Site icon Victory Dergi

Michele Mouton: Cesaret ve Zarafet

Ralli yarışlarının en tehlikeli, en çılgın ve en ölüm kokan döneminde Fransa’dan gelen bir kadın erkek rakiplerine bu işin nasıl yapılacağını göstermişti. Hiçbir erkek rakibinin göremediğini görmüş ve ralli pistleriyle dans pistleri arasındaki ortak bağı bulmuştu. Onun hikayesi cesaret ve zarafetin mükemmel bir karışımıydı.

Güller ve Yaseminler

1951 yılının 23 Haziran günü küçük bir Fransa komünü olan Grasse’de dünyaya geldi. Bu küçük bölgenin dar sokaklarında oynadı; dağlarını gezdi ve doyasıya bir çocukluk yaşadı. Gençliğinde kayak ve baleyle ilgilendi. Onun heyecanını hoplatacak, göz bebeklerini hayranlıkla büyütecek şey ise; gül ve yaseminlerle dolu arazilerin biraz ötesinde yatıyordu. Çiçeklerle dolu tarlaların üzerinde yatan dağlar, yılın belli dönemleri göğü yırtan çığlıklara sahip canavarlarla dolardı.

Adı Michele olan genç kız, kısa sürede bu heyecanına yenik düştü. Ve, İlk vukuatını henüz 14 yaşındayken babasına ait olan Citroen 2CV’yle işledi. Gizlice kaçırdığı araba Grasse’de göğü yırtan canavarlar kadar güçlü değildi. Yine de bu kaçamak onun için, özgürlük ve bağımsızlıkla eş değer bir tecrübeydi. Arabalara olan aşkını daha da harlayan bu olayı bir süre görmezden gelmeyi başardı. Ancak, bir gün o büyük aşk daha alevli bir şekilde geri dönecekti. Liseden mezun olduğunda kayak hocalığı, bakıcı yardımcılığı gibi işlerle meşgul oldu Michele Mouton. En son kendisini hukuk fakültesine attı. 1972 yılında katıldığı bir Rock&Roll dans yarışmasında aşkı tekrar alevlendi. Artık dans pistine veda edip ait olduğu yarış pistine geçme zamanı gelmişti.

“Cesaret, baskı altındaki zarafettir.” – Ernest Hemingway

Tutku

Yarışmaya beraber katıldığı arkadaşı, genç Fransız kadına birlikte rallilere katılma teklifi götürdü. O an Michele’in neden doğduğunu anladığı an oldu. Bir seçim yapmak zorundaydı. Ve, o her şeyi geride bırakmayı seçti. Buna hukuk fakültesi de dahil. Ne var ki kopilot olarak başlayan kariyerinde ikinci bir seçim anının gelmesi de uzun sürmedi. Bu sefer teklifi yapan babası olacaktı. Kızının kopilot olarak yarışmasının tehlikeli olduğunu düşünen babası, ona reddedemeyeceği bir teklif götürdü. Buna göre baba Mouton bütün imkanlarını seferber edecek ve bir sene boyunca kızının bütün yarış giderlerini karşılayacaktı. Eğer bir sene sonunda başarılı olamazsa hukuk fakültesine geri dönüp, okulunu bitirmesi şartını koştu.

“Benim hayatımı daha çok zorlaştırdığınızda sadece beni daha çok motive etmiş olursunuz.”

Kapkara saçları ve babasının hediyesi Alpine A110’uyla sahne almaya başladı Michele Mouton. Tozlu, çakıllarla dolu, keskin virajlı yollar; daha önce hiç karşılaşmadıkları bu zarafet karşısında hayrete düşeceklerdi. Diğer taraftan rakipleri ve kamuoyu ise hakkını şüpheye düşmekten yana kullandı. Bir kadının daha önce üst seviye bir rekabette bu kadar başarılı olması görülmemiş bir şeydi. Kimisine göre başarısının sebebi arabasının motorunda “hile” olmasıydı. Nihayetinde bütün denetlemelerin ardından marifetin arabada değil; bu güzel Fransız kadınının doğal becerilerinde olduğu açığa çıktı. Üstelik o dönem kimse bilmese de bu sadece bir fragmandı. Siyah Volkan Michele Mouton, filmini çekmeye henüz başlamamıştı bile…

“Yağmur yağıyordu ve herkesi geçmeye başladım. Kaygan zemindeydim. Pitlerde ‘Durmalısın’ diyorlardı ama herkesi geçtiğim için istemedim.”  – 1975 Le Mans zaferi için
Ralli Pistinde Bale

1975’te Le Mans 24 saat yarışının iki litre kategorisinde, yoğun yağmur altında akıl almaz bir yarış çıkardı. Islak zemin lastiklere geçmesi için pit ekibi ona mesaj gönderse de, herkesi geçtiği için risk almış ve takımına yarışı kazandırmıştı.

Ralli’de Grup B dönemi geldiğinde Michele kayıt butonuna bastı. Dans artık 500 beygire kadar ulaşabilen canavarların döneminde ölüme karşı yapılıyordu. Bu kez Audi Quattro’yla boğuşmaya başlamıştı. Bu onun o güne kadar gördüğü en hırçın, en tehlikeli canavardı. Rakiplerinden biri olan Juha Kankkunen “WRC oğlan çocukları için, Grup B erkekler için” diyordu. Günün sonunda o da ne bir oğlan çocuğuna ne bir erkeğe değil, bir kadına kaybedecekti. İstisnasız bütün rakiplerinin korkusu da aynıydı. Korktukları şey ilk kez Sanremo’da başlarına geldi. İlk WRC galibiyetini alan Michele Mouton, o dönem tarihte bunu başaran son kişi olacağından tabii ki habersizdi. Henüz çocukluğunda hayranlığını kazanan canavarlar onun yaşamının bir parçası oldu. Öyle ki her şey geride kaldığında lakabı artık “Canavar Terbiyecisi” olacaktı.

1982 ise filmin en güzel bölümüydü. 3 kez yarış kazandı, genel klansmanda Röhrl’ün ardında sezonu ikinci bitirdi. Yine de en iyisinin o olduğuna herkes ikna olmuş olacak ki, yılın pilotu ödülünü ona verdiler. Hannu Mikkola ile birlikte takımları Audi’yi de şampiyon yaptılar. 1985’te “ölüm yokuşu” olan Pikes Peak’te rekoru tam 13 saniye geliştirerek kazanmıştı. Bazı pilotların yüksek irtifa nedeniyle oksijen maskesi kullanmak zorunda kaldığı yerde, Amerikalılara da kendisini en şaşalı şekilde tanıtmıştı.

Zarafetiyle kendine hayran bırakan Michele, kariyeri boyunca cesaretiyle rakiplerine korku saldı. Bulutlara çıkarak kırdığı rekorundan sonra; “Sürekli bir taraftan diğer tarafa kayıyorsun. Sanki bale gibi, dans etmek gibi. Harika bir şey!” dedi. Bu sözler aslında onun özetiydi. Michele Mouton, nam-ı diğer Siyah Volkan, nam-ı diğer Canavar Terbiyecisi; cesaretin ve zarafetin mükemmel bir karışımıydı.

“Cesaret, baskı altındaki zarafettir.” – Ernest Hemingway
Exit mobile version