Site icon Victory Dergi

Milwaukee Bucks: Geyikten Kork

Bucks organizasyonunun yapı taşı aslında Giannis Antetokounmpo’nun draft edilmesiyle başladı. Yarışmacı bir takım yaratma derdine düşen Milwaukee Bucks, Giannis’in süper yıldız seviyesine çıkmasıyla beraber onun etrafına doğru oyuncuları koyarak zirveye ulaşmayı hedefleri arasına almıştı bile. Mike Budenholzer’in takımın başına gelmesinden sonra ivme iyice artmış ve Bucks, şampiyon olma yolunda emin adımlarla istediklerine ulaşmaya başlamıştı artık.

2018-2019, 2019-2020 normal sezonlarında fırtınalar estiren ve ezici bir oyun oynayan Milwaukee Bucks, play-offlarda ise bir türlü istediği oyunu sahaya yansıtamıyordu. Özellikle Giannis’in eksik yanlarını rakipler çok iyi analiz ediyorlardı. Giannis’in durduğu anlarda takımın skor frekansını ve maç içi ritmini ayarlamasına mani oluyorlardı. Takımda sorumluluk alacak oyuncu eksikliği de özellikle play-off aşamasında göze çarpıyordu. Her ne kadar Khris Middleton bu eksiklik için tanımlansa da oyun yapısı itibariyle bu role evrilebilmesi için Giannis’in topsuz alanda oynaması gerekliliği ortaya çıkıyordu. 2020-21 normal sezonuna kadar Bucks, geniş ve şutör rotasyonuyla beraber bir karnaval havasında oynuyordu. Bu oyun tarzıyla da biz basketbolseverler Giannis’in süper yıldız bir oyuncuya evrilişine hep birlikte şahit oluyorduk.

Şampiyon Bucks

Bir Kez Daha Hüsran mı?

Antetokounmpo, 2019 ve 2020 sezonlarında “En Değerli Oyuncu” ödülünü kazanmış, yanına da 2020 sezonunun savunmacısı ödülünü eklemişti. Rekorları kırarken geriye sadece kendisine ait bir şampiyonluk yüzüğü kalmıştı. Ancak zaman içerisinde Giannis ve Middleton’a verilen kontratlardaki yüksek rakamlarla beraber rotasyonda daralma olması kaçınılmazdı. Şampiyon olma yolunda üçüncü bir oyuncu gerekliliği vardı. Bu da Giannis’e uyum sağlayacak bir kısa oyun kurucu eksikliğiydi. Bu eksiği, New Orleans Pelicans’ın guardı Jrue Holiday ile doldurdular. Böylece, Giannis ve Middleton’ın yanına bir oyuncu daha gelmiş oldu. Yine de rotasyonun eksikliği ve personellerin tartışmaları birleşince, “Acaba mı?” soruları da ortaya çıkmıştı. Bu karışıklıklar, Bucks’ın şampiyonluk adayları arasında gerilerde kalmasına neden olmuştu.

Normal sezonda Milwaukee Bucks; yine geçiş hücumunu kovalayan, ribaund üstünlüğünü oyunun temposuna endeksleyip Giannis’in geniş alanda yarattığı korkunç dominasyonun etinden ve sütünden faydalanan bir ekip olmaya devam ediyordu. Bu şekilde, normal sezonu 46-26 derecesiyle Doğu Konferansı’nda üçüncü sırada tamamladılar. Konferans çeyrek finalinde ise geçtiğimiz sezonun finalisti Miami Heat ile eşleştiler. Çeyrek final eşleşmesinin ilk maçında iki takımın da çokça hatalarına şahit olduk. Bu yüzden, “Bu seri yedinci maça taşınır” düşüncesi herkes tarafından konuşulur olmuştu. Ancak Middleton’ın “clutch” yönünü konuşturmasıyla Bucks, seride güle oynaya Heat’i sahadan süpürerek konferans yarı finalinde Nets ile eşleşti.

