Diğer SporlarMehmet Terzi: Atletizmin Çınar Ağacı

Emre Sekerci3 sene önce16 dakika

Pers Hükümdarı Darius, imparatorluğunun topraklarını genişletmek için Ege kıyılarına kadar gelmişti. Onun hedefinde artık küçük şehir devletlerini egemenliği altına almak ve oradan da Atina’ya yürümek vardı. Batı Anadolu seferine çıktığında, muazzam askeri gücüne güvenen Darius, galibiyeti kesin olarak görüyordu. Fakat Ege’deki İyonya şehir devletleri isyan etti. İyon ayaklanması adıyla bilinen bu başkaldırı Atina’ya büyük destek sağlamış oldu. Bu isyanın sonucu İyonya ile Persler arasında Efes Savaşı yaşandı. Savaşın sonucunda Persler hiç beklemedikleri bir mağlubiyet yaşadı. İyonya devletleri ile Atina arasındaki bu iş birliği Darius’u daha çok hırslandırdı. En sonunda Darius intikam yemini etti.

Anadolu’daki bu yenilginin ardından Darius daha iyi hazırlık yapmış, daha büyük orduyla Atina’ya yürümeye karar vermişti. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra, intikam ateşiyle yanan hükümdar, stratejik öneme sahip olan Ege Denizi’nin güneyinde bulunan Kiklad Adaları’nı hakimiyeti altına aldı. Galibiyete emin adımlarla yürüyen Persler, buradan Atina’ya geçti ve M.Ö. 490 yılında Atinalılar ile Pers Generali Datis’in emrindeki orduyla Marathon Ovası’nda karşı karşıya geldiler. Bu savaşı da Atina, rakibin kendisinden sayıca fazla olmasına rağmen kazandı. Galibiyet sarhoşu olan Atinalılar kutlama yaparken olayların gidişatını değiştiren Yunan askeri olan bir haberci değiştirdi. Bu askerin adı tarihi kaynaklara göre Philippides (ya da  Pheidippides) idi.

Anadolu’dan Yeni Sefer!

Marathon Savaşı’nı kaybeden Persler bu sefer denizden saldırmaya karar verdi ve donanmalarını harekete geçirdi. Bu istihbaratı alan Philippides kaybedecek zamanı olmadığını biliyordu. Ayrıca elinde bu haberi ulaştırmak için hiçbir ekipman yoktu. Mesafe 40 kilometreydi. Kesin galibiyetin anahtarı, ulaştıracağı habere bağlıydı. Kendisi bir karar verdi ve savaş elbiselerini bir kenara attı. Hatta üstünde neredeyse hiçbir şey kalmamıştı.

Fazla ağırlıklardan kurtulduktan sonra Marathon ile Atina arasındaki 40 km’lik mesafeyi koştu. Şehre ulaştığında Persler’in deniz saldırısı yapacağı mesajını iletip öldü. Bu haberi alan Atina, Pers donanmasını bir kez daha mağlup etmişti ve uzun süre savaş yaşanmadı. Böylece Philippides hikâyesi bütün bir coğrafyaya yayıldı. Kulaktan kulağa günümüze kadar geldi, hikâyeler masallara, masallar efsaneye, efsaneler de mite dönüştü. [1]

Bundan binlerce yıl sonra Anadolu’dan bu sefer, Bilecik’ten olimpik sporların en önemli dallarından biri olan Maraton Koşucusu Milli Atlet Mehmet Terzi sahneye çıkacaktı.

Yön Değiştirme

Mehmet Terzi 1955 yılında Bilecik iline bağlı olan Kurtköy’de doğdu. Bilecik doğumluydu ama daha iyi eğitim alabilmek için ortaokul ve liseyi Eskişehir’de okudu. Eğitim hayatı devam ederken bir yandan da sporla ilgileniyordu. Bunlar arasında futbol öncelikliydi. Aklında olimpik sporlar yoktu. Lise ikideyken okuldan bir öğrencinin Ankara Atatürk Koşusu’na katılması ve o koşuda derece elde etmesi, Mehmet Terzi’nin ilgisini buraya çekmişti. Okul yönetimi bu başarıdan sonra, ilerleyen dönemde yapılacak koşular için seçme yapılması yönünde karar aldı. Mehmet Terzi de iyi koşacağını düşünmüş olacak ki seçmelere katılma kararı aldı. Fakat fiziksel olarak yeterli olmadığından seçilemedi. Bu olayın ardından tekrar futbola döndü. Eskişehir’de Gegiç Futbol Okulu’na girdi ve burada top koşturdu. Bu arada okulun ismi Eskişehirspor’un Yugoslav asıllı teknik direktörü Abdullah Gegiç’ten gelmekteydi.

