Site icon Victory Dergi

Erik Spoelstra: Çekirdekten Yetişme

Almanya’da yerel bir takımın oyuncu/koçluğundan sonra genç Erik Spoelstra için bir hayat kırılması yaşanacaktı. 1997 yılında Miami Heat’in koç ekibine video koordinatör olarak katılmıştı.

Miami Heat’in bugün gördüğümüz haline evrilmesinde, “Heat franchise” kültürünün önemi yadsınamaz. Fakat hiç kimse bu evrilmede Pat Riley ile beraber en önemli rolü Erik’in oynayacağını öngöremezdi.

Aslında Spoelstra’nın geçtiği yol hiç de kolay değildi. Pat Riley’in yanına asistan koç olarak çıkana kadar epey kendini kanıtlaması gerekti. Çalışma etiği konusunda hiçbir şekilde soru işareti barındırmayan çalışkan bir isimdi. Ancak, Heat kültürü oluşturulmaya başlandığı için onun da bu yolda tecrübe kazanarak, hatta bazen kaybederek bugünlere gelmesi özel bir hikâyedir.

Devir Teslim

2005 – 2006 sezonunda Stan Van Gundy, Pat Riley ile ters düşüp Miami Heat’ten ayrılmıştı. Pat Riley tekrar takımın başına geçti ve en yakınına Spoelstra’yı konumlandırdı. Zira, Dwayne Wade’in gelişiminde büyük katkısı vardı. Onun hücum aksiyonlarındaki özelliklerinin gelişmesinde Spoelstra vizyonu etkili olmuştu. 2006 NBA finallerinde şampiyonluğun gelmesi yeni bir dönemin başlangıcıydı. Heat, bu şampiyonlukla beraber belli bir düzen içerisinde giden bir takım yapısı ve güçlü bir koç ekibiyle uzun yıllar devam edeceğinin ilk sinyalini vermişti. Pat Riley, 2008 yılında koçluk görevini bırakırken Spoelstra’yı bir nevi yerine atamıştı.

Erik Spoelstra

Spoelstra’nın koçluğa kadar yükselişiyle beraber ortaya güzel bir hikâye çıksa da asıl soru koçluk performansının nasıl olacağıydı. Bu noktadan itibaren gerçekten Spoelstra zorlu yollardan geçmişti. 2010’larla beraber Miami büyük bir takım kurmuştu. Dwayne Wade’in yanına önce Chris Bosh, ardından Lebron James’in katılmasıyla iktidara oynayan bir takım haline gelmişlerdi. Ancak 2011 finallerinde çok büyük favori olmasına rağmen Dallas Mavericks’e karşı kaybedilen final Spoelstra’nın kariyerinin ilk büyük acı tecrübesiydi. Güçlüyken mağlup olmuştu.

Sonraki iki sezon üst üste gelen şampiyonluklar ile koçluk konusunda geri plana düşse de üç büyük yıldızla anlaşabilme konusunda büyük eşik atlamıştı. Lebron James ile sorunlar yaşamasına rağmen Pat Riley’in güvenoyunu kazanmıştı. Ancak büyük üçlünün son sezonunda her şey biraz ortaya çıkmıştı. Lebron ile Spoelstra arasındaki gerilim büyümüştü. İşte bu noktada yine tüm sorunlara rağmen takım finallere çıkmıştı. 2014 finallerinde bu kez karşılarında dominant bir San Antonio Spurs farkı vardı. Erik Spoelstra, bir kez daha kaybetmişti.

Evrilme

Lebron James ayrıldıktan sonra Heat takımı yeniden yapılanıyordu. Bir yandan da Wade ve Bosh’un yaşları ilerliyordu. Pat Riley de Spoelstra’nın hem saha içi hem de saha dışında büyük sıkıntılar atlattığının farkındaydı. Büyük bir eşik geride kalmıştı. Kaba tabirle; cefasını çekmişti ve sefasını sürmesine imkân verilmesi gerekiyordu. Bu süre zarfında Erik Spoelstra, kendisi için çok özel bir çalışma alanı yakalamıştı.

“Yıldızları kontrol edemiyor” denilip yerden yere vurulan bir isimken vizyoner bir koça evrilmişti Spoelstra. Heat kültüründe, basketbolun kısıtlı yetenekli oyuncu kadrolarına, beklenenden çok daha iyi oyunlar oynatıyordu saha içerisinde. Her daim savunma aksiyonlarının aktif olduğu Spoelstra düzeninde takım, en başta sahada direnç gösteren ve yarı sahada değişkenlik gösteren hücum aksiyonlarıyla çözüme gidiyordu. 2020 NBA finallerine çıkan Miami Heat takımının parmak ısırtan oyununun baş mimarıydı. Normal şartlar altında alan açmanın ve şutun çok önemli olduğu bu ligde, zaman zaman alan savunması oynatarak rakibi arka alandan itibaren zorlamayı seçiyordu. Ayrıca, Chris Bosh ile beraber uzunları gömülü oynatmama anlayışı başlamıştı.

Çekirdekten Bugüne

Spoelstra’nın bir başka alametifarikası oyuncu geliştirmektir. Örneğin, 2020 finallerine giden yolda Bam Adebayo’nun tepede topla buluşturan, pas dağıtan ve takımdaki keskin şutörler için hand off pasları veren bir hale evrilmesini sağlamıştır. İrili ufaklı olsa da kendisiyle çalışan birçok oyuncuya katkı sağlayarak bugünlere gelmesinde payı büyüktür.

Erik Spoelstra, çekirdekten yetişerek ve zorlu yollardan geçerek bugünlerde ligin en önemli koçlarından biri oldu. Evet, kendisinin başarılı bir koç olduğu su götürmez bir gerçek. Ama bir yandan Pat Riley’e de takdir payı vermemiz şart. Zira, yıllarca Spoelstra’nın arkasında durarak zorlu zamanlarda ona destek olmuştu. Ayrıca “franchise”ın herhangi bir oyuncunun tekelinde olmayacağını ve sistem takımı olduğunu üstüne basa basa hep gösterdi.

Exit mobile version