Diğer SporlarRöportajlarAhmet Önder: Hayal Et

Fatih Uzuner2 sene önce19 dakika

Türkiye, 2012 Londra Olimpiyatları’nda Göksu Üçtaş Şanlı, 2016 Rio’da Tutya Yılmaz ve Ferhat Arıcan ile artistik cimnastikte farklı bir noktaya ulaştı. 2020 Tokyo’da ise Türkiye, tek ve ilk madalyasını Ferhat Arıcan ile kazandı. Ancak, Tokyo’da yaşadığı sakatlık nedeniyle all-around finalini yarıda bırakan Ahmet Önder için olimpiyatlar biraz buruk. Bugünlerde Almanya Bundesliga ile Fransa TOP12’de bizleri başarı ile temsil edip ve Hırvatistan’ın Osijek kentinde düzenlenen World Challenge Cup’ta kariyerinde ilk kez yarıştığı kulplu beygir alet finalinde gümüş madalya kazandı. Hayal etmekten asla vazgeçilmemesi gerektiğini söyleyen Ahmet Önder, Tokyo’da olimpiyat hayalini gerçekleştirdikten sonra yarım kalan bir başka hayali Paris’te gerçekleştirmek istiyor. Biz de kendisini yoğun takvimi arasında Türkiye’de yakaladık ve sorularımızı yöneltip, keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

İlk olarak Artistik Cimnastik sporuna olan ilgi nasıl başladı?

“Hiperaktif ve yerinde duramayan, sürekli bir şeylerin üstünden atlayıp zıplayan bir çocukmuşum. Bu durumu fark eden ve enerjimi doğru bir alanda değerlendirmek isteyen kuzenim Tuğçe ablam beni cimnastiğe yönlendirmiş. Ben o yaşlarda farkında olmasam da esneklik, zıplama, tırmanma gibi eğilimlerimle bu spora yeteneğim varmış. Zaten cimnastik salonuna girdiğim ilk anda oradaki hareketlilik beni çok heyecanlandırmıştı ve işte burası benim yerim demiştim.”

Cimnastikte çok prestijli bir kategori olan ve tüm atletlerde mücadele gerektiren all around – genel tasnif alanında ülkemizi gururlandırmaya devam ediyorsun. Bu kategori tüm aletlerde başarıyı gerektiriyor ama özellikle paralel bardaki dünya ikinciliğin ile bu alanda ismini daha çok duyurdun. Paralel bar üzerinde uzmanlaşman nasıl oldu, senin için özel bir yeri var mı? 

“Cimnastikte her alet farklı kas gruplarını çalıştırmayı, farklı el-ayak koordinasyonlarını sağlamayı gerektiriyor. All around kategorisinde yarışmak ise her alete uyum sağlayabilmek ve her birinde kusursuz bir seri yakalayabilmek için çok yönlü ve yoğun bir antrenman programı ile mümkün olabiliyor. Bu alanda yarışmak, ülkemi tüm aletlerde temsil edebilmek benim için çok gurur verici. Spor kariyerimde kendime koyduğum en büyük hedeflerden birisi ülkeme all around kategorisinde Dünya ve Avrupa Şampiyonası seviyesinde ilk madalyayı kazandıran cimnastikçi olmak.

Paralel bar ise benim kendimi en başarılı hissettiğim ve potansiyelimi en iyi sergilediğim aletlerden. 2019 yılında aldığım dünya ikinciliği ile bu alanda neler yapabileceğimi kendime kanıtladım ve dahası için çok yoğun çalışmalar yapıyorum. Bu alanda ülkeme daha nice madalyalar kazandırabileceğime inanıyorum.”

Geçtiğimiz yaz Tokyo 2020/21 macerası yaşadık. Olimpiyatlar senin için nasıldı?

“Olimpiyat hayalimi gerçekleştirebildiğim için çok mutluyum. Oradaki atmosfer inanılmaz ve o havayı solumak bugüne kadar yaptığınız tüm çalışmaların karşılığını aldığınızı hissettiriyor size. Maalesef yaşadığım sakatlık sebebiyle all-around finalini yarıda bırakmak durumunda kaldım. İçim biraz buruk ama 2024 Paris Olimpiyatları’na çok daha iyi hazırlanıyorum. Tokyo’da gerçekleştiremediğim finali Paris’te gerçekleştirmeyi hedefliyorum.”

Cimnastik son dönemde önemli bir yükseliş yaşıyor ve sende bu yükselişin önemli bir parçasısın. Nasıl anlatırsın bunu bize?

