Kadın tenisi uzun zamandır Grand Slam finallerinde sürpriz isimler görmeye hepimizi alıştırmıştı. Geçtiğimiz ay resmen kortlara veda eden kadın tenisinin lokomotifi ve kraliçesi Serena Williams’ı Grand Slam finallerinde nadir gördüğümüz günden beri WTA sıralamasında kendisine çok uzaklarda yer bulabilen pek çok genç tenisçi tek Grand Slam’lik kariyerler inşa etti. Pek çoğumuzun yakından tanımadığı genç isimler bir anda Grand Slam unvanı ile tanıştı ve maalesef bu isimlerin çoğu yükselen beklentiyi karşılamakta zorlandı.
2022 Wimbledon finalinde ise izleyiciler arasında şaşkınlık biraz daha yoğundu. İlk Grand Slam finalini oynayan Ons Jabeur’un burada olması tenisle yakından ilgilenenler için küçük çaplı bir sürprizdi belki. Asıl sürpriz ise kortun karşısındaki rakibinin hikayesinde saklıydı. Wimbledon yönetimi uyguladığı boykotla Rus tenisçileri turnuvaya almamıştı. Oysa bir Rus şimdi kupayı kaldırmak üzereydi. Kendi ifadesiyle “ikinci turu geçebileceğimi düşünmüyordum” diyen 23 yaşındaki Elena Rybakina çok zor bir yoldan geçerek ilk Grand Slam zaferine ulaşacaktı.
Sukunet
Turnuvanın başından beri duygularına dair neredeyse hiç renk vermeyen, kaybettiği puanlarda hiç sinirlenmeyen, aldığı en zor sayılarda bile hiç reaksiyon vermeyen Rybakina’nın tavrı şampiyonluk puanını aldığında da değişmedi. 23 yaşında kimsenin şans vermediği genç yetenek kendisini Wimbledon şampiyonu yapan sayıyı aldığında sanki alelade, sıradan bir sayı kazanmışçasına kortun ortasına sakince ilerledi, rakibini tebrik etti ve aynı soğukkanlılık ile bir küçük gülümsemeyle kupasını kaldırdı. Bu çok sıradan ama sıra dışı şampiyonluk kutlamasını izleyenler sanki bu şampiyonluğun onun için rutin hale gelmiş her gün yaşanan bir seremoni olduğunu düşünebilirdi. Ama, gerçek şu ki şampiyonluk çok zor bir yolun sonunda gelmişti.
Çok uzun ve zorlu bir yol olsa da Rybakina’nın yolu 2022 yılından geriye dönüp baktığımızda sanki Wimbledon şampiyonluğuna inşa edilmiş bir yokuş gibi gözüküyor. 1999 yılında Moskova’da dünyaya gelen Rybakina’nın kaderini küçük yaşlarından itibaren yapmak zorunda olduğu tercihler ve hayatın getirdikleri belirledi. Belki de onun bu sessizliğinin ardında, kendi kaderini kendi tercihleri ile çizdiği yoluna olan inancı yatıyordu.
Düş Kırıklıkları
Elena Rybakina çocukluğundan beri sporu çok seviyor ve sporla iç içe yaşıyordu. Ancak, bugün geldiği noktanın aksine o spor dalı tenis değildi. Çocukluk yıllarında spora jimnastik ve buz pateniyle başlayan Elena Rybakina bu alanda profesyonel olmayı çok istiyordu. Hayatında da ilk yol ayrımı henüz erken yaşlarında karşısına çıktı. Bir anda boyu çok uzayan Elena’ya antrenörleri her iki spor dalında da başarılı olabilmek için çok uzun olduğunu söyledi. Bu tavsiyenin ardından ya sporu bırakması ya da başka bir dala yönelmesi gerekiyordu ki babasının tavsiyesi üzerine tenis raketini eline aldı. Baba, Rybakina 20’li yaşlarında tenis oynamayı denemiş ancak profesyonel olacak kadar iyi olmadığı ortaya çıkmıştı. Şimdi kendi gerçekleştiremediği hayali denemesi için kızını tenis kortuna götürüyordu.
Rybakina’nın tenis kortlarında daha yetenekli olduğu kısa sürede ortaya çıktı. O yaşta dahi güçlü servisi ile rakiplerini zorluyor görece geç bir yaşta başladığı rakiplerine karşı güçlü galibiyetler elde ediyordu. Rybakina’nın gösterdikleri ilgi çekiyordu çekmesine fakat son yıllarda adeta bir tenisçi fabrikasını andıran Rusya’da pek çok yetenekli tenisçi milli organizasyonlar için ayrılmış koltukları çoktan kapmıştı. Böyle bir ortamda sivrilmek, maddi destek bulmak hiç kolay olmayacaktı.
2014 yılında ilk junior şampiyonluğuna ulaşan Rybakina jenerasyonu arasında iyiden iyiye adından söz ettirmeye başlamış olsa da hala Rusya Tenis Federasyonu’nun radarına girmemiş olacak ki özel bir yetenek gibi muamele görmekten uzaktı. Özel bir antrenörü yoktu hala grup derslerine devam ediyordu. Bu şampiyonluğun ardından 2015 ve 2016 yıllarını başarısız geçirmesi de profesyonel kariyere geçiş yapabilmesine yardımcı olmuyordu.
