Site icon Victory Dergi

Curva Sud: Sancağını Kaybeden Asker

Avazı çıktığı kadar bağıran, ellerinde kutsal saydıkları renklerle bezeli bayrakları kuşanmış, tek bir renk altında toplanarak sahaya inmiş bir grup insan… Askerlik ve taraftarlık tahmin ettiğimizden çok daha fazla birbirine benzeyen iki kavram olabilir. Her ikisi de koşulsuz ve şartsız bağlılığı gerektirir. Taraftar, aynı asker gibi benliğinden sıyrılır ve bağlı olduğu teşkilatın en alt tabakadaki temsilcisi olur. Elbette futbol da hiçbir zaman sadece futbol değildir. Bir diğer deyişle futbol her şey değildir ama futbolda her şeyden biraz vardır. Taraftarlar sadece bir oyunu icra eden bir kulübü değil, hayatlarının her alanında onları temsil ettiklerini düşündükleri bir organizasyonun parçası olur.

Bir Arma, İki Renk, Üç Kat

İlk “ultras” örneklerinden Curva Sud Milano tribünü de, üç katlı güney tribününde bir asker gibi yerini alır. Özellikle de Derby Della Madonnina günlerinde sahadaki mücadele bir maçtan daha fazlasını ifade eder. Ortak noktaları aynı şehri temsil etmek olan iki takımın taraftarı; 90 dakika içinde tüm farklılıklarını var gücüyle haykırır. Ultraların yaygınlaştığı 60’lı yıllardan itibaren Milan-Inter derbileri tezahüratlar ve pankartlar aracılığıyla bir savaşa sahne olur. Sol görüşlü Milan taraftarı kırmızı renklerle, sağ görüşlü Inter taraftarı mavi renklerle, güney ve kuzey tribünlerde bir maçtan fazlasını kazanmak ister. Mesele sadece futbolla değil, biraz da hayatla alakalıdır.

Fossa Dei Leoni: Sancak Taşıyanlar

53 yıl önce İtalya’nın ilk Ultras’ı sadece futbol için değil, daha fazlasını başarabilmek için toplandı. Bir grup Milanolu genç Curva Sud tribününün 18’inci kapısında bir araya geldiler. Daha önce Milano’dan Sicilya’ya kimsenin yapamadığını, tutkusu büyük bu gençler yaptılar. Bir askerin sancağı gibi gururla taşıdıkları el emeği pankartları, bir hücum marşı gibi besteledikleri tezahüratlarıyla yepyeni bir kültürün doğuşunu müjdelediler. Endüstriyel futbolun ezeli düşmanı olan bu grup; onurunu korumak için geri adım attığı güne kadar, taraftarlığın el kitabını yazdıracak icraatlara imza attı. Fossa’nın yarattığı gelenek, yeri geldiğinde Maldini gibi efsanelerin bile gözünün yaşını akıtacak kadar acımasızdı. Aynı grup Berlusconi liderliğine karşı dik durabilen tek organizasyon oldu.

24 yıl boyunca sadece Milan forması terleten efsane stoper Maldini, jübilesinde tüm tribünlerden saygı görürken Curva Sud’dan ağır küfürler yükseldi. Sebebi Maldini’nin yıllar önce yaptığı bir açıklamadaki “paralı askerler” sözüydü. Gönüllü askerler bu sözü hiç unutmadı ve Maldini’nin vedasını zehir zemberek bir güne çevirdiler. Haykırdılar: “Sadece Baresi!”
Para Taraftara Karşı

Geleneksel olarak işçi sınıfının temsilcisi olan kulübün taraftarı, endüstriyel futbol canavarlarından biri olan Juventus’a olan nefretini, ezeli rakip Inter’in bile önüne koyuyordu. Onlar için kazanmaktan daha önemli şeyler vardı. Hem Juve’nin lobi gücü hem de Milano’da yaşayan Juve taraftarının şehre ihaneti, bu isimsiz askerler için utanç verici bir durumdu. Tribün mücadelesini kapitalizmin güçlendirdiği Juventus’a karşı veren bu grup, kendi kulüplerini de bir diğer güç sahibi Berlusconi’ye karşı korumaya çalıştı. Berlusconi’nin kimi zaman baskıyla, kimin zaman rüşvetle eline geçirmeye çalıştığı grup; dik duruşunu hiçbir zaman bozmadı. Yine de bu kavga, Milan tribünlerindeki bir efsanenin sonunu hazırlayacaktı.

Müşteri

Büyük sermayelerin kulüpleri kâr amacı güden kuruluşları çevirmesiyle, taraftarlar gerçek sahibi oldukları kulüplerde müşteriye dönüştü. Kırmızı-siyah renklere ömrünü adayanlar, kaçınılmaza mağlup oldular. Futbolun tribün kültürüyle, gücün sahiplerinin arasındaki mücadele son 20 yılda giderek kızıştı. Sahipler onlardan bağımsız, hesap sorulamayan grupları yok etmek için ellerinden geleni yaptılar.

Güce Tapan Aptallar Kendini Koruyamaz

Curva Sud’un efsane grubu FDL’nin sonu 17 Kasım 2005’de kimsenin tahmin edemediği bir şekilde geldi. Milano’daki Juventus’luların oluşturduğu Viking Juve grubundan pankart çalan FDL, ultra kültürünün gereği olarak bu grubun tribünlerden çekilmesini talep etti. Nihayetinde pankart, tribünün sancağıydı ve pankartını kaybedenin savaşta var olmaya hakkı yoktu. Aynı gün “Güce tapan aptallar kendini koruyamaz” pankartı San Siro tribünlerini süslüyordu. Çok kısa bir süre sonra Viking Juve, Fossa’nın yıllarca taşıdığı sembol pankartlarından birisiyle fotoğraf paylaştı. Kimisinin Berlusconi yardımlarıyla, kimisinin bir anlık hatayla gasp edildiğini söylediği pankart, efsane FDL’nin sonu oldu. Viking Juve grubu da aynı şekilde FDL’nin tribünlerden çekilmesini istemişti. Futbolun dönüşümüyle, FDL’nin sonunu kader mi aynı zamana denk getirdi bilinmez ama efsane Curva Sud tribünü o günden itibaren bir daha hiç eskisi gibi olamadı.

Savaş Kaybedildi

Sancağını kaybeden bir asker gibi, savaşını kaybeden grup yaptığı açıklamayla kendisini feshetti. Sadece Milano için değil, dünyadaki birçok taraftar grubu için bugün geçerli olan bir durum var. Artık kulüplerini hayatlarının merkezinde tutanlar kendi evlerinde sadece bir misafirden fazlası değil. Efsane Curva Sud tribünü halen Milan’ın bekçisi olmaya devam etse de; onların kırmızı-siyahlı kulübü, uzaklardan yönetilen bir şirkete dönüştü. Sancağını kaybeden asker savaşını da kaybetti.

Ora tutta quanta la curva*
Canterà per te
Milan devi vincere
Milan devi vincere
Ora tutta quanta la curva
Fedeli alla nostra bandiera
Noi non molleremo mai
Noi siamo l’armata rossonera
E mai nessun ci fermerà
Fedeli alla nostra bandiera
Noi non molleremo mai


Şimdi tüm Curva
Senin için şarkılar söyleyecek
Milan kazanmak zorundasın
Milan kazanmak zorundasın
Şimdi tüm Curva
Bayrağına sadık
Asla pes etmeyeceğiz
Biz Rossoneri ordusuyuz
Ve bizi kimse durduramaz
Bayrağına sadık
Asla pes etmeyeceğiz

Exit mobile version