Diğer SporlarTenisMaria Sharapova: Durdurulamaz

Serdar Sütcü2 sene önce9 dakika

Açık dönemde kadın tenisine damga vuran isimleri sıralasak hemen her tenissever onu ilk beş arasına mutlaka yazacaktır.
Genç yaştan itibaren kazandığı başarılar, kortta gösterdiği kararlılık, mücadele ve sosyal hayatında elde ettiği popülerlikle Maria Sharapova benim oluşturduğum listenin en başlarında her zaman kendisine yer bulacaktır.

UMUDA YOLCULUK

Sharapova‘nın sıradan başlayan ama sonrasında sıradışı bir hikayeye dönüşen hayatının belki de en büyük dönüm noktası kendisinin ilk antrenörü olan babası Yuri Sharapov’un verdiği kararla başladı. 2017 yılında yayımlanan Maria Sharapova otobiyografisinde şöyle bir diyalog geçmektedir:

– Maria’nın tenisi Mozart’ın müziği gibi, bir gün dünyanın en iyisi olabilir.
– Bunda kötü olan ne?
– 18. yüzyıl Viyana’da değiliz, 20. yüzyılda Soçi’deyiz. Mozart şimdi burada yaşasaydı adını kimseye duyuramazdı bile.

Masha’nın yeteneğinden ve bulundukları noktada bu yeteneğin keşfedilemeyeceğinden emin olan Yuri rotayı yeni kıtaya çevirdi.
Yanında küçük bir kız ve cebinde sadece 700 dolarla, büyük bir maceraya atılacak olan Yuri Sharapov’un bu fedakarlığı yıllar sonra göz yaşartan ve herkese ilham kaynağı olan harika bir hikaye dönüşecekti. Umuda yolculuk başlamıştı artık ve geriye dönüş söz konusu bile değildi.

BOLLETTIERI’NİN DOKUNUŞU

Yuri ve Maria Sharapova, yeni kıtada gelecek arayışı için soluğu tenis dünyasının efsane antrenörlerinden Bollettieri’nin akademisinde almıştı. ABD’nin doğu kıyısı Florida’da bulunan akademi yıllar içerisinde bir tenisçi fabrikasına dönüşmüştü.
Gençlik yıllarında vasat bir oyuncuyken, dünyanın en popüler antrenörlerinden birisine dönüşen Bollettieri’nin maharetli ellerinde bir çok dünya yıldızı ortaya çıkmıştı. Monica Seles, Andre Agassi ve Jim Courier gibi ismler bu listenin başında yer alıyorlardı.
Kort içerisinde fazla başarı sağlayamayan ama güzelliği ve zerafetiyle dünyanın en popüler sporcularının başında gelen aynı zamanda Sharapova‘nın da vatandaşı olan Anna Kournikova’da bu akademide eğitim görmüştü. Ancak, Maria Sharapova vatandaşından çok farklı bir profil çizecek ve tenis dünyasına kazandığı başarılarla damga vuracaktı. Bollettieri’nin sihirli dokunuşları meyvelerini vermeye ve hikaye çoktan yazılmaya başlamıştı artık.

2004: HERŞEYİN DEĞİŞTİĞİ YIL

2004 yılının ilk Grand Slam turnuvası Avustralya Açık’ın üçüncü turunda vatandaşı Anastasiya Mıskina’ya üç sette kaybeden ama dünya sıralamasında ilk 20‘ye giren Masha için işler planlandığı gibi gidiyordu. Ancak, elde ettiği bu başarı elbette ona yetmeyecekti. Bir Grand Slam turnuvası kazanmayı aklına koymuştu. Ve, her gün var gücüyle bu hayali için çalışmaya devam ediyordu. 2004 yılının ikinci Grand Slam turnuvası olan Fransa Açık turnuvasında çeyrek final oynamayı başardı. İyi bir toprak oyuncusu olan Paulo Suarez’e iki sette kaybederek turnuvaya veda etmişti. Ama, elde ettiği bu tecrübe kısa süre içerisinde Masha’ya büyük bir zafer yaşatacaktı.


Grand Slam turnuvaları içerisinde en prestijli olanı Wimbledon’dır. Ve, her profesyonel tenisçi bu şampiyonluk kupasını kaldırmanın hayalini kurar. Beyazlar içerisinde henüz 17 yaşında merkez korttaki herkesi kendisine hayran bırakan bu kızın hayalini yaşaması için önünde sadece 1 maç kalmıştı. 13 Numaralı seribaşı olarak katıldığı turnuvada olağanüstü bir performans sergileyip finale çıkmayı başaran Masha’nın karşısında çok güçlü bir rakip olan Serena Williams vardı. Beklentilerin ve tahminlerin aksine harika bir mücadele örneği göstererek Serena’yı 6-1 ve 6-4’lük skorlarla mağlup etmeyi başaran bu ‘küçük kız’ en büyük hayaline kavuşmuş ve merkez kortta şampiyonluk kupasını kaldırmayı başarmıştı. 2004 yılı Maria Sharapova için kariyerinde zirveye çıkmaya başladığı yıl olmuştu. Elde ettiği bu Grand Slam zaferini sonrasında 2006’da Amerika Açık, 2008’de Avustralya Açık, 2012 ve 2014 yıllarında Fransa Açık’da da tekrar edecek ve kariyer Grand Slam’ini tamamlama başarısını gösterecekti.

Adı doping skandalı ve aldığı cezayı çektikten sonra geriye dönmek için ‘cılız’ kalan mücadelesiyle anılsa da Sharapova hafızalarda kort içinde ve dışında elde ettiği başarılar ve güzelliğiyle hafızalarımızda yer alacak.

Serdar Sütcü

Tenis Milli Takım antrenörlüğü yapmış bir spor tutkunuyum.Sporun her branşından keyif alıyorum . Profesyonel spor eğitmenleriyle ,hizmet almak isteyenleri bir araya getiren mobilfit.com.tr’nin kurucusuyum .

VSPOR DERGİSİ

Tutkunu olduğumuz bu sevdaya delicesine ilerlediğimiz bu yolda sporun kitleleri tek bir noktada birleştirdiğine inanlardanız: Zafer (Victory). Sporda başarılı olmanın bir branşta kazanılan zaferin ne demek olduğunu en iyi anlayanlar belki de spor aşkına sahip olan insanlardır. Lebron James’in, Jordan’ın, Boliç’in, Sergen Yalçın’ın ve Kobe Bryant’ın kazandığı bir karşılaşma sonunda gösterdikleri reaksiyon insanlığın zafer kazanmaya ne kadar tutkulu olduğunu göstermektedir.

Abone Ol

Victory Dergi içerikleriyle ilgili e-posta bületinimize kaydolun!

victorydergi.com 2021 © Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Uygulama: Aksel Gültekin