Tom Brady liderliğinde Tampa Bay Buccaneers, Super Bowl’un 55’incisinden mutlu sonla ayrılarak şampiyon oldu.
2000 yılı draftında altıncı turdan seçildiğinde kimse bu başarıyı yakalayacağına inanmıyordu. Ancak Bill Belichick ve New England Patriots yönetimi ona inanmıştı. 2000 yılından bu yana New England Patriots’ta 20 sezon boyunca harikalar yaratıp, 6 Super Bowl kazanıp, dördünde de MVP olan Tom Brady; geçtiğimiz sezon New England Patriots ile anlaşamayarak yoluna Tampa Bay Buccaneers ile devam etme kararı almıştı. Bu karar beraberinde tartışmaları da başlatmıştı: “Tom Brady GOAT mu? Yoksa sistem quarterback’i mi?”
Aslında başarılı insanların belli aşamalardan sonra kendilerine sürekli hedef koyarak ilerlemesine tanık olunmuştur. Spor alanında da bunun bir çok örnekleri vardır; Michael Schumacher, Michael Jordan, Wayne Gretzky, Usain Bolt ve daha niceleri… Çünkü o başarı eşiği yükseldikçe, ilerleyen hedefler daha da zorlaşır ve daha büyük bir rekabet duygusuyla beraber çetin mücadeleler de başlar. Tom Brady bu yolu seçerek 43 yaşında 20 sezondur forması altında efsaneleştiği takımdan ayrılarak Florida menşeili Tampa Bay Buccaneers’ın yolunu tutup yeni bir maceraya ve rekabete atıldı.
Takım tercihi çok konuşulsa da Tom Brady şampiyonluk kazanma anlamında stratejik bir karar almıştı. Zira kendisine teklif yapan takımlar arasında belli başlı oyun prensiplerine sahip bir Tampa Bay Buccaneers vardı. Özellikle savunma hattının ortalama üstü potansiyel gücü öne çıkıyordu. Hücum konusunda da belli başlı hamlelerle bu takım şampiyonluk yarışında olacaktı. Sırasıyla, daha önce emekliliğini açıklamış eski takım arkadaşı Rob Gronkowski’ye “eski günlerin hatırına son bir iş dostum!” diyerek Tampa Bay Buccaneers’a katılması sağlandı. Ardından tackle Joe Hoeg, running back LeSean McCoy hamleleri yapıldı. Zaten hali hazırda takımın hücumunda running back Mike Evans ve Scotty Miller; savunmada da Shaquil Barrett ve önceki sezon ilk turdan draft edilen Devin White gibi önemli oyuncular bulunmaktaydı. Artık kadro yavaştan şekilleniyordu. Ancak COVID-19 salgını dolayısıyla sezon öncesi çalışmaları ve maçları olmayacaktı. Bu yüzden değişen bir takım yapısıyla Tampa Bay Buccaneers şampiyon olacak mı soruları artmaya başlamıştı. Zira Tom Brady, 43 yaşındaydı ve Peyton Manning’in kariyerinin son sezonundaki kötü performansıyla emekli olması örneği vardı. Ayrıca Rob Gronkowski bir sene önce emeklilik kararı almış ve herhangi bir maça çıkmamıştı. Tüm bu soru işaretleriyle beraber takım yeni sezona hazırlanırken transferin son günlerinde Jacksonville Jaguars, running back oyuncusu Leonard Fournette’i serbest bırakmıştı. Kısa süre içerisinde Fournette çok cüzi bir kontratla Tampa Bay Buccaneers kadrosuna katıldı. Böylece takıma bir başka önemli oyuncu eklenmiş oldu.