Umudunu Kaybetme
2017 yılında Milan’da kazandığı Trofeo Bonfiglio şampiyonluğu ise onun kariyerinin en önemli kırılma noktalarından biri olarak yerini aldı. Bu finalde şuan dünya 1 numarasında bulunun Iga Swiatek’i geçmeyi başaran Elena Rybakina sonunda federasyonun dikkatini çekmeyi başardığını umuyordu. Zira hala özel bir antrenöre sahip olmayan, yeterli maddi desteği ve sponsorları bulamayan Elena Rybanika bir taraftan antrenmanlarına devam ederken bir taraftan da sıradan bir öğrenci gibi okula gitmeye devam ediyor ve hayli zorlanıyordu.
Kendi ifadesiyle tenisi bırakmayı düşünmeye başladığı bu dönemde beklediği telefon sonunda çalıyordu. Ancak, telefonun ucundaki ses tahmin ettiği gibi Rusya Tenis Federasyonu’ndan bir yetkili değil Kazakistan Tenis Federasyonu başkanı Bulat Utemuratov idi. Utemuratov’un Kazakistan için yarışmak ister misin teklifi Rybakina’nın hayatındaki bir başka yol ayrımını karşısına çıkarmış oldu. Kazakistan Tenis Federasyonu başkanı, milyoner Bulat Utemuratov ülkesine gelecek bir Grand Slam şampiyonluğu için her türlü yatırımı yapmaya hazırdı. Fakat, bu yatırıma değecek bir yetenek arayışındaydı. Elena Rybakina için eksik olan bir finansal destekti. Hal böyleyken bu telefon görüşmesinin gerçekleşmesi adeta daha sonra yaşanacaklar için bir nevi yıldızların doğru hizalanması gibi gözüküyordu.
Her Alacakaranlığın Bir de Şafağı Vardır
Rybakina bu teklifi kabul ettikten sonra Kazakistan için korta çıkmaya başladı, sonunda aradığı maddi desteği de buldu, özel antrenör ile çalışmaya başlamış ve bu yaşına kadar onun peşinden gelen “acaba profesyonel olabilecek miyim?” bilmecesi artık sona ermişti.
Kazakistan için yarışmaya başlayan Rybakina kısa sürede büyük bir sıçramaya imza attı. 2020 Avusturalya Açık’ta ilk kez bir Grand Slam’a katılan Rybakina 2019 yılında WTA sıralamasında 191’inci sırada bulunurken 2020 yılı başladığında ise 37’nci sırada kendine yer buluyordu. Bir yılda tam 154 sıra yükselen bu genç Kazak-Rus için her şey yolunda gidiyordu ki Covid-19 salgını tüm dünyayı ve spor sahalarını esir aldı.
Pek çok amatör sporcu için spor kariyerinin sonu anlamına gelen bu pandemi yaşanırken Rybakina neyse ki bir özel antrenöre sahipti. Eğer Utemuratov’un teklifi pandemiden önce gelmemiş olsa muhtemelen Rybakina da o sporculardan biri olacaktı.
Dünyanın içinde bulunduğu bu çılgınlık çağında yaşananlar hepimizi derinden etkiliyor. Pandemi bütün dünyayı esir almış, bazılarımız daha az hasarla bazılarımız ise büyük yaralarla o günleri artık geride bıraktık. Bugünlerde de yaşananlar hepimizin hayatını etkilemeye devam ediyor. Fakat bazılarını daha çok. 24 Şubat günü Putin, Ukrayna’ya savaş ilan ettiğini açıkladığında dünya yeni bir çılgınlıkla karşı karşıya kaldı. Bu açıklamanın ardından patlayan bombalar hepimizi etkiledi ama en çok üzerine bombalar yağan Ukrayna halkını, “savaşa hayır” diyen Rusya halkını.
Kadere Meydan Okuma
Rus sporcular da bu çılgınlıktan nasibini aldı. Sporun ruhuna hiç uymamasına rağmen Rus sporcular pek çok turnuvadan men edildi. Tenis dünyasında da bu sopayı kullanmaya karar veren Wimbledon yönetimi oldu. Alınan karara göre Rusya adına yarışan sporcular turnuvaya katılamayacaktı. Pek çok tenisçi kararı eleştirse de Rusya adına yarışan tenisçiler dışarda kaldı ve bu tartışmalar eşliğinde turnuva başladı. Rusya adına turnuvada hiçbir tenisçi bulunmuyordu belki ama bir Rus tenisçi için kader ağlarını örmüştü. Kazakistan’a ilk Grand Slam şampiyonluğunu getiren Elena Rybakina tarihin en ironik şampiyonluklarından birini kazanmış turnuvanın ardından Rusya Tenis Federasyonu Başkanı’na, Wimbledon’ı kazandık açıklaması yapma şansı vermişti.
Elena Rybakina büyük Wimbledon zaferinin ardından katıldığı Amerika Açık’ta varlık gösterememiş olsa da bundan sonraki uzun kariyerinde yolunun nasıl çizildiğini hep birlikte izleyeceğiz.