Giuseppe Marotta günümüzde dünya futbolunun en fark yaratan yöneticilerinden birisi konumunda. Üst seviye yöneticilik kariyerinde önce Sampdoria’yı Serie B’den Şampiyonlar Ligi’ne katılacak kalibreye getirdi. Ardından “Calciapoli Skandalı” ile sarsılmış Juventus’u küllerinden doğurdu. Ve son olarak belki de dünya futbolunun en istikrarsız elit kulüplerinden biri olan İnter’i hem saha içinde hem saha dışında müthiş bir dönüşüme sokmayı başardı. Tüm bu veriler, onun sahip olduğu yöneticilik ve liderlik özelliklerinin ne derece ileri seviyede olduğunu açıkça sergiliyor.
Başlangıç: Serie C, Serie B ve Serie A Yılları
Giuseppe Marotta yöneticilik kariyerine, henüz 21 yaşındayken, doğduğu şehrin kulübü olan Serie C takımlarından Varese’de “Gençlik Departmanı Direktörü” olarak başladı. Daha 1 yıl geçmişken 1979’da Varese yönetimi onu kulübün genel menajeri olarak atadı. Kulübün üst düzey yöneticileri onun için, ‘predestino asto’ yani ‘kaderi mükemmellik üzerine yazılmış olan’ yorumunda bulunuyorlardı. Çünkü Marotta genel menajerlik görevine geldikten sonra kulübü 5 sezon boyunca aralıksız oynayacakları Serie B’ye çıkaracak takımı kurmuş ve yönetmişti.
Marotta parlak kariyerinin başlangıcı olan Varese’den ayrılıp kariyerinin en önemli çıkışını yaşadığı Venezia’ya gelene kadar, idolüm dediği ve profesyonellik adına çok şey öğrendiğini söylediği Adriano Galliani ile Monza’da çalışmaya başladı. Sonrasında ise Como ve son olarak Venezia ile aynı kıyıyı paylaşan Ravenna kulüplerinde üst düzey yöneticilik görevleri yaptı. 1995-96 sezonunda Venezia kulübünün sahibi Maurizio Zamparini, Giuseppe Marotta’ya güvenerek kulübün saha içi ve saha dışı tüm sorumluluğunu ona verdi. Maurizio Zamparini’nin sonradan sahibi olduğu Palermo kulübünde 17 sezonda 40 teknik direktörle çalışacak derecede takıntılı ve sürdürülebilir bir ilişki kurması zor bir profile sahip olmasına rağmen bu ikili 5 sezon boyunca birlikte çalıştı. Zamparini ile geçen 5 sezon Marotta’nın diplomasi yeteneğini güçlendiren ve kariyerinde onu üst seviyeye hazırlayan en önemli deneyimlerden birisi oldu. Marotta, 3. sezonunda 1998’de Venezia’yı 30 sene sonra Serie A’ya çıkararak tarihi bir başarının mimarı olmuş ve Christian Vieri, Alvaro Recoba, Fabio Bazzani gibi ülkenin en yetenekli ve gelecek vadeden futbolcularına imza attırmıştı.
Gelişim: Atalanta ve Sampdoria Yılları
Avrupa ve dünya futbolunun en gözde futbolcularının Serie A’da oynadığı bir dönemde Atalanta ile ligi, 2000-01 sezonunda 7’nci ve 2001-02 sezonunda 9’uncu bitirdiler. Atalanta seviyesinde bir kulüp için lig standartları düşünüldüğünde fazlasıyla memnuniyet verici sayılabilecek iki sezonun ardından Marotta bu sefer rotayı İtalya’nın batı kıyısına çevirmişti.
Marotta 2002-03 sezonunda Sampdoria ile kulüp tarihinin 1946’dan beri yaşadığı en başarısız sezonunu geçirmiş ve sezonu Serie B’de 10’uncu sırada tamamlamıştı. Marotta, kariyerinde -sonrasında birçok kez yaptığı gibi- radikal ve acımasız kararlar alarak kadroyu tamamen yenileme yoluna girmişti. Aynı sezonda kulübü Riccardo Garrone’nin satın almasıyla nakit konusunda da rahatlama yaşayan Marotta, Fabio Bazzani ve Sergio Volpi gibi Serie A’nın tecrübeli futbolcularını kulübe kazandırmış ve onların etrafına kulübe uzun süreler hizmet edecek olan Andrea Palomba, Maurizio Domizzi ve Andrea Gasbarroni gibi gelecek vadeden yetenekli futbolcular yerleştirmişti. Aşı tutmuştu; Sampdoria 2002-03 sezonu sonunda tekrar Serie A’ya çıkmış ve İtalya Kupası’nda çeyrek finale kadar ilerlemişti.
