James Hunt denilince ilk akla Niki Lauda ve o inanılmaz rekabet gelir. 1976 yılında zirve yapan bu rekabet öyle ki bir Hollywood filminin bile konusu olmuştur. Formula 1 tarihinin en alemci pilotu. Yarışlardan önce alkol ve yasaklı madde kullanması yarışlarda performansını olumsuz etkilemese de 45 yaş gibi genç denilebilecek bir dönemde hayata gözlerini yummasına neden oldu. Gözü pek, korkusuz ve cesur bir pilot olmasına rağmen Formula 1’in George Best’i, çalkantılı özel hayatı ve yaşam tarzıyla bir döneme damga vurmuştur.
Değişen Bir Hayat
Ailesinin, James ve kardeşinden akademik başarı açısından büyük beklentileri vardı. Tabii, bu beklentileri Hunt, sportif başarı olarak gösterse de akademik olarak gösteremedi. On sekizinci yaş gününden bir gün önce Norfolk’taki Snetterton pistine gittiği yarış onun bütün hayatını değiştirdi. O gün, Hunt bu sporu sadece izlemek için değil bir yarış pilotu olmak için takip etmeye başladı. Hunt’ın ailesi yarış pilotu olma isteğine şiddetle karşı çıkarak kendisine hedefleri için ne maddi, ne de manevi olarak yardımcı oldular. Tıp fakültesine göndermek için ayırdıkları paranın yarısı ile ilk arabasını almak isteyen Hunt’a, ailesinin cevabı elbette “Hayır!” oldu. Yarış sevdasıyla yatıp kalkan Hunt, bu sevdasına ve tutkusuna ulaşabilmek için birden fazla işte çalıştı. Çünkü otomobil yarışları onun en büyük tutkusu olmuştu. Ve sonunda ilk yarış arabası olan Formula Ford’u satın aldı.
Herşey Bitti Derken…
22 yaşında fark edilen genç Hunt, ilk profesyonel yarışına Formula 3’de çıktı. Yarışlarda gösterdiği performans ile hep üst sıralarda yer aldı ve kazandığı yarışlarla dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Bir süre sonra vahşi sürüşü, sayısız teması, çarpışmaları ve pist dışına çıkması nedeniyle “Hunt the Shunt” lakabını aldı. Aslında abartı derecesinde kazaları yoktu ama lakabı adıyla kafiyeli olduğu için üzerine yapıştı. Hunt, kazandığı başarılara rağmen Formula 3’de tıkılıp kalacağını düşünerek büyük bir sıkıntıya girmişti. Çektiği zorluklar, fedakarlıklar ve en önemlisi içindeki yarış tutkusu sönüp gidecekti. Ancak, tam her şey bitti derken biri çıkar ve bütün hayatınız değişir ya işte tamda öyle bir şey oldu Hunt için. En sevdiğim filmlerden biri olan The Dark Knight’da da en umutsuz anlarda ortaya hep Batman çıkar ve herkesin umudu olurdu. İşte James Hunt’ın da Kara Şövalyesi Lord Hesketh en umutsuz anda ortaya çıktı. James, sonunda hayallerindeki Formula 1’e Hesketh Racing ile giriş yaptı. Artık dünyanın en iyi sürücülerine karşı yarışacak ve burada kalıcı olabilmek için elinden gelenin hep fazlasını yapacaktı. Üzerindeki baskı her zamankinden çok daha fazlaydı ve bu baskı yarış öncesi fiziksel sorunlar yaşamasına sebep oluyordu. Fakat, yarış öncesi ne kadar gergin olursa, bir o kadar daha hızlı oluyordu.
