Diğer SporlarEditörün SeçimiMike Tyson: Boksun Yüzüne Vuran Boksör

Doğukan Ünal3 sene öncen/a9 dakika

Kısa bir yolculukta kendinizi kimseye anlatamazsınız.

Bunu Mike değil, ben söylüyorum. Gerçi siz de gayet onaylayacaksınızdır bunu. Hayatı kısa anekdotlar belirlese de yaşanılanı anlatmak; hele ki bir ömrü kısa bir yolculuktaki insana aktarmak olanaksızdır.

“Neden böyle diyorsun?” diyeceksiniz elbet… Bunu Mike de yapamadı. Çok denedi ama onunki de kısa bir yolculuktu. Ve en sonunda şöyle bir cümle döküldü dudaklarından:

“Ağzının ortasına yumruğu yiyene kadar herkesin bir planı vardır.”

Demir Mike

Her kültürün kendine has bir iletişimi vardır. Filologlar kızmasın ama lisanın tonlamasının dahi bu iletişime, etkileşime etki ettiğine inananlardanım. Bir ABD’li, yan yana yemek yediği ve tanımadığı biri ile ezkaza sohbet ederse öncelikle ismini söylemesi, beklenen bir durum oluyor. Ancak kendimizden de yola çıkınca fark edeceğiz ki, bir toplu taşımada, kafede, sokakta sohbete tutuştuğumuz tanımadığımız biriyle her şeyi paylaşır ve en son; “Bu arada ben de Doğukan!” deyiveririz.

Spor da başlı başına bir kültür. Ve her spor dalı kendi lisanını ve vatandaşını yaratıyor. İşte tam burada Mike Tyson’ın nasıl bükülmez bir demir olduğunu anlatmak gerekiyor. Ağzımızın ortasına yumruğu yemeden ismimizi zikretmemiz doğru olabiliyor.

Kimi adamlar var ki, bu kültürün öncüleri halini almaları biraz da yaşanmışlıklarıyla bütünleşiyor. Mike onlardan biri değil ve sporu dışında övgüyü hak edecek hiçbir hareketi de yok desek yeridir. Öyle ya! Sporun kendisi ne kadar harmanlarla ortaya çıkan yeni hasat şarap tadı verse de, Tyson acı bir içkinin çekilmez baş ağrısı kadar olumsuz bir yaşantıya sahip oluyor.

Hapse giriyor, uyuşturucu kullanıyor, adam yaralıyor, eşini dövüyor, dostlarını kazıklıyor…

Bu adam, sporun doğasına bu kadar aykırı şey yaparken üstüne bir de boks yapıyor. Çoğu çevrelerce “iğreti ile bakılan” boksu; “İşte bakın! Kötü adamlarca yapılan vahşi bir spor!” söylemlerine maruz bıraktırıcı bir uçuruma sürüklüyor.

Gelin görün ki, her sporun ne kadar organik, kendine has dinamikleri olan ve nefes alan bir mecra olduğu “Demir Mike” ile bir kere daha ortaya çıkıyor.

Boks

Yıldızlar da Kayar 

1987’den 1990’a kadar ağır sıklet dünya şampiyonluğunu bir kişiye dahi kaptırmayan Mike, 58 maçın 44’ünü nakavtla bitiriyor. Yorulmuyor bile. Ama ne yapıyor? Çoğu çevrelerce gelmiş geçmiş en özel boksör olarak anılacak olan Tyson, rakibinin kulağını koparıyor… Kısa bir müddet sonra ömür boyu boks müsabakalarından men ediliyor. Affedilip dönüyor elbet ringlere. Ancak bu sefer de tecavüz skandallarıyla rakibine vurması gereken darbeleri çokça defa boksun ta kendisine vuruyor.

Ağır sıklete göre boyu bir hayli kısa olan Tyson’un tüm bu hadiseleri, onun boks sporuyla özdeşleşmesine engel olmuyor. Ama boks ve şiddet bağlamı Mike üzerinden tartışılmaya ve kalıplar içerisinde değerlendirilmeye hayli açık hale geliyor.

Tyson, emekliliğinde verdiği bir röportajda şu ifadeleri kullanıyor: “Tüm hayatım boşa gitti, başarısız oldum, sadece kaçmak istiyorum. Kendimden ve hayatımdan gerçekten utanıyorum. Bir misyoner olmak istiyorum. İnsanların beni ülke dışına kovduklarını bilmelerine izin vermeden onurumu koruyarak bunu yapabileceğimi düşünüyorum. Hayatımın bu kısmını bir an önce bitirmek istiyorum. Bu ülkede benden iyi bir şey gelmeyecek. İnsanlar beni o kadar yükseğe koydular ki; bu imajı yıkmak istedim.”

Bu adam, bugün İslamiyeti tercih etmiş olarak ve geçmişinin pişmanlığıyla dünyanın en özel sporcuları arasında yerini koruyor. Kazandığı 300 milyon doları bitirip iflasını veriyor bir de üstüne.

Boks, azınlıkların ilgisini çekerken, Mike’ın nakavtlarını izlemek için televizyonların karşısına koşacak kalabalıkları kendine çeken bir spor oluyor onun döneminde. Futbol ve basketbol varken kim boks izler ki? Mike’ın maçı varsa izleniyor işte! Ve her parlayan yıldız gibi, çabuk kayıyor gökyüzünden.

Tyson sonrası, tıpkı Tyson’ın hayatı gibi boks da kayıyor semalardan. Ve tıpkı boks gibi Tyson da; Phoenix, Arizona yakınlarında oturmuş 350 güverciniyle ilgileniyor.

BoksKim ne derse desin… Sporu sporu yapan o kendine has doğası. Bu doğaya zarar vermek başka, doğayla özdeşleşip çakmağı çakmak bambaşka. Korumalarıyla gezerken, “Neden korumaya ihtiyaç duyuyorsunuz?” sorusuna; ”Beni korumaları için değil, sinirlenip birini dövmeye kalkarsam onları korusunlar diye tuttum” diyen bir adam Mike.

Ah! Demir Tyson…

Ormanlar da durduk yere yanmıyor ya!

Nakavtların sağ olsun.

Doğukan Ünal

Bunları da Okuyabilirsiniz

VSPOR DERGİSİ

Tutkunu olduğumuz bu sevdaya delicesine ilerlediğimiz bu yolda sporun kitleleri tek bir noktada birleştirdiğine inanlardanız: Zafer (Victory). Sporda başarılı olmanın bir branşta kazanılan zaferin ne demek olduğunu en iyi anlayanlar belki de spor aşkına sahip olan insanlardır. Lebron James’in, Jordan’ın, Boliç’in, Sergen Yalçın’ın ve Kobe Bryant’ın kazandığı bir karşılaşma sonunda gösterdikleri reaksiyon insanlığın zafer kazanmaya ne kadar tutkulu olduğunu göstermektedir.

Abone Ol

Victory Dergi içerikleriyle ilgili e-posta bületinimize kaydolun!

victorydergi.com 2021 © Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Uygulama: Aksel Gültekin