On binlerce taraftar ona teşekkürlerini ve sevgilerini ileten pankartlarla, onun isminin yazılı olduğu formalarıyla, atkı ve bayraklarıyla onun vedası için hazırdı. Dördüncü kez Dünya Kupası’nda oynayan Abby Wambach, futbol kariyerini noktalamak için Kanada’da düzenlenen organizasyonda son kez sahadaydı.
Vedalar çoğu zaman hüzünlüdür. Ancak, o gün orada bulunan taraftarlar onu bir daha izleyemeyecek olsalar bile bugüne kadar yaşattıkları için gururlu ve mutluydular.
Abby Wambach, ABD ile son maçına çıktığında rakip takım Çin’di. Abby, 72’nci dakikada oyundan çıkarak resmen kariyerine noktayı koydu. Kenara geldiğinde kaptan kol bandını çıkarıp güvenli ellere teslim etti. Sonra kenarda onun heyecanını paylaşan takım arkadaşlarına sarıldı. Maçta bu kadar süre alıp gol bulamamasıyla emekli olma kararının ne kadar doğru olduğunu düşünüyordu. Ona göre, 35 yaşındaki vücudu artık çok yavaştı ve takım onsuz daha iyi olacaktı.1
Kendi sahasındaki son 104 maçını kazanan ABD’nin yenilmezlik serisi bu maçta son buldu. Bu bir jübile maçı olduğunda mağlup olmak çoğu kişi için beklenmedik ve üzücüdür. Fakat Abby için bu sembolik bir maçtı ve sonucu önemli değildi. Bu mağlubiyet onun muhteşem kariyerine elbette gölge düşüremezdi.
Takım Oyuncusu Olarak Doğmak
Bu muhteşem kariyerin nasıl başladığına dönelim. Abby, 7 kardeşin en küçüğüydü. Kalabalık bir ailede büyümek ona takım olmanın nasıl bir şey olduğunu öğretmişti. Belki de doğduğu andan beri bir takım oyunu için uygun oyuncu olmaya hazırlandı. Ablası 4 yaşındayken futbol oynamaya başlamış, anneleri de oyunun kurallarını anlatan bir kitap almıştı. Abby böylelikle futbolla büyümüştü. İnanması güç olsa da henüz 5 yaşındayken çıktığı 3 maçta 27 gol atmıştı. O yaştaki bir çocuk için kuşkusuz çok üstün bir performanstı. Bunun ardından kız takımından erkek takımına transfer olmuştu.
Lise ve Üniversite Yılları
Liseye geldiğinde ise sporcu kişiliğinin yanında sporla ilgili yazılar da yazmaya başladı. Sporu sadece fiziksel bir aktivite olarak görmüyordu. Belki de ileride çıkaracağı kitaplarının temelini lisedeyken atmıştı.
Lise kariyerinde tam 142 gole ulaşan Wambach, en iyi ulusal lise oyuncusu, en iyi bölgesel oyuncu gibi ödüllere layık görüldü. En iyi çaylaklar arasında hep ilk 10’da gösterildi. 3 sene kaptanlığını yaptığı takımın 2 kez en iyi oyuncusu seçildi.
Geleceğinin parlak olduğu belli olan Abby’ye pek çok kolej teklif götürdü. Gelen teklifler arasından Florida Üniversitesi’ni seçen Wambach’ın bu tercihi bazılarına garip gelmişti. Çünkü okul takımı kurulalı henüz 3 sene olmuştu ve yeteri kadar tecrübeli görünmüyorlardı. Çoğu oyuncu bu durumu dezavantaj olarak görerek orayı tercih etmeyebilirdi. Ancak Wambach gibi lider ruhlu birisi için bu bir fırsata dönüştü. Onun katılmasıyla birlikte takım, 1998’den 2001’e kadar arka arkaya 4 kez Güneydoğu Konferansı (SEC) şampiyonluğu kazandı.
2001 yılında milli takıma katılarak takımın önemli bir parçası olacağına dair sinyalleri en başından veren Abby Wambach, ilk uluslararası golünü Finlandiya’ya karşı attı. Bu gol, uluslararası maçlarda en çok gol atan oyuncu unvanı kazanmasını sağlayan 184 golün ilkiydi. Bu unvanın sadece kadınlar özelinde olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Ancak o kariyerini noktaladığında bu sayının üstüne çıkmış bir erkek futbolcu da yoktu.
O Artık Profesyonel
Abby, kulüp kariyerine 2002’de Washington Freedom’da başladı. Buradaki ilk sezonunda attığı goller onu lider golcü yapmıştı. Üstüne asistleri de eklenince çaylaklar arasındaki en iyi oyuncu olarak gösterildi. Çaylakken yaptıklarınız önemlidir çünkü oynadığınız ligde, takım arkadaşlarınızın ve rakiplerinizin çoğu sizden tecrübelidir. Taraftarın sizin hakkınızda bilgisi yoktur ve ne yapacağınızı kestiremez. Dolayısıyla onları şaşırtmak, üstüne üstlük gol lideri olmak onu profesyonel kariyerinin ilk senesinde, aranılan isimler listesinde ilk sıralara çıkartmıştı. Böylelikle kariyerinde Ajax, MagicJack ve Western New York Flash gibi takımların da formalarını giydi. Bu farklı formalara da aynı düşünceyi sığdırdı; hiçbir gol tek başına atılmıyordu, her başarının arkasında takım vardı.
