Site icon Victory Dergi

İlayda Uçak: Yolculuk

İlayda Uçak, genç yaşına rağmen şimdiden bir çok farklı sınava girdi. Kendi branşındaki hedeflerini gerçekleştirmek için, şehir şehir dolaştı. Ciddi sakatlıklarla karşılaşmasına rağmen pes etmedi. Vizyonu ve misyonuyla, Türkiye’nin neden bir voleybol ülkesine dönüştüğünün canlı kanıtlarından birisi olduğunu da gösteriyor. Büyük düşünen ama büyük konuşmayan İlayda, kendi sporculuğunu bir yolculuk gibi görüyor. Bugünü için çok çalışan ama yarınlarını da şimdiden kafasından çizmiş olan milli sporcu, yolculuğundaki önemli duraklarından bahsetti.

İzmir’de Arkas’ta başlayan hikayen, kısa sürede Vakıfbank altyapısına ulaşmış. Memleketinden İstanbul’a çok genç bir yaşta geldin. Hem kulüp hem de şehir o yaştaki birisi için çok büyük bir adım. Yaşadığın zorluklar neydi bu süreçte?

“Voleybol benim hayatımda çok küçük yaşlardan beri var. Ablamda voleybolcu olduğu için onun antrenmanlarını ve spor yaşamını izleyerek büyüdüm diyebilirim. Belki gördüklerimden dolayı biraz daha deneyimliydim ama voleybolu çok seviyordum ve küçük yaşlardan itibaren hayallerim vardı. Bazen hayallerinize ulaşmak için genç yaşlarda büyük kararlar almanız gerekir. Ben de ailem ile birlikte bu kararı aldım. Tabii ki büyüdüğün şehirden uzaklaşmak, sosyal çevreni değiştirmek ayrıca konfor alanının dışına çıkmak büyük zorluklar ama hedefleri olan bir sporcunun yaşamının en önemli kararı ilk aldığı karar bence, ben de bunu doğru yaptığıma inanıyorum.”

Bu dönemde Vakıfbank’ta şampiyonluk da kazandın. Şampiyonluk sevinci yaşamış birisi olarak, kazanma isteğini tetikleyen şey nedir senin için? Örneğin, kimisi de kaybettiği şeyler üzerinden motive olur. Kaybettiğin mi; yoksa kazandığın zamanlar mı daha çok iştahını artırıyor?

“Her sporcu sahaya çıktığında kazanmak ister. Kazanırken de iyi oynamak ister. Benim için kazanma isteğimi tetikleyen şey verdiği mutluluk ve bulunduğunuz kıyasıya rekabet içinde başarılı olma duygusu diyebilirim. Kaybettiğim zaman çok takılmamaya çalışsam da, oyunumu mutlaka sorgularım. Eksik olan yerleri bulmaya çalışırım ki aynı hataları tekrar yapmayayım. Kazandığım zaman da devamının gelmesi için daha çok çalışmam gerektiği düşüncesi her zaman ön planda tuttuğum bir kavram oluyor.”

2020’de Yeşilyurt ile Sultanlar Ligi seviyesine çıkmış oldun. Yine Yeşilyurt’la Challenge Kupası’nda boy gösterdin. Birisi daha çok bireysel diğeri de daha çok ulusal başarı için önem arz ediyor. Hem Sultanlar Ligi’nde hem de Challenge Kupası’ndaki ilk deneyimlerini nasıl anlatırsın?

“Bence oynamak ve süreklilik çok önemli. 2020’de Yeşilyurt’a geçişimle beraber, üst lig seviyelerinde oynamaya başladım. Her maçı kendime yeni bir hedef olarak koyarak, gelişimim ve tecrübelerim için çok çalıştım. Sultanlar Ligi dediğiniz gibi bireysel gözükse de, bir takım içerisindeki uyuma ayak sağlamak, farklı oyun yapıları içerisinde bulunmak açısından bana çok büyük değer kattı. Avrupa macerası ise tabii ki farklı bir boyut. Hem takımınızı hem de bir şekilde ülkenizi temsil ediyorsunuz. Bu esnada genç milli takımlardan uluslararası deneyimim mevcuttu ama Challange Cup kadrosunda bulunmak da, bu turnuvalara hazırlanma süreçleri açısından bana yeni deneyimler kattı diyebilirim.”

Yakın zamanda Sultanlar Ligi’nde yeni sezon başlıyor. Senin bu önümüzdeki sezon için hedeflerin neler?