Vites Artışa Geçiyor
Sezonun ilk maçı New Orleans Saints karşısında yenilgiyle başlamıştı. Ardından üst üste galibiyetlerle toparlanma ve takım olma süreci ilerliyordu. Bu arada NFL’in en şahsına münhasır deli ve problemli oyuncusu Antonio Brown takıma eklendi. Zira bu ekleme aslında Tom Brady’nin özel isteğiydi. Çünkü çok uzun zamandır Antonio Brown ile oynamak istiyordu. Onun yeteneklerinden yararlanmak istiyordu. Önceki sezon New England Patriots’a kısa bir süreliğine de olsa, gelmesine rağmen koç Bill Belichick ile anlaşamamış ve yollar ayrılmıştı. Tom Brady sonunda Antonio Brown ile oynayabilecekti.
Takım normal sezonda ortalama viteste ilerliyordu. Bazı maçlarda Tom Brady performansından dolayı eleştiriliyordu. Kimi zaman Koç Bruce Arians ile Tom Brady arasında taktikler ve playbook yüzünden sorun çıktığı yazılıp çiziliyordu. Sezon içerisinde iki kez New Orleans Saints; ardından Chicago Bears, Los Angeles Rams ve Kansas City Chiefs mağlubiyetleri acaba dedirtse de NFC South Division’ı 11 galibiyet ve 5 yenilgiyle tamamlayan Tampa Bay Buccaneers, Wild Card maçlarına katılma hakkı kazandı. İşte her şey bu noktadan sonra başladı.
Sezonun inişli çıkışlı ve önemli soru işaretleri barındırması, önceki sezonun Super Bowl şampiyonu Kansas City Chiefs’in ise Patrick Mahomes önderliğinde gümbür gümbür ilerlemesi, normal sezonun en değerli oyuncusu Aaron Rodgers’ın muhteşem performansıyla ilerleyen Green Bay Packers ve yaşlı kurt Drew Brees’in New Orleans Saints ile son bir şampiyonluk alma çabası… Tüm bunlar Tom Brady ve Tampa Bay Buccaneers için çok zorlu bir yol olacağının işaretiydi. Ama unutulan bazı detaylar vardı. İlk olarak Tom Brady, Super Bowl yolculuğunu adı gibi iyi biliyordu. Nerede nasıl bir şekilde aksiyon alınacağı ve ilerleneceği konusunda uzmandı. Ayrıca Play Off’lara kalan takımlar arasında savunması diğerlerine göre daha iyi olan ekip Tampa Bay Buccaneers’tı. Özellikle rakibin quarterbacklerini oynatmama ve koşu hücumlarına karşı işlerini layıkıyla yapıyorlardı. Şampiyonluk için vites artırılması yeterli olacaktı.
Büyük Kapışmaya Doğru
Wild Card maçında Buccaneers, NFC East Division lideri Washington Football Team karşısında çok da zorlanmadan ve normal sezon maçıymışçasına bir performansla kazanıp Play Off maçı için New Orleans Saints ile eşleşti. Bir yandan da bu maç, Tom Brady ve Drew Brees rekabeti için önem arz ediyordu. Zira Brees belki de kariyerinin sonunda bir şampiyonluk daha kazanabilmek için büyük çaba gösterirken; Tom Brady de böylesine önemli rakibi yenip şampiyonluğa yürümek istiyordu. Maç epey çekişmeli başlamıştı. İlk çeyrekte iki takım birbirini tartarak ve büyük efor sarf ederek oynuyordu. Ancak Tom Brady ve çetesi ikinci çeyrek ile beraber ivmeyi yükselterek daha da saldırgan bir oyun oynamaya başladı. Yaşlı kurt Drew Brees, Tampa Bay savunması karşısında zorlanıyordu. Maç kafa kafaya giderken Saints çok zorlanmaya başlamış ve yorulma emareleri gösterirken son çeyrekte Buccaneers öldürücü darbeleri indirerek maçı kazanmıştı. Bu önemli rakip karşısında alınan galibiyet, takımın daha da öz güven depolamasına sebep olmuş ve Konferans finalinde karşılaşacakları rakipleri Green Bay Packers için diş bilemeye başlamışlardı.
