Site icon Victory Dergi

EURO 2020: Formanın Ardındakiler

Sadece futbolseverleri değil pek çok kişiyi heyecanlandıran EURO 2020, geç de olsa başlıyor. Dünya Kupası’ndan sonra futbol adına en büyük organizasyon olan Avrupa Futbol Şampiyonası’nda, 24 ülkenin milli takımları karşı karşıya gelecek. Dolayısıyla çok geniş kitlelerce takip edilecek. Peki içinden geçtiğimiz salgın süreci neleri değiştirdi? Son sözü söyleyen futbol olsa da arka plandaki diğer boyutlar neler?

Ev Sahipleri

Bu gibi büyük turnuvaların ev sahibi belirleme ve organizasyona başlama süreci uzun yıllar öncesinden başlar. EURO 2020 için bu süreç 2012 yılında başladı. Ardından o günkü UEFA Başkanı Michel Platini, bu şampiyonanın eskisi gibi tek bir ülkede değil, 12-13 ülkede gerçekleşeceğini duyurdu. Bu fikir ortaya atıldığında elbette anlamlı bir şeydi ve salgını ön görmek mümkün değildi. 12 ülkedeki taraftarlar maçlara gidecekti, büyük bir sirkülasyon olacaktı. Çok fazla insan seyahat etmiş olacak ve turist sayısının artması ekonomik hareketliliği sağlayacaktı.

Ev sahibi sayısının artmasının getirdiklerinden bir diğeri ise; böyle bir organizasyonda yer alacak olan ülkelerin yeni bir stadyum inşa etmesi gibi bir durumun söz konusu olmaktan çıkması. Ülkenin çok önceden belirlenmesinin sebeplerinden biri de budur. Mesela 2022 Dünya Kupası için Katar’da 9 yıldır devam eden bir stadyum inşası var. Avrupa’da böyle bir konu gündeme gelmedi. Çünkü hali hazırda bulunan stadyumların kapasitesi bunun için hazırdı.

Spor Organizasyonlarının Olmazsa Olmazı: Taraftarlar

Bu büyük çaplı organizasyon, 1 sene ertelenmiş olsa da koşullar tam anlamıyla iyileşmiş değil. Bu nedenle, planlanan şekilde devam etmesi de mümkün değil. Tribünler, atmosferi güzelleştiren seyircilerin çoğundan mahrum kalacak. Bu durum tabii ki gelir kaybına sebep olacak. Eğer virüs hayatımızda olmasaydı ve turnuva zamanında gerçekleşebilseydi; sokaklar, oteller, kafe ve restoranlar, stadyumlar tamamen dolu olacak, insanlar futbol aracılığıyla sosyal hayatlarını renklendirebileceklerdi. Durum böyle olunca önümüzdeki yıllarda bu kadar büyük çaplı organizasyonlar yapılma düşüncesi rafa kalkabilir. Eskiye dönüş yaşanıp 1 ülkenin veya birbirine komşu birkaç ülkenin ev sahipliği söz konusu olabilir. Salgın süreci bir anlamda bundan sonra olası gelişmeleri ön görmek üzere, sportif anlamda yapılacak düzenlemelerde kısıtlamalar yaratmış oldu. Burada seyirci sayısının az olması dezavantaj gibi gözükse de son 1 yılda oynanan karşılaşmalar ve stadyuma gidemeyen binlerce kişi göz önüne alındığında bir artı da sağlayacaktır.

EURO 2020

Bizim Çocuklar

Türk milli takım kadrosundaki oyuncuların yarısından fazlası beş büyük ligde ter döküyor. Ülkemizde yabancı oyuncu sınırlamasında sürekli yapılan değişiklikler hâlâ yapılmaya devam ediliyor. Ancak genel algının aksine, yabancı oyuncu sayısı azaltıldığında daha kaliteli yerli oyuncu yetişecek diye bir gerçek yok elbette. Son kural değişiklikleri, Türkiye’de alışılmadık bir duruma yol açtı. Zamanla yerli oyuncu sayısı azalırken yabancı oyuncu sayısı arttı. Dünyanın her yerindeki scout ekipleri (gözlemciler), internet çağında olduğumuz için oyunculara çok daha rahat şekilde ulaşabiliyor. Oyuncuların istatistiklerini ve maçlarını takip edebiliyorlar. Avrupa’daki bir kulüp için Türk oyuncunun maliyetinin diğerlerine göre daha düşük olması oyuncularımıza da yeni ve önemli bir kapı açtı.

