Takvimler 10 Haziran 1988’i gösteriyordu. Batı Almanya’da düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası’nda final turuna sekiz takım kalmıştı. Danimarka, İngiltere, İtalya, Hollanda, İrlanda, İspanya, Batı Almanya ve tabiî ki bu kapitalist Avrupa ülkelerine karşı Doğu Bloğu’nun lideri Sovyetler Birliği…
Sovyetler Birliğinde Spor ve Futbol
Sovyetler Birliği’ni diğer ülkelerden ayıran temel fark, sporun toplumsal bir olgu olarak ele alınmasıydı. Spor ve özellikle futbol, sosyalist toplum inşa etme çabasının önemli eğitim basamaklarından biriydi. Bireysel bir fenomen olarak değerlendirilmekten uzaktı. SSCB’de sporun; sosyo-kültürel yapının şekillenmesi ve sosyalist toplumun inşasında önemli rolü vardı.
Sporda görüldüğü gibi, Sovyetler Birliği’nin futbol anlayışı da günümüz normlarından çok farklıydı. Günümüz işleyişinde maddi ve manevi başarı merkezli planların en işlevsel parçalarından biri futboldur. Fakat bu, işçi sınıfının egemenliği altında her insanın ulaşabileceği bir hal almış, her zamankinden çok daha sosyal ve hür kılınmıştı.
Yeryüzünün Şeytanları
Ancak beyaz üzerine kırmızı şeritli, ‘’CCCP’’ yazılı formalarının sade güzelliğini; sergilediği takım oyunuyla yeşil sahalara yansıtan Sovyet ekolü yalnızdı. 1988 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda, finale uzanan yolda tek başına ilerleyecekti. Çünkü, o yıllarda dünyadaki en büyük düşman, komünizm ve sosyalizmdi. Sosyalist Sovyetler Birliği, tüm dünyaca özellikle de kapitalist Avrupa ülkelerince ‘’yeryüzünün şeytanları’’ olarak nitelendiriliyordu.
80’li yılların sonuna doğru oluşan ve 1988 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda parlayan Sovyet futbol ekolünün içerisinde birçok yıldız isim mevcuttu. O dönem Sovyet ekolünün en etkili parçası Igor Belanov’du. 1986 yılında Avrupa’da yılın futbolcusu ödülünü almış ardından da, ”BALLON D’OR” ödülüne layık görülmüştü. Lev Yashin ve Oleg Blokhin’den sonra bunu başaran bir diğer Rus futbolcuydu. 1988 yılına gelindiğinde ise Avrupa Futbol Şampiyonası’nda sergilediği milli takım performansı ile birçok spor dergisi tarafından Avrupa’da yılın futbolcusu ödülüne aday gösterildi. Igor Belanov’a Oleh Protasov, Rinat Dasaev, Ivan Vishnevskiy ve Oleksandr Zavarov gibi Sovyet futbolu için oldukça önemli isimler eşlik ediyordu. Bir neslin gözünü futbola doyuran Sovyet ekolünün, o dönem başındaki isim ise Valeri Lobanovski’ydi.
Finale Yürüyen Yol
Sovyetler Birliği, 1988 Avrupa Futbol Şampiyonası final turuna Hollanda, İngiltere ve İrlanda’nın bulunduğu B Grubu’nda başlamıştı. Hollanda ve İngiltere karşısında galibiyet, İrlanda karşısında ise beraberlik aldı Sovyetler Birliği. Buna karşın grubu lider olarak tamamladı. Yarı final karşılaşmasında İtalya ile eşleşen Sovyetler, bu zorlu engeli Litovchenko ve Protasov’un bulduğu gollerle sorunsuz bir şekilde geçti. Yarı final turunun bir diğer ayağında ise ev sahibi Batı Almanya ve Hollanda karşılaşmıştı. Hollanda bu maçı 2-1 kazanarak adını finale, Sovyetler Birliği’nin yanına yazdırdı.
Sovyetler Birliği için Hollanda, zorlu ve çok iddialı bir rakipti. İki takım da kalan son 90 dakikayı güzel geçirip kupanın sahibi olmak istiyordu. 1988 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı bu kadar unutulmaz kılan da buydu; iki futbol ekolü takımın finalde karşı karşıya gelmesi. Nefesler tutulmuştu. Bütün Avrupa’nın ve hatta dünyanın gözü, 25 Haziran’ın öğle saatlerinde başlayacak olan ”Sovyetler Birliği – Hollanda” finalindeydi.
Hayal Kırıklığı
Finalin adı belliydi ve maç saati gelip çatmıştı. Sovyetler Birliği maça son derece etkili başlamıştı. Hızlı kanat oyuncularının getirdiği toplar ile Sovyetler Birliği gole çoğu kez yaklaştı. Fakat Protasov’un ceza sahasındaki etkisiz oyunu ile bu hücumlar golle sonuçlanmadı. Hollanda ise maçın ilk bölümünde oyunu kendi yarı sahasında kabul etse de dakikalar 32’yi gösterdiğinde golü bulmayı başardı. Dasaev, Gullit’in serbest vuruşunu başarılı bir kurtarışla dışarıya çelmişti. Fakat, köşe vuruşunda Sovyetler Birliği defansının hatası ve ofsaytı bozmasıyla pozisyon, Gullit’in golüyle sonuçlanmıştı. Bu golden sonra ilk yarı, Belanov’un altı pastan müsait durumda topu tribünlere yollaması ile sona erdi. Sovyetler Birliği topa daha çok sahip olsa da kanatlardan gelen ara topları Hollanda defansının kolayca savuşturması, maçın ilk yarısını Sovyetler adına hayal kırıklığıyla sonlandırmıştı.
Sovyet taraftarların sessizliği ile geçen devre arasından sonra ikinci yarı başladı. 54’üncü dakikada Sovyet taraftarların umutlarını bitiren, tarihin en ikonik gollerinden birine Van Basten imzasını atmıştı. Böyle bir finale, böyle bir gol yakışırdı. Tarihin en ikonik golü, dönemin en iyi kalecilerinden Dasaev’i çaresiz bırakmıştı. Bu golden sonra Sovyetler Birliği hücuma kalkmak zorundaydı. Nitekim başarılı da oldu. Belanov’un direkten dönen şutu, ardından penaltıya dönüştü. Finalde şansı yaver gitmeyen Belanov, oldukça sert kullandığı penaltıyı Hollanda’nın kalecisi Van Breukelen’in üzerine nişanlayınca bütün umutlar tükendi. Sovyetler Birliği, Hollanda karşısında çaresizdi. Maçın son 15-20 dakikasında Hollanda, Sovyetler Birliği kalesini ablukaya almıştı. Fakat Dasaev’in harika kurtarışları maçta başka gol olmasına izin vermedi. Umutlar tükenmiş, maç bitmişti. Son düdük ile Hollanda hak ettiği Avrupa şampiyonluğuna ulaşmıştı. Kupa, Gullit’in ellerindeydi. Nihayetinde, Sovyetler Birliği sadece şampiyon olan rakibini tebrik etmekle yetinmişti.
Bu maç iki futbol ekolü takımın finalde karşı karşıya geldiği, unutması imkânsız bir maçtı. Tarihti. Van Basten ile Dasaev; Belanov ile Van Breukelen’di…
Victory Dergi
Victory Dergi