Pan Pacific Yüzme Şampiyonası’nda 4 günde 4 altın madalya kazanarak tüm dikkatleri üzerine çekti Ian Thorpe. Üstelik milli takıma seçilen en genç yüzücü unvanı ile henüz 14 yaşındayken bu gururu yaşadı. 2000 Sidney Olimpiyatları’nda henüz 18 yaşındaydı. 400 metre karışık stilde olağanüstü performansıyla ilk olimpiyat altınını kendi seyircisi önünde aldı. Thorpe’un sudaki hızı ve yeteneği muhteşemdi. Bu kadar genç oluşu da yüzme dünyasını epey bir coşturuyordu. 2001 yılında Dünya Yüzme Şampiyonası’nda en fazla altın madalya alan sporcu oldu. Toplamda 6 madalyanın sahibi olan Thorpe, bunlardan 4 tanesini dünya rekoru kırarak elde etti.
Thorpe’un bu başarılarını saymakla bitiremeyiz. O yüzden en iyisi lafı uzatmadan konuya giriş yapalım.
Her Son Bir Yeni Başlangıç
Thorpe’un bu saydığım başarıları, toplam başarılarının yarısı bile değildi belki de! Fakat bu kadarı bile deyim yerindeyse ağzımızı açık bırakmaya yetti. Eminim ki Thorpe bu kırdığı rekorları tekrar kıracak ve yeni bir dünya rekoru elde edecekti. Fakat işler öyle ilerlemedi maalesef. Henüz 24 yaşında zirve yaptığı kariyerini sonlandırma kararı aldı. Bu haber, yüzme dünyasını derinden sarsmıştı. Rekordan rekora koşan, suyun içerisinde adeta bir şölen yaratan adam neden bırakırdı ki bu sporu? Hiç kuşku yok ki herkesin merak ettiği de buydu… Ama Thorpe, depresyondaydı.
2006 yılında bir turnuvaya katılmadan önce basın Thorpe’u yazmaya başlamıştı. Motivasyonunu kaybettiğine dair haberler ortaya çıkmış ve herkesi tedirgin etmişti. Oluşturulan kamuoyu baskısı Thorpe’u açıklama yapmaya zorladı. Çocukluğundan beri zihinsel sağlık problemiyle başa çıkmaya çalıştığını söyleyen Thorpe, sporu bu gerekçeyle bıraktığını açıkladı.
Ian Thorpe, hayatının 2002 ve 2004 yılları arasında oldukça zor ve karmaşık olduğundan bahsedip her gece alkol aldığını ve intihar etmeyi düşündüğünü itiraf etti. Çünkü kendini her kötü hissettiğinde alkolü dostu olarak görüyordu. Thorpe için işler o kadar kötüye gitti ki, 2012 yılında otobiyografisini yazdığı ‘‘This is Me’’ adlı kitabında da dile getirdiği gibi; kendi kendine, yoğun bir şekilde alkol tedavisi görüyordu. Hatta hayatını sona erdirmek için potansiyel yerler planlamaya bile başladı.
Rota Yeniden Oluşturuluyor
Branş fark etmeksizin herhangi bir sporcu için antrenman yaptığı, maça çıktığı yer evidir. Voleybolcunun evi voleybol salonudur. Çünkü her gün antrenman hatta günde çift antrenman, iki günde bir maç temposu diye gider bu süreç. Thorpe’un da evi yüzme havuzuydu ama Thorpe bu evden çoktan taşınıp gitmişti.
2011 yılında evine tekrar yerleşmeyi düşündü. Yeni bir eve taşınmak için ne yapılması gerekir? Eşyalarını kutulara koyarsın, sıkıca bantlarsın ya da valizlere yerleştirirsin. Thorpe da tam olarak böyle yaptı. Sıkı bir idman temposuyla havuza yani evine dönmek için hazırlandı. Hedefi, 2012 Londra Olimpiyatları’na gitmekti. Gerekli tüm işleri hallettikten sonra eşyalarını aracına yükledi. İlk rotası Singapur’du. Orada geçmesi gereken bir eleme vardı. Bir başka deyişle, benzini orada dolduracaktı. Ardından hız kesmeden Londra’ya direksiyonu çevirecekti. Ama o araç, ilk kullanmaya başladığındaki gibi değildi. Eski halinden eser yoktu…
Hayal Kırıklığı
Ne yazık ki Thorpe, Londra Olimpiyatları elemesinde gerekli dereceyi alamadı. O direksiyon Londra’ya çevrilemeden gerisin geri Sidney’e döndü. Hiç kuşku yok ki bu hem yüzmeseverler için hem de Thorpe’u sevenler için üzücü bir haberdi.
Thorpe, ülkesine geri döndükten sonra otobiyografisini yazdı. Cinsel yönelimiyle ilgili aslında birçok itirafını da orada kaleme aldı. Çünkü o zamana kadar cinselliğiyle alakalı sorulara eşcinsel olmadığı yönünde bilgi vermişti.
Şimdi bu parçaları yapbozun üzerinde tamamlaya çalışalım. Küçüklüğünden beri gelen psikolojik bir sorun, alkolü dost olarak görme, intihara meyillenme, her gece uykusuzluk, kâbuslar görme… Tüm bunlar yapbozu tamamlamaya yetmedi. Eksik bir parça vardı.
Yapbozun Son Parçası
Thorpe’un bu yaşadıklarının, depresyonunun mutlaka bir sebebi vardı. İşte o sebep aslında yapbozun son parçasıydı. 2014 yılında Ian Thorpe, bir basın açıklamasında eşcinsel olduğunu söylemişti. Henüz 18 yaşındayken tüm dünyanın göz bebeği haline geldi ama henüz kim olduğunu bilmiyordu. Genç yaşında hem sıkı bir antrenman temposuyla yaşıyordu hem de cinsel kimliği ile savaşıyordu. İçine attı ve bir dönem sonra içine attıkları taşarak onu alkolle baş başa bıraktı. Kendisi hakkında karşılaşacağı bağnazlıktan korktu ve bu durum içine kapanmasına neden oldu. Birçoğumuzun yaptığı da bu değil midir aslında? Kimseye tek kelime etmeden içimize atarız, sorunu yok etmeye çalışırız. Ama içimize attıklarımız gün gelir yüzeye çıkar her şeyi bir bir ortaya döker. Thorpe’un durumu da tam olarak öyle oldu. Biriktirdi ve en sonunda patladı. Ve de bu onun kariyerine mal oldu.
Thorpe’un kurduğu bir cümle çok hoşuma gitti: ‘‘Görünüşte görünen şey, içinde yatan ıstıraptan büyük bir farktır.’’
Siz bu cümleden ne anladınız?
Ben anladığımı bir soruyla ifade edeyim: Ne yaşadınız da bu cümleleri sarf ettiniz? Çünkü benim anladığım: ‘‘Ne kadar dışarıdan harika ve mükemmel durursan dur içinde neler yaşadığını bilemezsin!’’ oldu.