Tabii ki bu oyuncuların bir kısmının da Almanya alt yapısından yetişip daha sonra Türkiye milli takımını seçtiklerini de unutmamak gerek. Almanya alt yapısı, milli takımımızın en büyük kaynaklarından biri. Diğer taraftan, son dönemlerde Avrupa’ya transfer olan çok önemli oyuncularımız var. Altınordu’dan Çağlar Söyüncü kapıyı açtı, Cengiz Ünder devam etti. Merih Demiral Juventus’a, Ozan Kabak Liverpool’a, Burak Yılmaz ve Yusuf Yazıcı ise Lille’e gitti. Ve daha birçok oyuncumuz 5 büyük ligde boy gösterme fırsatı buldu. Şu andaki milli takımımızın iskeletini; ülkemizden transfer olanların ve farklı ülkelerin alt yapılarından çıkanların beş büyük ligde bir araya gelmesi oluşturuyor. Elbette bu durum müthiş bir artı sağlıyor. Türkiye’den yolu Avrupa’ya düşen oyuncularımız kendilerini geliştirmeye devam ediyor.

Futbol Sadece Futbol Değildir

Futbol bir taraftan son derece bireysel, kimliksel aidiyetlerin gösterildiği bir alan. Diğer taraftan da milliyetçiliğin çok yaygın olarak kullanıldığı bir yer. Tabiri caizse, artık savaşlar tankla tüfekle değil spor müsabakalarıyla ve en çok futbolla yapılmaya başlandı! Futbol, sadece sahadaki 22 kişinin bir topun peşinden koşturması değil tarihsel bir hesaplaşmadır aynı zamanda. Buna maç öncesinde, sırasında ve sonrasında rastlayabilirsiniz. Maç öncesinde atılan sloganlar, maçta kullanılan pankart ve bayraklar, maç bittikten sonra medyanın kullandığı başlıklar… Dünya kupaları başta olmak üzere böyle büyük spor organizasyonlarında bu örnekler mutlaka karşımıza çıkar. Ülkeler arasındaki husumetleri su yüzüne çıkarabilen bir alandır futbol. Bazen sahaya bir bayrak iner ve olay çıkar. Bazen galip gelen ülkenin sokaklarında kutlamalar yapılır. Hatta bazen bir savaşa göndermeler yapılarak manşetler atılır. Bu turnuvada da futbol karşılaşmalarının yanı sıra ülkeler arasındaki rekabetin farklı şekillerde karşımıza çıkması muhtemel.

Medya ve Sponsorluklar

Bu oyunun geniş kitlelere yayılmasındaki en önemli faktör; medya ve sponsorluklar. Yaşadığımız çağda telefonumuz artık bizden ayrı düşünülemez bir parçamız haline geldi. Nerede olursak olalım bunu diğer insanlarla paylaşıyoruz. Stadyumda da bu durum geçerli. Özellikle bir gol pozisyonu yakalandığında ya da marşlar okunduğunda bunları sosyal medyadan sürekli olarak paylaşıyoruz. Böyle bir dönemde EURO 2020 sponsorları arasında TikTok’u (video üretme ve paylaşma platformu) görmemiz tesadüf değil. Bu alandaki ilk dijital sponsorluk anlaşmasına imza atan TikTok, kullanıcılarına futbol içerikleri üretmeleri ve paylaşmalarını sağlayarak özellikle genç kuşak için bir ortam hazırladı. Bilhassa pandemi döneminde kullanıcı sayısı ve süresi oldukça artan dijital platformları, önümüzdeki dönemlerde sporun içinde de görmeye devam edeceğiz.

Yaz Günlerinin Rengi

Sonuç olarak, değişen dünya düzeninde daha önce karşılaşmadığımız bir şampiyonayla karşı karşıyayız. Birkaç sene öncesinde belki de stadyumda izlemeyi hayal ettiğimiz bu büyük organizasyonu çoğumuz evlerimizden takip edeceğiz. Bütün düzenlerin değiştiği bir döneme tanıklık ediyoruz. Belki de bundan sonra hayatımızdaki her şey gibi spor organizasyonları da eskisi gibi olmayacak! Ama EURO 2020, her şeye rağmen milyonlarca izleyicinin yaz günlerini renklendirmeye devam edecek.


*Spor sosyolojisiyle tanışmama vesile olan ve bana hem hayatımda hem de bu yazı özelinde desteklerini eksik etmeyen sevgili hocam Prof. Dr. Ahmet Talimciler’e teşekkürlerimle.

* Hazırlayan: Ecem Havle

 

Exit mobile version