Site icon Victory Dergi

İngiltere: Evine Dönemeyen Kupa

Dünya Kupası’nın başlamasına artık sayılı günler kaldı. 48 ayın sultanını merakla beklerken eskiden yaptığım en özel şeylerden biri, gruplara bakmak ve takımları detaylı incelemek olurdu. Maalesef büyüdük; artık çocuksu bir heyecanla değil de daha olgun bir şekilde bekliyoruz altın dünyayı. Fakat, benim çocukluğumdan bugüne kadar değişmeyen tek şey İngiltere ve durumuydu.

98’den beri takip ettiğim dünya kupalarında hep İngiltere favoriler arasında gösterilir, yıldız oyuncular ve Beckham, Gerrard gibi ikonik oyuncular ön plana çıkarılır, jenerasyonun iyiliğinden bahsedilir ve İngiltere’nin değişen futbola ayak uydurup birçok ülkenin ligini geride bıraktığı konuşulurdu. Lakin sevgili okuyan bu hiç gerçekleşmez. İngiltere hep bir şekilde o meşhur şarkıyı tekrar söyleyemez. Peki, şimdi A.B.D, İran ve Galler’in bulunduğu soğuk savaş dörtlüsünün yer aldığı B grubunda ne yapacağı ise tüm dünyanın merak ettiği soru…

Beklentiler

Cevaplanamaz sorular sormak doğanın akışına pek uymaz ama İngiltere hem 2018 Dünya Kupası’nda yarı final oynayarak hem de 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda final oynayarak elindeki kadronun nelere kadir olduğunu gösterdi. Çeşitli oyuncu değeri hesaplama platformlarının hesaplarına göre 1.36 milyar euroluk değeriyle kupanın en gösterişli takımı durumunda. Tabii Cruyff’un dediği gibi bir çuval paranın gol attığı görülmemiştir. Ama, 2022’ye gidilen yolda tam 39 gol atıp sadece 3 golü kalesinde görmesi o çok tartışılan savunmanın doğru taktikle gol yemeyeceğinin işareti. Atılan 39 gol ise konunun bir çuval para meselesinden çok daha başka olduğunun kanıtı.

Gerçekler

İstatistikler elbette tam karşılıklarını bulacak değildir. Bugüne kadar elemelerde harika performans sergileyip gruplarda elenen eski şampiyonlar da gördü bu gözler ama sanırım 2020’de Avrupa finali oynayan bir ekibin dünya kupasında da bir şeyler yapabileceği ön görülebilir. Maddi yönden değerli olduğu kadar personel yönünden de sıkıntı yaşamayan İngilizler, Reece James ve Kyle Walker’ın sakatlığı ve Trent Alexander-Arnold’ın uzun süren formsuzluğuyla sağ bek konusunda biraz düşünceli. Orta saha rotasyonunda da Kalvin Phillips’in kaybı canları biraz sıksa da Jude Bellingham, Declan Rice ve Ward-Prowse gibi oyuncuların varlığı gönüllere su serpiyor.

Savunmanın belki de en büyük sorunu Harry Maguire diyebiliriz. Milli takımda iyi performansları olsa da taraftarın diline bir kez düşmüş bir oyuncunun mental durumunu toparlaması zor olabilir. Fakat Eric Dier’ın Conte’nin üçlüsündeki yükselen form grafiği son zamanlarda daha çok üçlü dizilimi tercih eden Üç Aslanlar için önemli bir kazanım olarak görülebilir.

Teknik Direktör

Tarih boyunca İngilizlerin tartıştığı önemli konulardan biri ise takımı seçen kişinin kim olacağıydı… son yıllarda buna biraz daha istikrarlı bir cevap veriliyor. Gareth Southgate’in dümende olduğu İngiltere, kupalarda başarılı bir grafik çizse de kupayı bir türlü eve getirememesi onu hedef tahtasına oturtuyor. Özellikle, EURO 2020 finalinde oyuna sonradan soktuğu Saka’nın penaltıyı kaçırışı; sağ bek rotasyonunda aşırıya kaçması ve takımın akışkanlığının bozulması Southgate’e sürekli yönelen okların öznesi durumunda. Bunlara rağmen ona inanmalarının sebebi yaptığı taktiksel devrim olabilir.

Dörtlü dizilişlerle hatta 4-4-2’ye her zaman sahaya yayılan İngiltere, Southgate yönetiminde son yıllarda tekrar popüler olan üçlü yapıları kullanmaya başladı. Kyle Walker’ı üçlü stoperin sağına yerleştiren teknik adam, Declan Rice ve Bellingham’dan kurduğu dinamik orta sahayla ilerideki Kane, Sterling ve Foden üçlüsünün yetenekleriyle işleyen akışkan bir yapı kurdu.

Yıldız

Saouthgate’in en güvendiği ve takımın yıldızı olan kişi ise pek tabi her gol krallığının olağan şüphelisi Harry Kane. Uzun yıllardır istikrarlı bir şekilde gol atan fırtına elemelerde 12 gol atarak aşamayı gol kralı olarak tamamladı ve bir diğer efsane Jimmy Greaves’i yakalmış durumda. 53 golü bulunan zirvedeki Wayne Rooney’i de kalan kariyerinde yakalaması işten bile değil. Geçtiğimiz sene ufak çaplı bir bunalımın esiri olsa da Conte’nin gelişiyle tekrar hayata dönen santrafor yine rakiplerine korku salmaya devam ediyor.

Sürprizler

Dünya Kupası her zaman yeni yıldızlara gebedir. James Rodrigez, Keylor Navas, Pele gibi oyuncular bize hep dünya kupasının bir hediyesidir. İngiltere de her zaman bu yıldız potansiyeline sahip oyuncularıyla kupaya gelir. Bu kupada da heybe boş değil. Takımlarında son dönemlerinde gösterdikleri formla Bukayo Saka, Phil Foden ve Jude Bellingham; İngilizlerin kupadaki sürpriz taşıyıcı adayları. Son Avrupa Futbol Şampiyonası’nda nahoş olaylar yaşayan Saka, Arteta’nın Arsenalinde gösterdiği formla üst seviyenin oyuncusu olduğunu kanıtlıyor. Guardiola’nın elinde bir delgeçe dönüşen Foden da milli takımın bel bağladığı isimlerden biri oldu. Bu ikiliye katılan son isim olan Jude Bellingham, Borussia Dortmund’u tek başına sırtlayan oyuncu olarak dünya kupasının şaheserlerinden biri olacağını gösteriyor.

Abidin Dino’nun filme aldığı 1966 Dünya Kupası’ndan beri İngilizler kupada yarı finalden öteye gidemedi. 90’da ve 2018’de yarı finalde elendiler. 98’de Beckham’a yıkılan Arjantin maçı bir yara olarak kaldı. İlk dünya kupalarına oyunu icat ettikleri için katılma lüzumunu göstermeyen İngilizler; kupaya katılmaya başladığından beri aslında futbolun hangi tarzlarda da oynanabileceğini görüp dört yıl sonrasına daha iyi hazırlanıp geliyor ama yine eli boş dönüyor. Her kupaya “It’s Coming Home” şarkısı eşliğinde en renkli taraftar gruplarından biri olarak gelseler de asla kupayla geri dönemiyorlar. Belki bu sefer neyi icat ettiklerini hatırlarlar ve bu zor yolda başarılı olurlar, kim bilir…

 

Exit mobile version