Green Bay Packers, Aaron liderliğinde normal sezonu rahat bir şekilde tamamlamıştı. Önceki yıllarda Super Bowl yolunda yaşanan beklenmedik kayıplara artık tahammülleri yoktu. Özellikle ligin en özel hücum takımlarından biriydi Green Bay Packers. Tampa Bay tarafında da öz güvenli, gözü kara ve saldırgan bir ruhla ilerlemesi ve “Tom Brady ile Aaron Rodgers rekabetinin bir başka ayağında neler olacak” sorularının cevabını verecekti bu maç. Maç iki farklı devre performanslarına sahip olmuştu. Buccaneers hücumu, MVP Aaron Rodgers’a kâbus dolu bir gece yaşatırken; Packers savunmasının zayıf yanlarına vuran bir Buccaneers hücumu izliyorduk. Rodgers, canhıraş takımını maçta tutmaya çalışırken Packers savunması geç de olsa uyanıp Buccaneers hücumunu bozmaya daha da çaba gösteriyordu. Buna rağmen maç bir türlü Packers lehine dönmüyordu. Özellikle maçın ikinci yarısında üç interception atan bir Tom Brady sahada vardı. Packers hücumunun da ritme giremeyip hatalar zincirine bağlanmasıyla beraber maç, Buccaneers galibiyetiyle sona eriyordu. Packers tarafı büyük hayal kırıklığı yaşarken Buccaneers muazzam bir savunma performansıyla maçı kazandırmıştı.
Ve beklenen oldu; fırtınalar estiren Kansas City Chiefs ve Tampa Bay Buccaneers, Super Bowl’un elli beşincisinde karşı karşıya gelecekti.
Bir yanda altı yüzüklü efsane Tom Brady, diğer yanda gelecek on yıllık periyotta lige damgasına vurması beklenen Patrick Mahomes vardı. Kansas City Chiefs normal sezonda da Buccaneers karşısında galip gelmişti. Bu da rekabeti Super Bowl özelinde daha da körüklüyordu. Andy Reid’in takımın koçu olmasıyla beraber takımın çehresi değişmişti. Patrick Mahomes gibi çok özel bir yeteneğin de takımın liderliğine getirilmesiyle Chiefs tarafında rüya gibi bir dönem başlamıştı. Mahomes’in hücumda çift taraflı tehdidi ve çok hareketli oyunu, Travis Kelce ve Tyreek Hill’in da bu yapıya entegre edilmesiyle beraber rakiplere kâbus yaşatan bir Chiefs takımı vardı. Amma velakin Tom Brady gerçeği mevcuttu. Normal sezonu standart bir performansla geçiren Buccaneers, Brady’nin itici gücüyle ve vahşi savunmasıyla Super Bowl’a gelmişti. Hem de Drew Brees ve Aaron Rodgers gibi iki efsane oyuncuyu da ekarte ederek zorlu süreçten çıkarak gelmişlerdi.
Adanmışlığın Timsali: Tom Brady
COVID-19 salgınına rağmen Tampa Bay’in ev sahipliğini yaptığı Super Bowl, beklentilerin tam aksine bir şekilde sonuçlanmıştı. Maç öncesinde Chiefs ağır basan taraftı ve otoriteler, takipçiler Chiefs’in üst üste ikinci Super Bowl şampiyonluğunu kazanacağını öngörüyordu. Ancak maç, bunun tam tersini söyledi. Tampa Bay Buccaneers çok iyi hazırlanıp geldiği maçta baştan sona dominant bir performansla şampiyonluğa uzandı. Play Off’larda büyük vites arttıran takım savunması, Chiefs hücumunu resmen paramparça etmişti. Mahomes’in çabalarına rağmen Travis Kelce ve Tyreek Hill başta olmak üzere hücum hattı yokları oynadı. Buccaneers hücumuysa Chiefs tarafının savunmasındaki zaaflarını iyi kullanıp kontrolü ele alarak rakibin mental gücünü de bitiriyordu. Buccaneers o-line hattı, cep içerisinde Tom Brady’i çok iyi koruyarak ve Chiefs savunmasının aksayan yanı olan koşu savunması üzerine iyi giderek güle oynaya kazanmayı başarmıştı. Gronkowski’nin iki, Antonio Brown ve Fournette’in birer touchdown yaptığı maçın son çeyreği tamamen Buccaneers’ın zaman eritmesine sahne olmuştu. Chiefs tarafıysa sadece üç alan golü bulabilmiş ve kötü performans üstüne mental çöküşle beraber maçın bitmesini dört gözle bekler hâle gelmişti.