“Açıkçası çok mutlu ve gururlu hissediyorum. Başarılı bir jenerasyonun içerisindeyim. Cimnastik, Türkiye’de az bilinen ve izlenen bir spordu. Şu an halkın birçok kesiminin ilgiyle takip edildiği sevilen bir branş oldu. Cimnastiği Türkiye’ye sevdirebildiysek ne mutlu bizlere.”

Almanya’nın Bundesliga ve Fransa’nın TOP12 liglerine özel bir davet alarak katıldın. Bu davet nasıl gerçekleşti?

“2017 ve 2018 yıllarında aldığım başarılarla ismimi Dünya Cimnastik arenasına tanıtmaya başlamıştım. Başarılarımı takip eden Alman ve Fransız kulüpler kendi takımlarında yer almam için benimle iletişime geçtiler. Türkiye’de bu tür organizasyona katılan daha önce bir cimnastikçi olmamıştı. Teklif geldiğinde bu hem beni çok mutlu etmişti hem de Türk cimnastiğinin diğer ülkeler tarafından takip edilmeye başlandığının bir göstergesiydi. Her sezon öncesi kulüpler takımlarına katkı sağlayacak uluslararası cimnastikçiler seçerler. Genel olarak aranan özellikler sporcuların birden fazla alette takımlarına puan kazandırmalarıdır. Sezon bitiminde ise transferler tekrar görüşülür.”

Yine bu turnuva bir lig sistemi üzerinden ilerliyor. Bu sistem nasıl anlatırsın bizlere? Sonuçta olimpiyatlar gibi ilerlemiyor?

“Her iki ligde de 12 takım olur. Takımların her alette en fazla bir yabancı sporcu yarıştırma hakkı vardır. Bu nedenle çok alet yapıp başarılı olan sporcular takımlar için daha avantajlı oluyor. Karşılaşmalar her alette 1’e karşı 1 şeklinde ilerler. Serinizin sonuç notuna göre rakibinize karşı aldığınız puan farkı 1-3-5 puan olabilir ya da beraberlik. Yarışmanın sonunda fazla puan toplayan takım lig tablosunda öne geçer. Bunu aynı futbol veya basketbol liglerine benzetebiliriz. Ligin sonuna doğru yarı final ve final maçları belirlenir ve en iyi 2 takım finali en iyi 3’üncü ve 4’üncü takım ise yarı finali oynar. Aynı şekilde son 4 takım da kendi aralarında ligde tutunma mücadelesi verirler. Almanya ve Fransa’da kulüpler sponsorluklarla ve onların destekleriyle ilerlediği için bu yarışmalar onlar için çok önemlidir. Bu da takımdaki sporcuların yarışmaları ne kadar önemsediğinin göstergesi. Maçlar çok çekişmeli ve çok heyecanlı geçer. Yarışma en az Avrupa Şampiyonası final heyecanı yaşıyormuşsunuz gibi his verir.”

Almanya ve Fransa’daki lig senin için nasıl geçti? Ve, buradan sonra nasıl bir ilerleyiş göreceğiz?

“2018’den beri katıldığım bu organizasyonlarda her yıl final heyecanı yaşadım. Ama henüz finalde kupamızı alamadık. Öncelikle bunun mutluluğunu ilerleyen sezonlarda yaşayacağıma eminim. Bu yıl bu yarışmalara sezon öncesi katıldım ve hazırlık aşamasında hangi durumda olduğumu neler yapabileceğimizi gördük. Lig yarışmaları kesinlikle bana bu yıl bir deneyim kazandırdı. Şimdi başlayacak yarışmalarım için nerede ne yapabileceğimin farkındayım. Önemli yarışmalar olduğu için liglere ara verildi ve sezon sonu mücadeleler kaldığı yerden devam edecek, ben de tekrar o atmosferde yarışmak için sabırsızlanıyorum. Şunu da belirtmek isterim ki bünyesinde bulunduğum kulüpler yabancı sporcuları o kadar güzel sahipleniyorlar ki, takım arkadaşlarım ve kulübüm ailem gibi oldu. Sporcunun en çok istediği şey de bir güven ortamının oluşmasıdır. Bu anlamda da federasyonumuzun ve antrenörlerimizin de güvenleri tam.”

Jenerasyonunun önemli ekollerinden biri olarak gelecek kuşak cimnastikçilere ne önerirsin?

“Cimnastik disiplin, sabır ve çok çalışma gerektiren bir spor. Önlerinde uzun bir yol olacak, zaman zaman sıkılıp bunalabilirler. Bunaldıkları her an hedeflerini ve amaçlarını hatırlasınlar. Hayal etmekten vazgeçmediğiniz sürece, emin olun başarı da onlara gelecektir.”