Uluslararası Sahalarda Abby Wambach
Kendine ait oyun stiliyle oynadığı her takıma liderlik etmeye devam eden Wambach, 4 Dünya Kupası ve 3 Olimpiyat Oyunları’nda oynadı. Her zamanki gibi takımını yukarı çeken bir performansı vardı ve istatistikleri bile onu anlatmaya yetmiyordu. Deyim yerindeyse şapkadan tavşan çıkaran pozisyonları ve sık sık gole çevirdiği kafa vuruşlarıyla sahada bir sihirbazlık gösterisi yapıyordu. 2015 yılında son Dünya Kupası maçını da oynadıktan sonra hem Dünya şampiyonluğu hem de 2 kez kazandığı olimpiyat altın madalyası vardı.
Aslında Wambach’ın en büyük isteği Dünya şampiyonluğunu yaşamaktı. Tam da bu sebeple futbolu 2015 yılına kadar bırakmamıştı. Bu şampiyona artık onun son şansıydı ve sonunda hedefine ulaştı. Dünya Kupası’nı kaldırdığı maç onun son maçı oldu. Bunu söylemek garip olsa da; iyi ki daha önce şampiyon olmamış da onu daha çok izleyebilmişiz.
Wambach, sadece futbolcu kimliğiyle bilinmek istemiyordu. Çünkü böyle anılmak, emekli olduktan sonra onu bir nevi yok edecekti. Evet, kariyeri boyunca inanılmaz şeylere imza atmıştı ve bu sayede çok tanınan biriydi. Ama bir insan olarak saygı duyulmak ve takdir edilmek onun için daha önemliydi.
Saha Dışı Golleri
Günümüzde hâlâ çözüme kavuşmayan sorunlardan biri olan kadın ve erkek sporcular arasındaki ücret eşitsizliğine karşı mücadele etmeye çalışıyordu. Artık bu sistem değişmeliydi. Bir şeyler size doğuştan öğretildiğinde ve olan biteni hep bu pencereden gözlemlediğinizde ortada bir haksızlık, bir yanlışlık olduğunu fark edemeyebilirsiniz. O yüzden onlara nazik olmaları, geri planda durmayı bilmeleri öğretilen kadınların da içindeki gücü fark etmeleri için konuşmalar yapmaya devam etti. İnsan, içindeki bu gücü fark ettiğinde istediği her şeyi değiştirebilirdi. Futbol kariyerini anlatırken onun oynadığı takımlara liderlik ettiğini söyledik. Dolayısıyla onun liderlik konusunda söyledikleri pek çok birey için harekete geçirici bir güç olabilir. “Liderlik birkaç kişinin kullanabileceği bir ayrıcalık değil, herkesin hakkı ve sorumluluğudur.”3
Wambach, emekli olduktan 1 sene sonra, 2016 yılında, “Forward: A Memoir” isimli kitabını yayınlandı. Geçtiği yolların kolay olmadığını ve bu acımasız düzene karşı nasıl ayakta durduğunu anlattığı kitabıyla amacı birilerine ilham olabilmekti. Kendi deneyimlerimizi paylaşmak genellikle süslü sözcüklerden daha etkileyicidir. Dolayısıyla hem spor, hem sosyal hayat, hem eş cinsellik üzerine yazılarıyla insanlara ulaştı.
2019 yılında ikinci kitabı olan “Wolfpack” aslında iki versiyon şeklinde yayınladı. Kitabın bir versiyonu daha genç okuyuculara yönelikti. Kendi yolunu çizme, hak ettiklerini talep edebilme ve başkalarına da bu cesareti verebilme konusunda harekete geçirici yazılar yazdı. Cinsiyetçi, ırkçı veya homofobik yorumları üretken bir biçimde ele almayı; sevimliliği, uysallığı ve kırılganlığı bir kenara bırakıp içindeki kurdu ortaya çıkarmayı öğretmeye çabaladı. Hepimiz birer takım oyuncusuyuz ama oyunun kurallarını doğru bulmuyorsak bunu değiştirmek için birlikteliğe ihtiyacımız var.
Abby’nin her iki kitabı da en çok satanlar listelerine girdi. Futbolu bıraktıktan sonra unutulup gidenler arasında olmadı. Aksine, yaptıklarıyla en güzel gollerini saha dışında attı.
Yazıyı buraya kadar okuduysanız neden böyle bir başlık attığımı anlamış olmalısınız. Alfa, sürünün en önünde giden ve yolu açan dişi kurttur. Bunu bir liderlik savaşı olmadan, bir ebeveyn gibi yaparlar.2 Tıpkı Abby gibi…
“Vazgeçmeyen bir kadın asla kaybetmez.”3
Kaynakça
1 The New York Times – Abby Wambach Plays Final Game and Prepares for Future of Women’s Soccer
2 Evrim Ağacı – Kurt Sürüsünün Lideri En Arkadan mı Gelir?
3 Maria Forleo – Abby Wambach: Forget Little Red Riding Hood. Be a Wolf.
* Yazı: Ecem Havle