Özlenen Finale Doğru

Üç süper yıldıza sahip başka bir takım olan Nets’te ise sakat olan Harden’ın eksikliğine rağmen Durant ve Kyrie Irving’in iyi performansları takımı bir üst seviyeye taşıyordu. Önemli rol oyuncularının olumlu katkılarıyla beraber Bucks’ı ilk iki maçta örseleyerek seride öne geçmeyi bildiler. Bu iki maça; Giannis’in en büyük eksiği olan şut probleminin iyice ortaya çıkması ve oyunun sıkıştığı anlarda potaya hücum etmek yerine yanlış şut tercihleri damga vurmuştu. Bu noktadan itibaren en çok eleştirilen isim olan Koç Budenholzer’ın pragmatist yaklaşımı ortaya çıktı. Rakibi boğarak ve bozarak oynama prensibiyle beraber takım bir ivme kazandı. İkonik anlara sahne olan yarı final serisinde, yedinci maçın uzatmasında kazanan taraf Bucks olmuştu. Konferans finalinde ise rakip bir sürprizdi: Atlanta Hawks.

Hawks tarafı genç ve atıcı oyuncuların ağırlıkta olduğu bir kadroya sahipti. Buna rağmen, Nate McMillan ile saha içinde kabuk değiştirmişler ve daha öz güvenli bir yapıda oynamaya başlamışlardı. Bucks tarafı ise serideki ilk maçı kaybettikten sonra daha saldırgan bir yapıya bürünerek sonraki iki maçı kazanmasını bildi. Fakat dördüncü maçta Giannis’in sakatlanmasıyla Hawks, maça ağırlığını koyup galip geldi. Burada, “Bucks elenir” teorileri fazlasıyla büyük gürültü çıkartmaya başlamıştı. Zira oyuncuların bir sezonuna mal olacak bir sakatlık sorunu vardı Giannis’in. Ancak Bucks tarafı Giannis’in eksikliğine rağmen bu baskın oyunu devam ettirmesini bildi ve Atlanta Hawks’ı toplamda 4-2 geçerek uzun bir aradan sonra NBA finallerine çıktı.

Tarihe Geçen Şampiyonluk

NBA finallerinde ise rakip Phoenix Suns oldu. Suns, Chris Paul’un da eklemesiyle beraber çok başarılı bir normal sezon geçirdi. Oynadıkları oyunla da alkış aldılar ve genç oyuncular kendilerini kanıtlamayı başardılar. Play-off aşamasında ise sırasıyla Los Angeles Lakers, Denver Nuggets ve Los Angeles Clippers’ı geçerek final yürüyüşünü gerçekleştirdiler. Chris Paul’un kariyerinin son yılları olmasından dolayı, tek eksiği olan şampiyonluk yüzüğünü kazanması için bu final serisi büyük fırsattı.

Nitekim ilk iki maçla beraber Suns, Bucks tarafının eksiklerini iyi analiz etmişti. Oldukça etkili ve yüzdeli hücumlar yaparak ilk iki maçı da almış ve şampiyonluk yolunu yarılamışlardı. Giannis’in sakatlık dönüşü gösterdiği düşük performans ve diğer oyuncuların ritim bulamaması akıllardaki büyük soru işaretleriydi. Ancak Bucks tüm bu soru işaretlerini geride bırakmıştı. Giannis’in korkunç dominasyonu ve Holiday, Middleton, Portis, Connaughton gibi oyuncuların biraz tempo bulmalarıyla beraber Suns’ı sürklase eden Milwaukee Bucks, sezonu şampiyon olarak tamamladı. Özellikle Chris Paul’un ritmini bozarak kritik anlarda oyundan kaybolmasını sağladılar ve fiziksel üstünlükleriyle beraber ikinci şansları ile rakibin top kayıplarını iyi değerlendirerek şampiyonluğa ulaşmasını bildiler.

Aslında şampiyonluk yolunda yaşanan eksikliklere ve sıkıntılara rağmen Bucks; elli yıllık bir aradan sonra şampiyonluğa ulaşmıştı. Giannis, müthiş bir karakter olmasının yanında kendi gibi olmaktan çekinmedi. Kendisinin de dile getirdiği; sporcularda sıkça görülen reklam, imaj, medya yönetimi ve kamu ilişkileri gibi konuları içeren “Amerikanlaşma” karşıtı bir tutumla beraber hep daha iyisi için çabaladı. On yedi yaşına kadar bir vatanı bile olmayan Giannis’in bugün geldiği nokta, taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanan bir durum. Kendisi de ne kadar güçlü, atlet ve muhteşem bir oyuncu olmasına rağmen gerektiğinde topu bırakarak oynaması, arkadaşlarına perde yardımlarına koşması, savunmada hiçbir şekilde geri durmadan mücadele etmesi gibi saha içi faktörlerin de yer aldığı kümülatif toplamda, basketbol tarihine damgasını vurdu.

Exit mobile version