“Bu sezon Nilüfer Belediyespor’da yer alacağım. Güzel bir hazırlık dönemi yaşıyoruz. Çalışmalarımız yavaş yavaş artıyor. Genç yaşıma rağmen hem pozitif hem de negatif birçok deneyimi voleybol sahasında yaşadım. Benim en büyük hedefim bunlardan yola çıkarak her sene üstüne koymak adına istatistiklerimi daha iyi seviyelere taşımak, tabii Bursa’ya da başarılı bir voleybol sezonu yaşatmak istiyoruz takım olarak. Tutkumu, heyecanımı sahaya yansıtıp bireysel ve takım olarak en üst çıkılabilecek noktaya ulaşmak hedef diyebilirim.”

O zamanlardan beri seni en çok motive eden şey nedir? Hedefim dediğin tepe noktası neresi? Buraya ulaştığımda tamam diyeceğin yer neresi?

“Soruya son kısmında başlayayım. Bu oyun ben bırakana kadar tamam diyeceğim nokta olmayacak çünkü tamam dediğimde voleybolu hayatımdan çıkarmam gerek. Beni küçük yaşlardan beri en çok motive eden şey hayallerim. Hayallerime ulaşmak için adımlar atmaya çalışıyorum. Bununla birlikte tabii ki hem milli takımımız, hem de hedeflediğim yurtdışı kariyerimde kupalar kaldırmak tepe noktalarım olacaktır.”

Ön çapraz bağ sakatlığı yaşamıştın daha önce, geri dönüş sürecinde neler yaşadın? Bu derecede ciddi bir sakatlık durumunda, sporcunun psikolojisi belki de en büyük rakibi olur. O dönem neler hissettin?

“Çok genç yaşta ve performansımın da iyi olduğu bir noktada ne yazık ki bu sakatlığı yaşadım. Önce tabii ki büyük korku yaşadım, çok zor bir süreçti. Yıllarca emek verdiğiniz çalışmalar bir anda gidecek mi diye korkuyorsunuz. Ama olaya pozitif açıdan bakmaya başladığımda güçlü olduğum bir yaşta bu tip bir sakatlığı yaşayarak, hem doğru bir medikal ekip hem de çevremin desteği ile kendimi psikolojik olarak geri dönüşüme hızlı bir şekilde hazırlamaya başladım. Sporcu psikolojisi gerçekten çok ayrı bir nokta, kazandığımız kaybettiğimiz ve küçük yaşlardan beri kendimizi hazırladığımız bir ortam var. Bunları kaybetme korkusu çok kolay aşılacak bir nokta değil. Ancak profesyonelliğin bir noktası da bu, buradan sağlam çıkanlar yaşamaya devam ediyor.”

Yoğun çalışmaların olduğunu gördüm. Özellikle oyununda ve kuvvetinde burada daha güçlü olmalıyım dediğin nokta neresi? Kendinde şu an için mükemmelleştirmem gerekli dediğin şey nedir? Ayrıca yine oyunla alakalı gidecek olursak, bir orta oyuncu olarak rakibi iyi okumanın büyük bir önemi var. Doğal olarak hareketlere odaklı olman gerekiyor. Bu beceriyi geliştirmede izlediğin yol nedir?

“Kendimde en çok geliştirmek istediğim, tecrübelendikçe kazanacağım oyun bilgisi ve oyunu daha iyi okumayı öğrenme dışında kendimi fiziksel olarak ne kadar zorlayabildiğim. O anda vücudum kuvvetsizse, dayanıklılığım az ise kendimi o konuda olabildiğince zorlarım. Bunu daha çok yaşadığım sakatlıktan sonra anladım ve daha çok farkına varabildim. Kısacası olabildiğince kendimde neyi eksik hissedip görüyorsam, o anda onun üzerine yoğunlaşmayı tercih ediyorum.

Çok fazla video izliyorum bu konuda olabildiğince erken hareket etmeden, pasörün ellerini izlemeye çalışıyorum. O an bir hata yaptıysam, bırakmayıp üst üste tekrarını istiyorum. Hep antrenörlerimizden kendi videolarımı isteyip inceliyorum. Ekstra olarak reaksiyon çalışmayı hiç bırakmadım bu zamana kadar, bundan sonra da bırakmayı düşünmüyorum.”

Fotoğraf: Ceyhun Emre Şenocak
Ortaya bir fikir atarsak, futbol ve basketbol gibi oyunların doğal yeteneklere bağlılığı yüksek gibi görünüyor. Voleybolda bunun aksine zaman içerisinde oyununu ve kendini mükemmelleştirmek daha önemli diyebiliriz. Zorluk karşılaştırması yaparsan voleybol bu açıdan daha zor mu?