Super Bowl tarihinin belki de en sıkıcı maçlarından biri olmuştu. Zira Buccaneers genel kanının aksine korkunç bir baskın performans göstermiş ve büyük hayal kırıklığı yaratan Chiefs tarafını ezip geçmişti. Super Bowl’a uzanan bu yolda üç önemli rakibi yenerek gelen Buccaneers tarafında, Tom Brady maçın MVP’si seçilmişti. Neredeyse hatasız oynayan Tom Brady, bu ödülü sonuna kadar hak etmişti ve kariyerindeki beşinci Super Bowl MVP ödülüne ulaşmıştı.
Olağan dışı başlayan kariyerinde New England Patriots formasıyla altı Super Bowl şampiyonluğu ve dört Super Bowl MVP ödülü kazanan, tarihe geçen Tom Brady için kimi çevrelerce sistem quarterback’i yakıştırması yapılıyordu. Bill Belichick’in oluşturduğu sistem içerisinde bu şampiyonluklara ulaştığı konusunda tartışmalar vardı. Patriots’a veda edip Buccaneers ile yeni maceraya atılan Brady için Super Bowl kazanamayabileceği konusunda fikirler çoğalıyordu. Zira, Buccaneers baştan sona değişen bir yapıya bürünerek sezona başlamıştı. Yaşı da ilerleyen Tom Brady’nin performansının nasıl olacağı konusunda tartışmalar alevlenmişti. Sezon içerisindeki ortalama performans ile şampiyonluk adayları arasında yüksek sesle dillendirilmeyen bir Buccaneers vardı. Play Off maçları ve Super Bowl ile tüm bu tartışmalar sona ermişti ve Tom Brady, yirmi yıl sonra bir başka takımda ve bambaşka yapıda ağırlığını koyarak Super Bowl şampiyonluğuna uzanmıştı.
Eşi Gisele Bünchen’in “Tom ile vakit geçiremediğim için deliriyorum. Sürekli evde maç kasedi izliyor” serzenişleri ve Brady’nin “Senede bir defa İtalya tatilinde Gisele ile kaçamak yapıp pizza yiyoruz” demeçleri aslında kendisinin nasıl bir profesyonel olduğu konusundaki basit örneklerdir. İşine olan adanmışlığı, kendisine ve vücuduna gereken önemi vermesi, tüm bu tartışmalara rağmen performansından gram eksilme olmadan yoluna devam etmesi… Tüm bu örnekler, Patriots dışında bir başka takımda daha ilk senesinde Super Bowl şampiyonluğuna ve MVP’liğe ulaşmasının tesadüf olmadığının göstergeleri. Kendisiyle ilgili GOAT mu yoksa sistem quarterback’i tartışmalarına da son vererek belki de kariyerinin en özel başarısına ulaşmıştı. Geçtiğimiz günlerde Buccaneers ile salary cap dostu bir anlaşmayla sözleşmesini uzatarak yeni bir rekabetin fitilini ateşledi. Başarı eşiğini oldukça yüksek bir noktaya çekerek kendisini tüm zamanların en iyisi olma konusunda kesinleştirmesine rağmen; mücadeleden hâlâ vazgeçmeyerek daha da üstüne çıkma isteği ilham vericiliğin son noktası olabilir. Gerçi büyük zaferlerin de böylesine adanmışlıkların eseri olması ve tesadüf olmadığının kanıtıdır.