O dönem Eskişehir’de futbol okulu kurarak gençleri spora kazandırmıştı. Futbol oynarken, bu sporun kendisine uygun olmadığını düşünüyordu. Hatta talihsiz olaylar yakasını bırakmadı. İki defa kolunu kırmak suretiyle sakatlıklar yaşadı. Bütün bu olaylardan sonra artık okul pistinde kendini geliştirmeye başladı. Turlar atarak, antrenman yaparak günden güne güçleniyordu. Yine böyle bir günde, aynı pistte antrenörlük yapan eski milli atlet Şükrü Saban’ın ilgisini çekti. Yeteneğinden etkilenen bu gence kendisiyle çalışmasını önerdi. O zamanlar bireysel antrenmanlar yaptığı için bu teklifi hiç düşünmeden kabul etti. Şükrü Saban’la çalıştığı yıllarda art arda gelen üçüncülüklerin ardından; bölgeler arası 1500 metrede dördüncü, 3000 bin metrede üçüncü oldu. Giderek yükselen grafiğini Adana’da liselerarası bir kros yarışında şampiyon olarak tamamladı.

Rekorlara Adanmış Bir Atlet

1973 yılında Mersin Atletizm Kulübü’ne transfer oldu ve lise son sınıfı bu şehirde bitirdi. O dönem Mersin kulübü atletizmde başı çeken kulüplerden biriydi. Aynı zamanda bir başka iyi kulüp olan Galatasaray ile çekişme halindeydi. Doğal olarak en iyiler ve gelecek vadeden sporcular bu kulüplerde boy gösteriyordu. Mersin’de takımıyla beraber sırasıyla 1500 metre ve 10000 metre koşularında yer aldı. Daha sonra spor akademisini kazanarak Ankara’ya geldi ve eğitim hayatını burada tamamladı. 1970 ile 1978 yılları arasında 1500, 5000 ve 10000 metre kros yarışlarında yer aldıktan sonra iyice tecrübelendi. Artık sıra maratondaydı.

Paris Maratonu, ”Türk atletizmi” açısından önemli yarışmalardan biridir. Mehmet Terzi açısından da önemliydi çünkü sporcunun ilk maratonuydu. Bu ilk maraton koşusunda 2 saat 22 dakika 12 saniye ile ikinci oldu. Bir sene sonra Akdeniz Oyunları’nda ise üçüncülük geldi. Asıl patlama yaşadığı zaman ise 1983-1987 arasıydı. Sırasıyla Fenerbahçe ve Şişecam kulüplerinde yer alan Terzi, 1983 yılında Kazablanka Akdeniz Oyunları’nda şampiyon oldu.

1984 Los Angeles Olimpiyatları’nda on altıncı oldu. Aynı sene Berlin 25 km yarışlarında ve 3 defa Offenbach Yarı Maratonu yarışlarında şampiyon oldu. 1979’dan 1987’ye kadar aralıksız İstanbul, Türkiye ve Atatürk yarışlarını birincilikle kazanarak inanılması güç bir seriye imza attı.

Milli Atlet bu yarışmalardan bahsederken eksikliklerden ve zorluklardan hep bahsederken bir röportajında, ”Dünyanın her yerindeki maratonlarda büyük sporcularla mücadele ettim. Maratonda antrenörüm olmadı. Kendi bilgimle koştum, kendi periyotlarımı yaptım.” [2]

1987 yılında Londra’da milli forma altındaki koşusunda 2 saat 10 dakika 25 saniye ile yedinci, Dünya sıralamasında ise altıncı oldu. Bu süre aynı zamanda Türkiye rekoru olarak kayıtlara geçti. Aynı yıl San Francisco Maratonu’nda 2 saat 13 dakika 09 saniyelik derecesiyle birinci oldu. 1986 ve 1988 yılları arasında Ljubljana ve Ankara’da düzenlenen Balkan Şampiyonası’nda altın madalya sahibi olan milli atlet, 1993 yılında kariyerini noktaladı.

