Beyzbol, Amerikan toplumunun bir araya gelmesi adına önemli bir olaydır. Sporun icadından beri kamunun sosyalizasyon süreçlerinden biri haline gelmiştir. Toplum nezdinde spiritüel yanları olan, sinemaya, edebiyata ve birçok içeriğe konu olan bir spordur. Amerikan toplumunda çeşitli sosyologlar tarafından tanımlanan “devlet dini” kavramının içinde yer alan spor müsabakaları bir nevi dini ayin gibi görülmektedir. Ulusal Futbol Ligi (NFL) finali olan “Super Bowl” ve Ulusal Beyzbol Ligi (MLB) finali olan “World Series”, bu dini ayinin en tepe noktası konumundadır. Çünkü, toplumun her kesiminin bir müsabaka etrafında birlikteliğini hedefleyerek milliyetçi damarlarını kabartmaktadır.
Amerikan tarihinde belki de modern dönemde bile var olması sebebiyle günümüzde de etkileri sert bir şekilde hissedilen ırkçılık ve toplumsal ayrışma, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tekrar ortaya çıkmıştır. Ayrıca uzun yıllar Amerikan toplumunda büyük sorunlara neden olmuştur. Bu durum, spor dallarında da baş göstermiştir. Siyahi ve Afrika kökenli sporcular ya kendi kurdukları liglerde oynamakta ya da kulüpler kamunun tepkisini almamak için siyahi sporcuları tercih etmemektedir. Öte yandan İkinci Dünya Savaşı’nda patlak veren yoğun genç nüfus kaybından sonra beyzbol, Amerikan futbolu ve basketbol gibi spor dallarıyla uğraşanların sayısı da bir anda artmıştır.
Değişime İlk Adım
Askeri hizmetinden dönen Jackie Robinson, siyahların beyzbol liginde olan Kansas City Monarchs ile sözleşme imzalamıştı. Bu imza onun kariyer başlangıcıydı. Başladığı lig, sadece siyahilerin takip ettiği ve oynadığı bir ligdi. Bu ligin, “Renkli sporcular oynayamaz” minvali yazısız kuralı var gibiydi! Bundan dolayı da oyuncular, lig içerisinde sirkülasyon oluşturuyordu.
Bazı vizyoner yöneticiler tarihte kırılmaların ve yeni dönemlerin mimarı olmuştur. Branch Rickey, genç yaşından itibaren beyzbolun içerisinde hem oyuncu hem de yönetici olarak var olmuş önemli bir spor insanıydı. Sadece beyaz oyunculardan oluşan bir ligde, farklı kökenli oyunculara da yer verilmesi gerektiğini düşünüyordu. Özellikle ligdeki renk bariyerinin kalkması için uzun zamandır planlama yapıyordu. Büyük uğraşlar sonucu Robinson’ı takıma kattı. Ancak, Jackie Robinson MLB’ye katılan ilk siyahi oyuncuydu. Haliyle, bu süreçte hem Rickey hem de Robinson büyük sorunlar yaşadılar. Rickey, saha dışında ve işin bürokratik kısımlarında Robinson’a inanmıştı. Lige, diğer siyah oyuncuların da katılabilmesi adına büyük çaba sarf etmişti. Böylece beyzbolda büyük kırılma ve değişime imza atılmasında büyük rol oynamıştı.
Siyahlara Açılan Yeni Yol
Jackie Robinson, ikinci kaleci (second baseman) olarak görev yapıyordu. Özellikle atış esnasında hareketli vücut ve ayak aksiyonlarıyla rakibini psikolojik olarak hataya zorlayan bir oyunu vardı. Rakip takımın atıcısının odağını ve dikkatini bozmayı tercih eden yapıdaydı. Bununla beraber oyunun statikliğinin aşılmasında da katkı sağlamıştı. Ayrıca atletik olması ve oyun zekâsı sebebiyle lige girdiğinden itibaren oyuna yeni soluklar getirmişti. Altı defa all-star ve 1947’de aldığı “Ligin En İyi Çaylağı” apoletlerinin yanında Dodgers ile 1955 yılında World Series’i kazanarak şampiyonluk yaşamıştı. Bu şampiyonlukla beraber kariyerini de tamamlamıştı.
Jackie Robinson, profesyonel kariyerinde hem takım arkadaşları hem de Branch Rickey’in destekleriyle zorlu günleri atlatabilmişti. Sonunda ligde kabul görmüş ve birçok siyah sporcunun lige girmesinde öncü olmuştu. Fakat kendisi bu süreçte çok zorlanmıştı. Her ne kadar saha içinde rakip takım taraftarlarından korkunç baskılar ve tepkiler görse bile saha dışında da çok önemli sorunlara göğüs germişti. Aslında saha içerisinde bu değişime rağmen saha dışındaki ayrımcılık ve ırkçılık uzun yıllar devam etmişti. Robinson, bu büyük toplumsal sorunun çözümünde çabalar göstermişti.
Sporculuğunun yanında siyahilerin temel insani haklarını kazanması konusunda öncülük etmiş bir aktivisttir. Sinema, televizyon, edebiyat gibi birçok alanda portrelenmiştir. Yarattığı etki ve bıraktığı miras ile bugün hâlâ adı önemle anılan bir sporcu olmuştur. 42 numaralı formasının bütün beyzbol takımlarında emekliye ayrılması, hem ne kadar önemli bir karakter ve sporcu olduğunun hem de toplumsal bir etki yarattığının kanıtı niteliğindedir.