“Herkes için kendi branşı en zoru. Biz takım sporu yapıyoruz. Şunu söylemem gerekir, sizin açığınızı kapayan arkadaşlarınızın arkanızda olduğunu bilmek çok güzel bir duygudur. Bireysel sporcularda bu nasıl bir kaygıdır düşünmek istemem. Futbol ve basketbol belki daha uzun süredir sokağa yayıldığı için doğal yetenek kavramı ortaya çıkmış olabilir ama voleybol ülkemizde gelişiyor. Başarılar voleybolun da sokağa inmesini sağlamaya başladı. Bundan dolayı yetenek artık daha fazla bizim branşta da gözükmeye başlayacaktır. Zorluk açısından şunu söyleyebilirim; Futbol ve basketbolda hücum – savunma gibi alanlarda özellikle zaman kavramı daha uzun bu da size düşünme fırsatı sunabiliyor. Voleybol daha anlık bir oyun, bu anlık oyunda her salise mükemmele yakın olmanız lazım. Bu da tabii oyunumuzu dediğiniz sporlardan farklı kılan bir süreci oluşturuyor.”

Milli takımda ve kulüp kariyerinde kendine bir yol hayal etsen, kariyer sonuna geldiğinde neleri başarmış olmak istiyorsun? 

“Sportif açıdan kupalar kaldırmış, şampiyonluklar yaşamış ve bireysel performans açısından da üst seviye de yer alan bir isim olarak anılmak isterim. Bir sporcunun bir de spor performansı harici rol model olma tutkusu vardır. Bende bu kapsamda kariyerimin sonunda saha içi performansım kadar, İlayda ismi de voleybola iz bırakmış ve örnek gösterilen bir sporcu olarak yer almak isterim.”

Hem alt yaş kademelerinde, hem milli takımda hem de kulüpler seviyesinde başarılar kazanmaya alıştık. Türkiye artık bir voleybol ülkesi diyebiliriz. Sen de bu yolculuğun bir parçasısın. İçeriden birisi olarak diğer sporlarda neyi yanlış yapıyoruz? Ya da daha önemlisi voleybolda neleri doğru yapıyoruz?

“Türkiye son dönemde, farklı yaş gruplarında voleybol özelinde kazandığı başarılar ile Avrupa ve Dünya voleybolunda hatırı sayılır bir noktaya geldi ama daha kat etmemiz gereken yollar olduğunu düşünüyorum. Başarılarımızın devamlılık arz etmesi çok önemli. Burada yanlış yaptığımız şey demeyeyim ama bence ülke olarak spor kültürümüz zayıf. Biz daha çok başarı kültürü üzerinden sportif bir yapılanma sağlıyoruz. Başarı geldikçe branşlarımız konuşuluyor ve ilgi duyulmaya başlanıyor. Bu başarı dönemlik olursa ne yazık ki halkımız hızlı bir eleştiri yağmuruna tutup, ilgilerini hemen geri çekiyorlar. Oysa şampiyonluk kadar, 2.likler 3.lükler, turnuvalara sürekli katılımda çok önemli. Bizim bu süreklilikleri hem voleybol hem de diğer spor branşlarımızda sağlamamız gerektiğine inanıyorum.”

Günlük hayatından da sporuna katkısı olan bir hobi veya başka bir aktivite var mı? Ruhen rahatlattığını düşündüğün veya mental olarak maçlar öncesinde takip ettiğin rutinin nedir?

“Maçlarım öncesi klasik bir rutinim yok. Her şey o gün kalktığımda güne başladığımda nasılsam ona göre programımı ilerletiyorum. Beni en çok mental olarak rahatlatan şeylerden biri ise köpeğimle vakit geçirip onunla ilgilenmek. Köpeğim dışında arkadaşlarımla muhabbet etmek, klasik oyunlar oynamak beni çok rahatlatıyor.”

Merakı yüksek birisi olduğunu tahmin ediyorum, felsefe ilginden dolayı. Muhtemelen bir şeyi öğrenmek yeterli olmuyordur. Sürekli olarak herhangi bir durumda veya konuda soru sormana sebep olan şey nedir?

“Daha fazla bilgi sahibi olmak.”

Cevabını en çok merak ettiğin soru nedir?

“İleride ki hayatım ile ilgili olan ve olacak şeyleri çok merak ediyorum.”

Kadere karşı bakış açın nedir? Buna bağlı olarak yarına mı, yoksa bugüne mi daha çok odaklanıyorsun?

“Bugünü hayatımda ne kadar doğru yaşarsam, yarına o kadar doğru etki edecektir düşüncem var. İkisini ayırmıyorum, yaşadığım anın yarına da doğru etkisi olması gerektiği ile hareket etmeye çalışıyorum.”

Exit mobile version