Erkekler matematikten daha iyi anlar derler, o zaman kadınların sporda kapladığı alanın ve önemin ne olduğunu daha iyi anlamak ve anlatmak için rakamlarla konuşalım:
Spor yapan her beş erkeğe karşılık yalnızca bir kadın spor yapıyor.
12-17 yaş arası genç kızların sadece yüzde 2’si yeterli fiziksel aktivite yapıyor.
Kadınlar erkeklerin spordan elde ettiği gelirin yalnızca yüzde 15’i kadar gelir elde edebiliyor.
Spor haberlerinin sadece yüzde 15’i kadın sporcularla ilgili.
Spor medyasında kadın sporculara ancak yüzde 4’lük bir alan ayrılıyor.
Bu haberlerin yüzde 10’undan daha azı kadın gazeteciler tarafından yazılıyor.
2015 yılında düzenlenen Kadınlar Dünya Futbol Şampiyonası’nda şampiyon olan takıma 15 milyon dolar ödül verilmişti.
2018 yılında düzenlenen Futbol Dünya Kupası’nda ki ‘erkekler dünya kupası’ diye belirtmiyoruz, onun adı sadece Futbol Dünya Kupası malum, kazanan takımın ödül miktarı 791 milyon dolardı!
AB ülkelerinde spor federasyonlarında çalışan kadınların ortalaması; yüzde 14.
Bu oran bizdeki rakamla aynı, bizde de spor federasyonlarında çalışanların yüzde 14’ü kadın ve bunların pek azı başkan ya da yönetici konumunda.
En yüksek oran nerede derseniz cevap İsveç, orada bile oran yüzde 43.
AB ülkelerindeki tüm spor antrenörlerinin sadece yüzde 25’i kadın. Türkiye’de antrenörlerin yüzde 26,45’i kadın. Sadece jimnastik ve buz pateninde kadın antrenör sayısı erkeklerden daha fazla.
Hakemlerde oran biraz daha iyi, yine jimnastik ve buz pateni sayesinde tüm branşlar ortalamasında kadın hakemlerin sayısı yüzde 29’a yükseliyor.
Sporda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Journal of Awareness (2018) verilerine göre Türkiye’deki kadınların sadece yüzde 7’si lisanslı sporcu. Bu lisanslı sporcuların sadece yüzde 4’ü faal olarak spor yapmakta ve lisanslı sporcuların yüzde 18’i satranç sporuyla uğraşmakta.
‘Savunma sporu’ olarak adlandırılan sporlarda lisans sahibi olan kadın sporcuların oranı, yüzde 21. Bu sanki, bize başka bir ipucu da veriyor aslında.
Yine aynı verilere göre ülkemizde kadın sporcu sayısı sadece altı branşta erkeklerden daha fazla: Buz pateni, dans, halk oyunları, binicilik, jimnastik ve voleybol. Bu branşlardan en az üçünü erkeklerin zaten tercih etmediğini iddia edebilirim ama kanıtlayamam. Diğer branşların tamamında erkek sporcuların sayısı kadın sporcuların en az iki katı. Bu oranın çok daha yüksek olduğu sporlar da var.
Bu rakamlar kadının spordaki yerini göstermiyor aslında. Rakamlar, kadının toplumdaki yerini gösteriyor! Bugün böyle de dün farklı mıydı peki? Cevap maalesef hayır. 18 yaşından büyük ve özgür her Yunan vatandaşının katılabildiği Antik olimpiyatlara mesela; köleler, yabancılar, mahkûmlar ve kadınlar katılamıyorlardı! Kadını spordan dışlama ve spor yapamayacağına dair inanç, çağlar boyunca devam etti. Orta Çağ, kadının sadece spordan değil her şeyden dışlandığı kapkaranlık bir dönem zaten, ama onun dışında kalan zamanlarda da kadınların spor yapmalarına farklı sebeplerle, en çok da narin ve hassas oldukları, spordan zarar görecekleri için izin verilmedi. Kadını kadına rağmen korumak sadece Antik zamanlarda değil, Baron Pierre de Coubertin tarafından yeniden canlandırılan modern olimpiyatlar döneminde de değişmedi. Kadınlar, 1896’da tekrardan başlayan modern olimpiyatlara tabii ki kabul edilmedi. Kadınların ilk kez olimpiyat sahnesine çıkması, 1900 senesinde Paris’te düzenlenen olimpiyatlarda oldu; 997 sporcunun 22’si kadındı. Tenis, yelken, kriket, binicilik ve golf sporlarında yarıştılar. 1968 başka bir anlamda ilkti: Tüm dünyada esen özgürlük fırtınası olimpiyatlara da yansıdı ve olimpiyat meşalesini ilk defa bir kadın Meksika Olimpiyatları’nda yaktı: Atlet Enriqueta Basilio meşaleyi ateşleyen isimdi.
1900 senesinde yüzde 2.2’ydi kadın sporcu oranı, 2016 Olimpiyatları’nda yüzde 45’e gelmişti. Bu sene, pandemi izin verirse, yine olimpiyat senesi. Bakalım kadın sporcuların oranı yükselmeye devam edecek mi ve bu veriler ışığında, fırsat eşitsizliği, gelir eşitsizliği, her türlü cinsiyet eşitsizliğine rağmen, geldikleri nokta göz önüne alındığında, kadın sporcular erkek sporculardan çok (ama çok) daha başarılı değil mi?