Hızlı Yaşam
1973 ve 74 yıllarında tüm beklentileri aşarak Hunt, “contander” tabirinin Formula 1’de vücut bulmuş hali oldu. Hollanda, İsveç, Avusturya Grand Prix’lerini üçüncü, ABD’de Grand Prix’sini ise ikinci sırada tamamladı. Formula 1’de artık söz sahibi olan James Hunt’ın geriye tek yapması gereken özel hayatını toparlamasıydı. Yarışlarda elde ettiği sayısı başarı ve pilotluğundan daha çok özel hayatı gündem konusu oluyordu o sıralar. Bunun önüne geçebilmek için dönemin ünlü modeli Suzy Miller ile evlendi. Tabii bu evlilik iki taraf içinde iyi gitmedi ve sonunda kaçınılmaz son gerçekleşerek boşandılar. Hatta Daily Mail’in bir haberine göre o dönem oyuncu Richard Burton, Hunt’ın Suzy’den boşanması için 1 milyon dolar verdiğini dahi iddia etti.
Ezeli Rekabet
1975 yılındaki Hollanda Grand Prix’inde James Hunt, hem pole pozisyonunu hem de en büyük rakibi Niki Lauda’nın önünde ilk Formula 1 zaferini kazandı. Tabii bu elde edilen tek bir galibiyetti ve sezon sonunda Lauda, sezonu Ferrari ile şampiyon tamamladı. Artık 3 yıl sürecek olan büyük rekabetin tohumları atılmıştı. Aslında Hunt ve Lauda rekabetinin temelleri Formula 3 döneminde başlamış olsada Formula 1’de bu rekabet en üst düzeye çıktı. Hunt, daha iyi bir arabayla Lauda’ya karşı üstüne geleceğine inanıyordu. Fakat Lord Hesketh maddi zorluklar yaşıyor ve takımı için bir sponsor bulamıyordu. Bu sebepler Hunt’ın kariyerini de bitme noktasına getirmişti ve hiçbir takım ona yatırım yapmak istemiyordu. Yardımına, Copersucar-Fittipaldi takımına giden Emerson Fittipaldi yetişti. McLaren takımının bir koltuğu boştaydı ve yerini doldurmak için çok kısa bir süre kalmıştı. Bu durumda biraz da zorunluluktan James Hunt ile anlaştılar. Şampiyon olmak Hunt’ın kaderinde vardı. Ve bu bir şekilde gerçekleşecekti. Her işler ters gittiğinde dört ayağının üstüne düşmesinin başka bir açıklaması olamazdı. Artık daha iyi bir araba ve daha büyük sponsorları olan McLaren ile en büyük rakibi Niki Lauda’ya meydan okumak vardı.
Zafere Doğru
1976 yılı, Formula 1 tarihinin en büyük kapışmalarından birine şahit olmak üzereydi. Niki Lauda, Ferrari’si ile üst üste 2’nci kez şampiyon olmak ve James Hunt ise yeni takımı McLaren ile en büyük rakibini yenmek istiyordu. Aynı sezon inanılmaz tartışmaların yaşandığı da bir sezon olmuştu. Sürekli itirazlar ve puan değişikliklerinin yaşandığı sezonun ilk yarısı bittiğinde Lauda’nın 4, Hunt’ın ise 2 galibiyeti bulunmaktaydı. Sezonun 9’uncu yarışı olan Britanya Grand Prix’inde James Hunt rüzgârı esti. Yarışın hemen başında Hunt’ın yaşadığı kazanın ardından yarış bir süre durdu. Yarışın durmasından Hunt da olumsuz etkilendi. Çünkü kendi evindeydi ve burada zaferi kazanmak istiyordu. Taraftarlar bu olaydan dolayı çok kızgındı. Hunt’ın lehine sürekli tezahürat yapıyorlardı ve bu durum Formula 1 yönetimini de şaşkına uğratmaktayı. Hunt olmadan bu yarışı başlatmak büyük bir sorun yaratacaktı. Mclaren ekibinin yoğun çabalari sonucu Hunt’ın arabası tam zamanında onarıldı. Yarışa dönen Hunt tam 45 tur boyunca Lauda’yı takip etti. Uygun zamanı bulduğunda da atağını yaptı ve Lauda’yı geçti. Tribünlerdeki taraftarlar çılgına dönmüştü. Hunt sonunda istediği o zaferi elde etmiş ve bir anda ulusal bir kahramana dönüşmüştü. Bu galibiyet onun dünya şampiyonu apoletini omuzlarına takma şansını iyice arttırmıştı. Yaklaşık iki ay sonra Ferrari’nin itirazlarıyla Hunt bu yarıştan diskalifiye edildi. Bir de üzerine puanı silinse de tüm bu yaşananlar şampiyonluk fitilini çoktan ateşlemişti.
