Utah Jazz tarihinin belki de en iyi ikilisine; biraz iddialı olacak ama belki de NBA tarihine damga vurmuş Karl Malone ve John Stockton ikilisinin Salt Lake City macerasına hep beraber göz atalım. Utah tarihinde kazanılan başarıların, play-offların ve elde edilen unvanların çoğu, 18 sezon boyunca beraber parkede kalan (1985-2003) bu ikilinin üstlendiği dinamik enerjiden kaynaklanıyor. Bu enerjiyle oluşturulan ortaklık, sadece Amerika’da değil basketbol özelinde savunmayı adeta baştan yarattı. Nitekim 18 yıl boyunca NBA’de takımlar, Utah Jazz’ı aşmakta çok zorlandı. Tabii her hikâyenin bir başlangıcı vardır. NBA’de draft zamanları, en az maçlar kadar ilgi çeker. Hatta zaman zaman maçlardan daha çok ilgi gördüğünü söyleyebiliriz. Ekran başında seçilen isimlerin heyecanını birlikte paylaşırız. Bazıları daha kolej ligindeyken isimlerini duyurmuş olurlar. Bazıları ise bu sahneye ilk defa adım atmış olurlar. Bu sayede basketbola gönül veren insanlar tahminler yapar ve keyifli zamanlar geçirirler.
Bahsettiğimiz ikilimize gelecek olursak, şimdilerde artık efsane statüsünde oldukları halde, dönemin draft zamanı pek öyle değildi. İlk olarak 1984 yılında John Stockton takıma seçildi. Öyle sansasyonel bir seçim de değildi. 16’ncı sıradan sessiz sedasız takıma dahil oldu. Ertesi sene daha sonra ”Postacı” lakabını alacak olan Karl Malone takıma dahil oldu.
Görünüşe göre iki oyuncu da bu süre zarfında scoutları etkilemiş gibi gözükmüyorlardı. Ama Utah organizasyonu oyuncuların yeteneklerine güvenmiş olacak ki onları takıma getirmekte tereddüt etmediler. Bu seçim tabi ilerde meyvesini verecek ve tarihteki en iyi ortaklığı oluşturacaktı.
İstatistikleri Parçalarcasına
Malone – Stockton birbirleriyle uyum sağladıkları gibi aynı zamanda kendi evleri, -şimdilerde adı Vivint Arena olan- eskiden bilinen adıyla Delta Center’da taraftarla muhteşem bir bağ kurdurlar. Seyirci desteğiyle birlikte o kadar güçlü oluyorlardı ki adeta yerinden oynatılamaz, aşılamaz bir duvara dönüşüyorlardı. Ayrıca Stockton’ın inanılmaz asist yapma gücü de maçları kazanmayı kolaylaştırıyordu. Bu başarının merkezinde ise Pick and Roll oyunu yatmaktaydı. Hatta o zamanlar Pick and Roll denildiğinde, taktiğin isminden ziyade Malone ve Stockton akla geliyordu. Bu sistemle birlikte 1422 maça çıktılar. Bu maçlarda beraber 15806 pas, 3265 hücum önleme ve tüm zamanların en iyi sayı üreten ikilisi olarak (35928 sayı) tarihe geçtiler. Bunun sonucunda NBA Hall of Fame ve hepimizin bildiği 92′ Dream Team takımına seçildiler. Beraber oynadıkları 18 sezon boyunca hiç play-off kaçırmadılar ve iki NBA play-off final serisine çıktılar. Bunların ikisi de Michael Jordan’lı Chicago Bulls’a karşıydı.
Yüzüksüz ikili
Utah Jazz’ın, Malone – Stockton döneminde gelişen sağlam temel ve muhteşem serüveninin tek eksiği NBA şampiyonluğunun hiçbir zaman gelmemesiydi.
İkilinin kariyerinde iki tane NBA finali olduğunu belirtmiştik. İlki 1997 yılında son şampiyon Chicago Bulls‘a karşıydı. Final serisinde çok heyecanlı anlar yaşanması ve Utah’ın şampiyonluğa yaklaşmasına rağmen Michael Jordan liderliğinde Bulls ‘un patlayıcı gücüne karşı gelemediler. 97’ final serisini Bulls 4-2 kazanarak şampiyonluğa ulaştı.
Ertesi yıl, yine bu iki takım NBA finallerinde karşı karşıya geldi. Bir önceki sene seriyi 4-2 kazanan Bulls’un zaman zaman zorlandığı maçlar olmuştu. Bu maçlardan gereken dersi çıkaran Jordan ve arkadaşları, daha agresif bir takıma evrildiler. 1998 final serisinde Stockton’ a baskı kurarak oyuncuyu izole etmeyi kısmen de olsa başardılar.
Bu baskıya rağmen yine de Stockton double-double yapmayı başarmıştı. Malone ise gerekli yardımı görmediği için özellikle iç saha maçlarında kendisinin alışık olmadığı biçimde zor atışlar kullanmaya zorlandı. Böyle iki büyük oyuncunun tabii ki baskı karşısında oyundan kaçmaları ya da mental açıdan düşmeleri beklenemezdi. Bulls’un agresifliğine karşın Jazz, 2 maçı kazanmasını bildi. Ama bu seri de Chicago’nun 4-2 üstünlüğü ve şampiyonluğuyla tamamlandı.
Salt Lake’in Efendileri
Bu ikilinin 18 sezon boyunca çıktıkları macerada, takımın kötü oynadığı veya çok iyi oynadığı maçlar oldu. İyi de olsa kötü de olsa NBA camiası Malone ve Stockton’a her zaman saygı duydular. Nasıl duymasınlar ki; NBA Batı Konferansı’nda 5 kez şampiyonluğa ulaştılar. Bireysel olarak Malone en iyi ribaund ve serbest atış rekorlarını kırarken Stockton ise en iyi asist ve en iyi savunma ödüllerini topladı. İki oyuncu toplamda 25 kere NBA All-Star A takımına seçilirken bunların 24’ünde oynadılar.
Ayrıca, 9 kere tüm zamanların en güçlü savunmacı ikilisi olarak otoritelerce en iyi 5’e seçildiler. Onların oynadığı bu dönemde, birçoğunu yendikleri veya play-offlarda eledikleri inanılmaz derecede iyi takımlar vardı. Dişe diş mücadele ettikleri ve çoğunlukla üstünlük sağladıkları takımlar arasında Charles Barkley ve Hakeem Olajuwon’lı Rockets, David Robinson’lu Spurs, hepimizin bildiği Shaq ve Kobe’li Lakers vardı. Bu efsaneleri teker teker eleyip Olimpos’un zirvesine çıktılar. Zirvede ise sadece Bulls’a kaybettiler. NBA’de savunmacı ve hücum oyuncusunun bu kadar uzun süre beraber oynaması ve sürekli “top” seviyede kalması eşine ender rastlanan durumlardan biridir. Bu yüzden John Stockton ve Karl Malone her zaman beğenilmiş ve hakkı teslim edilmiştir. NBA şampiyonluğu, diğer bir deyişle şampiyonluk yüzüğünün olmayışı, onları seven insanların içinde acı bir tat bıraksa da; Salt Lake’in iki efsanesi de Utah Jazz’ın tarihinde kalıcı izler bıraktı.