Naomi Osaka, son yıllarda kadın tenisinin başına gelen en güzel şey olabilir. Nedeni sadece yetenekli, güçlü, mücadeleci olmasından ve kadın tenisini domine etmesinden dolayı değil. Bunca başarıya ve şöhrete rağmen içinden geldiği gibi davranmasından, üst düzey yıldız sporcuların da ‘etten kemikten’ olduklarını tüm dünyaya anlatma çabasından dolayı. Osaka’nın WTA için tam da aranan taze kan oluğunuda söyleyebiliriz. Ayrıca toplumsal olaylara karşı, acaba kim ne düşünür diye değil, içinden geldiği gibi davranmasından ve tepki vermekten çekinmemesinden dolayı da sporseverlerin sevgisini kazandı.
Japonya’da doğup, Amerika Birleşik Devletleri’nde büyüyen Naomi’nin ‘Geleceğin Serenası‘ olma hayaliyle çıktığı yolunun nereye varacağını, bu yolda karşılaşacağı her türlü engeli nasıl aşacağını ve bu hikayenin nasıl sona ereceğini bende tüm tenis severler gibi merakla bekliyorum. Tüm bunların yanında, akıllara gelen soru ise Serena Williams’ın yıllardır oturduğu tahtın -bir numara olsa da, olmasa da– varisi Naomi Osaka mı olabilecek mi?
Kazandığım İçin Özür Dilerim
Osaka denildiğinde akla ilk gelen hiç kuşkusuz Serena Williams ile oynadığı 2018 Amerika Açık Tek Kadınlar finalidir. Tartışmasız gelmiş geçmiş en büyük kadın tenisçi olan ev sahibi Serena Williams. Ve karşısında ise idolü olarak gördüğü Serena Williams’la bir Grand Slam finalinde karşı karşıya gelmenin hayaliyle geceleri yastığa başını koyan genç yıldız adayı Naomi Osaka. Serena doğum yaptıktan sonra tekrar kadın tenisinin en büyüğü olduğunu ispatlamanın, ‘yeni yetmelere’ henüz pabuç bırakmayacağını herkese göstermenin ve en önemlisi de bir Grand Slam daha kazanarak Margaret Court’un 24 Grand Slam şampiyonluğunu yakalamanın peşindeydi. Spor dünyasında görmeye aşina olduğumuz halef-selef mücadelesi gibi başlayan ve Osaka’ın ilk seti almasıyla çok daha farklı bir yere gitmeye başlayan mücadele, karşılaşmanın hakemi Carlos Ramos’un Serena’ya arka arkaya verdiği ihtarlarla farklı bir yere gidiyor ve bambaşka bir hikaye ortaya çıkıyordu.
Genç yaşına rağmen, Serena gibi büyük bir efsane karşısında ve böyle bir kaotik ortamda kariyerinin ilk Grand Slam şampiyonluğunu elde eden Osaka göz yaşları içinde şampiyonluk kupasını kaldırıyor ve tüm seyircilerden Serena’yı yenip şampiyon olduğu için özür diliyordu.
Böylesine büyük bir başarıyı, içinden geldiği gibi yaşayamamak elbette Naomi’de bir travmaya sebep olacak ve biz de ilerleyen dönemde bu duruma hep birlikte şahit olacaktık.
Daha Fazla Empati İstiyorum
Naomi Osaka’nın yaşadığı mental sorunlar 2021 Fransa Açık’da iyice gün yüzüne çıkmış gibi görünüyordu. Turnuvadan önce medyanın önüne çıkıp sorulara cevap vermeyeceğini söylemiş ve kazandığı ilk tur maçından sonra basın toplantısına katılmadığı için organizatörler tarafından 15 bin dolar para cezası almıştı. Sonrasında da sosyal medya hesabından uzunca bir yazı paylaşarak turnuvadan çekildiğini duyurmuştu. Bu durumun en büyük nedenlerinden birisinin kendi ifadesiyle, 2018 Amerika Açık finalinde yaşadığı olayların travması olduğunu söylemesi hiç kimseyi şaşırtmasa gerek.
Ne kadar soğukkanlı olursanız olun ve ne kadar hazırlık yaparsanız yapın; genç bir sporcuysanız, böyle olaylardan sonra bu şekilde sorunlarla karşılaştığınızda, başta medya olmak üzere herkesten daha fazla empati beklemeniz anlayışla karşılanmalı.
Hedef Gösterilmek
Zirveye çıkmak mı yoksa orada kalmak mı daha zor? Çıkmak zordur ama kesinlikle kalmak çok daha zor. Bir çok sporcunun kariyerlerinin zirveye çıktıktan sonra tepetaklak olduğunu gördük. Paranın, şöhretin, yıldız olmanın zorluklarıyla başa çıkmanın kolay olmadığının ve zirvedeyken artık hedefin ta kendisi olduğunun farkına varan Osaka’nın da yaşadığı tam olarak bu olsa gerek. Eğer Osaka yeteneğiyle ve çalışkanlığıyla çıktığı zirvede kalmak ve idolü Serena’nın uzun yıllar başarıyla yönettiği süreci tekrar edip onun tahtına oturmak istiyorsa, çok daha güçlü ve zorluklarla daha çetin mücadele etmek zorunda. Çünkü, rüzgar zirvede her zaman sert eser.