Delilik ve Cesaret Arasındaki İnce Çizgi
Sezonun onuncu yarışı olan Almanya Grand Prix’inde Niki Lauda yaşadığı kaza sonrası ölümden döndü. Almanya ve Hollanda yarışlarını James Hunt kazanırken Avusturya’da ise dördüncü oldu. Lauda ile puan farkı kapanmıştı. Hunt artık şampiyonluğa çok yakındı. Ancak, en büyük rakibinin pistlerde olmamasından dolayı içi biraz buruktu Britanyalı pilotun. Sezonun bitmesine 4 yarış kala Niki Lauda’nın döneceği haberi yayıldı. James Hunt başta olmak üzere herkes onun delirdiğini düşünmüştü. Niki ise yaşadığı ölümcül kazadan tam 40 gün sonra pistlere dönüyordu. Hunt belki farkında değildi ama Lauda’nın yokluğunda yaptıkları sayesinde Lauda tekrar pistlere dönmüştü. G.O.R.A. filminde Garavel ustanın teknik, hırs, irade, konsantrasyon, bilgi, hız, denge, zamanlama, deneyim, disiplin, azim, istek, dirayet şeklinde sıraladığı özelliklerin vücut bulmuş halinin ta kendisiydi Niki Lauda.
Tek Şampiyonluk
James Hunt, İtalya Grand Prix’ini tamamlayamamasına rağmen ardından çıktığı Kanada ve ABD Grand Prix’lerini kazanarak sezonun son yarış olan Japonya’ya Niki Lauda’nın 3 puan gerisinde gitmişti. Bu inanılmaz sezonun son yarışına gelirken Hunt, 33 hostesle birlikte yaşadığı seks skandalını doğrulamış ve buna rağmen yarışı üçüncü bitirerek kariyerinin ilk ve tek F1 şampiyonluğunu kazanmıştı. Bu şampiyonluktan sonra Hunt’ın kariyerinde hızlı bir düşüş başladı. Kendisi Lauda ile rekabet içerisinde olsada onun aksine azimli bir adam değildi. Daha 18 yaşında “Dünya şampiyonu olacağım” demiş ve sonunda bunu başarmıştı. Bundan sonra üstüne koyacağı bir şey kalmamıştı. Yakın arkadaşı Ronnie Peterson da öldükten sonra bütün yarışma isteği kaybederek emekli oldu Britanyalı pilot.
Yanlışlar Doğruyu Götürür
Emekli olduktan sonra yorumculuğa başlayan Hunt, kısa zamanda bir fenomen haline geldi. Özel hayatındaki sıkıntılar ise varlığını sürdürmeye devam ediyordu. Yaptığı yanlış bir yatırım sonucu bütün parasını kaybeden Hunt, 1989 yılında ikinci eşinden de boşandı. Yine her şeyin başladığı noktaya dönmüştü. Onu tekrar ayağa kaldıran en yakın arkadaşı ve ezeli rakibi Niki Lauda ve tanıştığı garson bir kız oldu. Hunt, bu sefer gerçekten kendisini toparlamış, düzenli bir ilişkisi ve sağlıklı bir hayatı vardı. Bunların hepsi o garson kız Helen Dyson sayesinde gerçekleşmişti. 15 Haziran 1993 sabahı evinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayata veda etti Hunt. Kaderin cilvesi de buydu herhalde. Her şeyi yoluna girmişken gelen ani ölüm. James Hunt çok hızlı yaşadı, çok erken öldü. Huzur içinde uyu şampiyon!