Cimnastik özellikle zihinsel olarak zorlayıcı bir spor. Hiç dönem dönem zorlandığın anlar oldu mu?

“Her spor mental bir güç gerektirir, cimnastik de öyle. Zaman zaman motivasyon düşüşleri yaşıyorum tabii ki. O dönemlerde daha neleri başarmak istediğimi hatırlatıyorum kendime, gerçekleştirmek istediğim hayallerimi düşünüyorum. Bu düşünme tarzı beni çok motive ediyor, zihinsel olarak iyi hissettiriyor. Ayrıca ailem, kız arkadaşım ve yakın arkadaşlarım zor zamanlarda hedeflerimi ve amaçlarımı bana hatırlatan, beni motive eden kişiler oluyor.”

Peki, zihinsel olarak hazırlığını nasıl yapıyorsun?

“Yaptığımız spor büyük konsantrasyon gerektiren bir branş. Fiziksel yeterliliğin yanında mental olarak da kendimizi çok iyi hazırlamamız gerekiyor. Sahaya çıkmadan önce kendimi olumlu düşüncelerle motive ediyorum, verdiğim tüm emekleri ve potansiyelimi kendime hatırlatıyorum.”

Turnuvalar öncesi bir hazırlık rutinin veya totemin var mı? 

“Turnuva ya da maçlardan önceki günü çok normal bir gün gibi geçirmeye çalışıyorum, bunun bana çok daha iyi geldiğini keşfettim. Kendimi baskı ve stresten uzak tutmaya çalışıyorum. Sevdiğim şeyleri yapmaya devam edip yarışmaların da her zaman yaptığım antrenmanlardan farklı bir şey olmadığını zihnime yerleştiriyorum. Onun dışında yarışma zamanı uyguladığım bazı totemler olsa da bunları yapmadığımda da serimi en iyi şekilde sergileyebileceğimi biliyorum. Çünkü antrenmanlarda her koşulda çalışmamı yapmış oluyorum. Benim için antrenmanlar her zaman daha zor geçer. Antrenmanlarda başarılı olan bir sporcu yarışmada da başarıya hazırdır. O yüzden yarışma günü benim için farklı geçmiyor. Konsantrasyonumu ve odağımı yarışma boyunca yapacağım hareketlerde tutuyorum ve sadece başarılı olmaya odaklanıyorum.”

Cimnastik kariyerin sonra erdikten sonra hangi yönde ilerlemeyi düşünüyorsun. Federasyon içerisinde bir posziyonda veya antrenör olarak görebilir miyiz seni?

“Sporu ve spor yapmayı çok seven biri olarak sporun içerisinde kalmayı çok istiyorum. Bugüne kadar edindiğim tecrübe ve başarıları gelecek nesillere aktarabiliyor olmak beni çok mutlu eder. Ayrıca kendi markamı çıkarmak ve bir spor okulu yönetmekten de keyif alacağımı düşünüyorum. Bakalım zamanı geldiğinde bu fikirlerde mutlaka şekillenecektir.”

Ülkemizde cimnastiğin yükselişinde sizin gibi önemli bir jenerasyonun dışında başka neler etkili oldu?

“Biz sporcular buzdağının sadece görünen kısmıyız. Bu sporu sevdirmek ve geliştirmek için birçok kişi çalışıyor. Bakanlığımız, federasyonumuz ve yöneticilerimiz bizleri en iyi seviyeye taşıyacak tesis, ekipman ve antrenman yöntemlerini sağlıyor. Federasyonun vizyonu ve yaptığı yatırımların yanında branşta üst üste gelen madalyalar yükselişin en büyük pay sahipleri diyebilirim.”

Bunları da Okuyabilirsiniz

VSPOR DERGİSİ

Tutkunu olduğumuz bu sevdaya delicesine ilerlediğimiz bu yolda sporun kitleleri tek bir noktada birleştirdiğine inanlardanız: Zafer (Victory). Sporda başarılı olmanın bir branşta kazanılan zaferin ne demek olduğunu en iyi anlayanlar belki de spor aşkına sahip olan insanlardır. Lebron James’in, Jordan’ın, Boliç’in, Sergen Yalçın’ın ve Kobe Bryant’ın kazandığı bir karşılaşma sonunda gösterdikleri reaksiyon insanlığın zafer kazanmaya ne kadar tutkulu olduğunu göstermektedir.

Abone Ol

Victory Dergi içerikleriyle ilgili e-posta bületinimize kaydolun!

victorydergi.com 2021 © Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Uygulama: Aksel Gültekin