Yeni Büyük Dokunuşlar

Mehmet Terzi Türk atletizmi ve Türk sporu açısından (herhangi bir spor dalı için) gerçekten örnek alınması gereken bir isim. Gelişimin ve ilerlemenin spor için sancılı olduğu dönemlerde çoğunlukla kendi çabası ve ortaya koyduğu sistemli çalışmayla günümüzdeki sporculara yolu açmıştır. Bunu biraz açarsak, kendisinin aktif olduğu yıllarda her gün kondisyonunu stabil tutabilmek için 35 km koşmak, ayrıca Eskişehir’de spor şubesinde çalışmak, bir yandan da okumak… Bunlar gerçekten büyük bir disiplinle yapılacak işler. Kendi tabiriyle, ”Monoton bir hayat ama düzenli bir hayat.”

Mehmet Terzi - Nevin YanıtBu antrenmanlar ve yarışlarla Dünya’nın etrafını neredeyse dokuzdan fazla kez dolaşan Mehmet Terzi, sonraları spor mağazaları açıp ticaretle uğraştı. Buralarda istediğini bulamayınca spora yönetici olarak dönme kararı aldı. 28 Aralık 2004’te Türkiye Atletizm Federasyonu başkanlığına seçildi. Özellikle yeni atletlerin yetişmesinde çok büyük katkılar sağladı. Devşirme sistemini destekleyerek Milli Takım’a yeni sporcular kazandırdı. Kendi belirlediği ”Türk atletizmini Dünya standartlarına çıkarmak” sloganıyla olimpiyatlara en fazla sporcuyla katılma hazırlıklarını destekledi. Aslı Çakır Alptekin, Nevin Yanıt, Elvan Abeylegesse onun döneminde başarılar sağlayan sporculardı. Kendisi de atletizme öğrencilikten geldiği için, halen okumakta olan, aynı zamanda spor ile ilgilenen gençlerin yetişmesi için sınırlı sayıda olan antrenör sorununu çözmeye çalıştı. Ayrıca çocukları atletizm ile kaynaştırmak için Spor Bakanlığı ve IAAF (Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği) ile çeşitli projeler yürüttü. Bu çalışmalarla Türkiye’de atletizm ve olimpik sporlar seyircisini de çekmeye çalıştı.

2013 yılında başkanlığı bırakırken, aynı Philippides’in binlerce yıl önce yaptığı gibi mesajı savaş için değil, azimle, rekorlarla, yeni sporcularla ve yürüttüğü projelerle taçlandırmış oldu.

Bu arada… 2018 yılında, Amsterdam Maratonu’nda Türkiye’yi temsil eden Kaan Kigen Özbilen, 2 saat 06 dakika 24 saniye derecesiyle Mehmet Terzi’nin rekorunu kırdı ve 4 dakika daha geliştirdi.

31 yıl sonra gelen bu yeni rekor herhalde en çok Mehmet Terzi’yi sevindirmiştir. Bu da “After Credit” olsun!

 

Kaynakça:

[1] Maraton Muharebesi Tarihi

[2] Faruk BİLDİRİCİ / HÜRRİYET PAZAR / 26 AĞUSTOS 2012

Emre Sekerci

VSPOR DERGİSİ

Tutkunu olduğumuz bu sevdaya delicesine ilerlediğimiz bu yolda sporun kitleleri tek bir noktada birleştirdiğine inanlardanız: Zafer (Victory). Sporda başarılı olmanın bir branşta kazanılan zaferin ne demek olduğunu en iyi anlayanlar belki de spor aşkına sahip olan insanlardır. Lebron James’in, Jordan’ın, Boliç’in, Sergen Yalçın’ın ve Kobe Bryant’ın kazandığı bir karşılaşma sonunda gösterdikleri reaksiyon insanlığın zafer kazanmaya ne kadar tutkulu olduğunu göstermektedir.

Abone Ol

Victory Dergi içerikleriyle ilgili e-posta bületinimize kaydolun!

victorydergi.com 2021 © Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Uygulama: Aksel Gültekin