişiliği, samimi ve içten karakteri ve benchteki sıra dışı halleriyle beraber bu durumdan büyük keyif alarak basketbolla yaşamaya devam ediyor.