Marotta 2004 yılında genel menajerlikten kulübün CEO’luk görevine getirilirken, kulübün eski futbolcusu Fabio Paratici’yi futbolcu takip departmanına şef olarak atamıştı. İkilinin başarılarından sonra Paratici “Beppe’nin sağ kolu” olarak nitelendirilmeye başlandı. Sampdoria, 2004-05 sezonunda ligi 6. bitirirken Şampiyonlar Ligi’ne katılmayı 1 puanla kaçırmışlardı. Ancak Sampdoria yine de UEFA Kupası’na katılırken Marotta kariyerinde ilk kez uluslararası seviyeye yükselmişti. Sonraki sezonlarda kendisine has hâle gelecek ‘shock market’ yaklaşımıyla kulübe Real Madrid’den Antonio Cassano ve Fiorentina’dan Giampaolo Pazzini’yi kazandırarak Serie A tarihinin en kriminal forvet ikilisini oluşturmuştu. Kulüp birkaç sezon bocalasa da sonraki iki sezonda harika günler yaşamış ve 2009-10 sezonunu ligde 4. sırada bitirerek Şampiyonlar Ligi’ne katılma adına play-off oynamaya hak kazanmıştı.
Ustalık Eseri: Juventus
Sampdoria, Şampiyonlar Ligi’nde play-off oynamaya hak kazanırken Juventus ligi 7. bitirmişti. 2010 Mayıs ayında Andrea Agnelli başkanlığa geldiğinde yegâne hedefi Juventus’ta tekrar kazanan takım mottosunu doğal bir his haline getirmek ve hem saha içi hem saha dışında fark yaratan bir kulüp oluşturmaktı. İlk icraatlarından birisi Giuseppe Marotta’yı kulübe getirmek oldu ve saha içiyle ilgili tüm yetkiyi ona verdi. Juventus, Marotta’yı kulübe kazandırırken ‘sağ kolu’ diye bilinen Fabio Paratici’yi de birlikte getirmişti.
Marotta için işler pek de iyi başlamamıştı. Büyük takım yönetmenin verdiği medya baskısı ve yüksek beklentiler onun için ilk sezonunda en büyük zorluklar olmuştu. Marotta’nın ilk transfer dönemini hayal kırıklıklarıyla geçmişti. Leonardo Bonucci dışında transfer edilen Milos Krasic, Jorge Martinez, Luca Toni, Aquliani gibi oyuncular takıma hiçbir katkı vermeyerek tamamıyla hayal kırıklığı olmuştu. Juventus, kimyası tutmayan bir kadro ile ilk sezonunda ligi 7. bitirdi. Bu hayal kırıklığı sezonu, Juventus için milat olmuştu. Zira Marotta, Sampdoria’da yaptığı gibi takımı temizleyip genç ve başarıya aç futbolcuları, deneyimli ve üst segment futbolcuların etrafında kurmaya karar verdi.
2011-12 sezonunda Stephan Lichtsteiner, Andrea Pirlo, Arturo Vidal ve Mirko Vucinic gibi özel oyuncuları transfer ederek kulübü çok büyük başarılara taşıyacak takımın iskeleti oluşmuştu. Bu kadro, Juventus’un eski kaptanlarından Antonio Conte’ye emanet edilmişti. Juventus, o sezonu tek bir maç dahi kaybetmeden Scudetto kazanarak tamamladı. Marotta, Juventus kariyeri sona erdiğinde ise kariyerinin en güzel anısının bu şampiyonluk olduğunu söylüyordu. Marotta’nın büyüsü ortaya çıkmış ve kulüp için tekrar elitler sahnesine çıkmanın eşiğine gelinmişti.
Juventus müthiş bir dönemin başlangıcını yapmış ve Marotta’nın sorumluluğu 2018 Ekim ayında bitene kadar Serie A’da üst üste 7 şampiyonluk, Şampiyonlar Ligi’nde 2 kez final oynamıştı.
Marotta’nın en büyüleyici özelliği transfer dönemlerini minimum maliyet ve maksimum kaliteyle bitirmesiydi. Sonraki yıllarda Juventus’u Şampiyonlar Ligi yarı finallerine ve finallerine taşıyacak elit takımı kurmaya 2012-13 sezonunda başladı. Paul Pogba, Nicolas Anelka, Lucio, Carlos Tevez, Kingsley Coman, Fernando Llorente, Patrice Evra, Daniel Alves, Sami Khedira, Emre Can gibi üst seviye futbolcuları ücretsiz veya ciddi olmayan transfer bedelleriyle kulübe kazandırarak Agnelli ailesinin tek beklentisi olan ‘kazanan takım’ yapısını oluşturmayı başardı. “Futbol dünyasında takım kurmak bir mimarlıksa; o, bu işin Antoni Gaudi’sidir” diyebileceğimiz hünerlere sahip olan Marotta, 2012’de ücretsiz transfer ettiği Pogba’yı 2016 yazında Manchester United’a 105 milyon avroya satarak dönemin transfer rekorunu kırmıştı.
2014 yılında Avrupa kupalarında takımı istenilen seviyeye çıkaramayan Antonio Conte ile yollar ayrılmış ve yerine Massimiliano Allegri getirilmişti. Allegri, ona duyulan güveni haklı çıkararak Juventus’u yeniden doğuş sonrası 2015’te Şampiyonlar Ligi’ndeki ilk finaline çıkarmıştı. Juventus, Berlin’deki finalde tarihin en güçlü hücum hattı olarak gösterilen Messi – Suarez – Neymar’a sahip FC Barcelona’ya 3-1 mağlup olmuştu. 2017’de ise tekrar finale kadar çıksa da bu sefer bir başka İspanyol ekibi Real Madrid’e Cardiff’te 4-1 mağlup olarak yine Avrupa’nın en büyüğü olma şansını kaçırmıştı. Juventus, Şampiyonlar Ligi’ni 2 kez kazanmış olsa da 7 kez final kaybederek bu alanda bir rekorun sahibi.
Marotta, kariyerinin en özel transferine ilk adımını Jorge Mendes ile Joao Cancelo transferini tamamladıktan sonra Mendes ile yaptığı kısa bir sohbeti sırasında atmıştı. Cristiano Ronaldo transferi Juventus için en üst seviye anlamına geliyordu. 5 kez Altın Top ödülünü kazanmış Ronaldo, Juventus’a Şampiyonlar Ligi Kupası’nı kazandırma hedefiyle 2018 yazında 112 milyon avroya transfer edildi. Ronaldo transferi Juventus için güçlü kulüp kategorisinden elit kulüp kategorisine tekrar girmek demekti. Bu transfer Juventus için saha içinde olduğu kadar saha dışında da tamamlayıcı bir roldeydi.
Ekim 2018’de Juventus yönetimi yeniden yapılanma sebebiyle Marotta’nın görevine son verme kararı almış ve Marotta 40 senelik kariyerinde ilk kez devam eden bir sezonda işsiz kalmıştı. 2010 yılında göreve başladığında ismi ve imajı Calciapoli skandalından dolayı lekeli olan Juventus’u 2018 yılında bıraktığında ise Juventus eskisinden de güçlü bir takım olmuştu.
Ve Şimdi İnter
Harika 8 yılın ardından Marotta için yeni bir mücadelenin vakti gelmiş ve tıpkı Juventus’un onu istediği gibi İnter de eski günlerine ulaşma isteğiyle Marotta’yı kulübün CEO’luk pozisyonuna getirdi.
Çinli Suning şirketinin 2015’te çoğunluk hisselerini aldığı İnter, yeni döneminde pek iyi başlamamıştı ve kulüp hem saha içi hem saha dışında güçlü bir mevcudiyet oluşturmak için üst düzey yöneticilerinde değişiklikler yaptı. İnter; Arsenal ve İtalya Futbol Federasyonu’nun da en çok istediği adam olan Marotta’yı Juventus’tan ayrıldıktan sonra 3 hafta içinde ikna edip imza attırma başarısı göstererek ciddi ve sürdürülebilir bir projenin haberini de vermiş oldu.
İnter’de Luciano Spaletti ile beklenen gelişim gösterilemeyince Marotta tıpkı Juventus’ta olduğu gibi Antonio Conte’yi takımın başına getirdi. İnter ile yıllığı 30 milyon avroluk sözleşme yapan Conte dünyanın en çok kazanan ikinci teknik direktörü olduğunda Marotta fazlasıyla eleştirilmiş olsa da; Conte’nin bir proje başlatmada en iyi isim olduğunu herkes kabul ediyordu. Öyle ki İnter, Conte ile ilk sezonunda üst üste sekizinci şampiyonluğunu kazanan Juventus’un 2 puan gerisinde ligi 2. sırada tamamladı. İçinde olduğumuz 2020-21 sezonunda ise şampiyonluğa en yakın takım durumunda ve muhtemelen şampiyon olacaklar.
Marotta transfer konusundaki hünerini İnter’de de kısa dönemde fazlasıyla gösterdi. Diego Godin, Alexis Sanchez, Arturo Vidal ve Aleksandr Kolarov gibi isimleri ya ücretsiz ya da çok düşük bir ücrete transfer etti. Takıma, başarıyı tatmış ve lider karakterli futbolcuların etrafına Nicola Barella, Stefano Sensi, Achraf Hakimi gibi genç ve parlak futbolcuları monte ederek ligin en güçlü takımını oluşturmuş oldu. Bu isimlere ek olarak takımın kaptanı Mauro Icardi sözleşme konusunda çıkardığı problemler sebebiyle önce kadro dışı bırakılmış, sonra PSG’ye 50 milyon avroya satılmıştı. Marotta, bu ismin yerine kendisinin pek de tarzı olmayan bir şekilde 72 milyon avro gibi çok yüksek bir bonservis bedeli ile Lukaku’yu takıma kazandırdı. Lukaku – Lautaro ikilisi tıpkı Cassano – Pazzini ikilisi gibi Serie A’nın en tehlikeli forvet ikilisi haline geldiğinde Lukaku’nun bonservis bedeli çoktan unutulmuştu.
Marotta, 2014 yılında İtalya Futbolu Onur Ödülü’ne layık görülerek Massimo Moratti, Adriano Galliani ve Silvio Berlusconi gibi ikonik isimlerin arasına kendi ismini yazdırdı.